Ortaöğretim kurumlarında 1. dönem 1. yazılı sınavlarının büyük kısmı 13 Kasım 2021 ara tatil süreci başlayacağı için tamamlanmıştı. E okul sistemine notların işleneceği için hiçbir okul müdürü son haftaya fazla sınav bırakmamıştır. Mazeretleri nedeniyle temaslı ve riskli olan öğrencilerimizin bazıları bu sınavlara katılamadılar. Sınavlar yüz yüze yapıldığı için yerleşim yerinden uzakta olan yatılı okulların öğrencileri, şehir dışında bulunan öğrencilerimizde sınavlara katılamadılar. Bunları önlemek için öğrencilerin 8-19 Mart 2021 tarihlerinde yapılan sınavlara istedikleri ilde girmelerine fırsat verilmesi son derece olumlu bir gelişmedir.

Öğrencileri, Bakanlığımızı ve biz eğitimcileri aslında online eğitim sonrası yapılan sınav sonuçlarına göre beklenenden düşük notların ortaya çıkma ihtimali ve yaşanacak tereddütler zorlayacaktır. Uzaktan eğitim ile yüz yüze eğitimin sürecinin değerlendirilmesi ve karşılaştırması da sınav sonuçları ile ortaya çıkmış olacaktır. Uzaktan eğitim ne kadar üst düzeyde verilirse verilsin öğrenmeyi belirli bir birimden yukarıya taşıyamadığı geri bildirimler ve gözlemlerin kamuoyunda paylaşıldığını görüyoruz. Bu konuda akademik çevrelerce yapılan çalışmalar sonunda elde edilen bilimsel veriler ve makaleler yakında eğitim kamuoyuna sunulacaktır.

Bu şartlarda yapılacak sınavlarda öğretmenlerimize büyük görev düşmektedir. Genelde öğretmenlerimiz dönemlerin ilk sınavlarında öğrencinin zorlanması için üst düzey sorular sorarlar. Bu gelenek zor şartlar altında devam eden bu eğitim ve öğretim yılında aynı şekilde mi yoksa çok daha kolay mı sorular sorulduğu okuluna göre de zorluk derecesinin değiştiğini gelen geri bildirimlerden anlıyoruz. Normalden daha fazla zorlanan öğrenciler, yetkililerden çözüm beklemektedir. Bu zor şartlar altında zor düzeyde veya kolay sorular hazırlanmasının farklı uygulamaları öğrencilerimizi olumsuz etkilemiştir. Öğretmenlerimiz, öğrencinin akademik başarısını destekleme yanında onun iyi olma halini de gözetlemelidir. Olumsuz örnekler öğrencilerimizin okula aidiyet duygusunu etkilemektedir. Sınav sürecinde okuldan ayrılma, geri kaldığını hissetme ve özgüven kayıpları oluşturmadan ince bir çizgide olan öğrencilerimizi motive edici ve moral verici bir rol üstlenmemiz gerektiği inancındayım.

Bakanlığımız liselerde sınav programını uygulamak durumundadır. Sınavlar gerçekleşmediği takdirde, öğrencilerin derslere katılımının düşük olacağı değerlendirilmektedir. Üniversiteye geçişte kullanılan ortaöğretim başarı puanı uygulamasından da vazgeçildiği takdirde hukuki sorunların ortaya çıkacaktır. Bu şartlarda yapılacak sınavlarda öğretmenlerimiz, sınav soruları hazırlarken ana kazanımlar çerçevesinde sorular hazırlamalıdır. 1. yazılara giren ve düşük not alan öğrencilerin de bu sınavlara girmesiyle sınavlar ortalama yükseltme şeklinde değerlendirilmelidir. Bu durumda hangi sınavın notu yüksek ise o not verilerek öğrencilerimize imkan verilmelidir. Yüz yüze sınavlara bu aşamada katılamayanlar için online sınav veya ehliyet sınavlarında olduğu gibi belirli merkezlerde e- sınav merkezleri açılarak sınav yapılabilir. Bunun için belirli okullar seçilebilir. Hiçbir şekilde online çevrimiçi ve yüz yüze derse katılamayan öğrenciler için 1. dönem not verilmeyerek 2. dönem alacağı not ile değerlendirme yapılabilir. Bunu da gerçekleştiremeyen öğrenciler için yaz aylarında salgınında seyri takip edilerek salgın azaldığı takdirde temmuz ve ağustos aylarında telafi eğitimi sonucunda sınav yapılarak not oluşumu sağlanabilir. Bu durum da gerçekleşmediği takdirde bu durumdaki öğrenciler merkezi bir sınava alınarak öğrencilerin sınıf geçmeleri sağlanabilir. Sınav notu düşük olanlar sorumlu olarak bir üst sınıfa geçebilirler. Öğrencilere sınıfta kalmanın olmayacağı vurgulanmalıdır. Bu öğrencilere yıl boyunca ek telafi programları uygulanacağı ve yıl içerisinde eksiklerinin giderileceği uygulama örnekleri ile anlatılmalıdır. Bunların dışında sadece salgın sürecine bağlı bitirme ödevleri gibi her ders için proje çalışmaları verilerek haziran başında bunlar online yada yüz yüze alınarak da değerlendirmeler yapılabilir. Okul yöneticilerimiz bunların üstesinden rahatlıkla gelir, inanın evine gider dersini de anlatır değerlendirmesini de yapar. Sistemin tıkanmasının ana nedeni herkesi aynı şartlarda görüp değerlendirmeye çalışmakta olmaktadır. İmkânları kısıtlı öğrencilerimize pozitif ayrımcılık yapılarak farklı uygulamalar yapılmalıdır.

Öğrencilerimiz için salgın sürecinde de olsa eğitime katılımını teşvik edici çalışmalar yapılmalıdır. Bir tarafta imkânsızlıklar nedeniyle derslere katılamayan öğrenciler var iken diğer tarafta her türlü imkanı olan öğrencilerimizin çeşitli bahaneler ile derslere katılmak istememelerinin de önüne geçecek tedbirleri almalıyız. Öğretmenlerimizden ve okul idarelerinden aslında çözümleri üretmelerini istediğimiz takdirde çok güzel uygulamalar ve değerlendirmeler ortaya çıkacaktır. Eğitimcilerimizin değerlendirme birikimlerini öğretmen ve okul idarelerine fırsatlar vererek değerlendirmek gerekir. Diğer bir taraftan da şişirilmiş notlar ve hakkaniyeti kaybedici değerlendirmelerin de önüne geçmeliyiz.

Öğrencilerimize eğitimin bir süreç olduğunu anlatmalı ve bu süreçte onlara alınan kararlar ile ne kadar destek olmak istediğimizi hissettirmeliyiz. Dünya rekabeti içerisinde eğitim kayıplarını en aza indirmemiz gerektiğini ve bunun için de her ne şartta olursa olsun eğitim süreçlerine katılımın kendi gelişimleri için önemli olduğunu vurgulamalıyız. Konunun esasının not değildir, bunun yanında adil ve hakkaniyetli bir değerlendirme için çözüm yollarının bulunması ve ortaya konmasıdır. Her yeni çözüm yolu ve eleştiri dikkate alınmaktadır. Eleştirilerde takınılan tutum ve davranışlar da abartılmamalıdır. Eleştiri üslup ve değerlendirmeleri konusu maalesef üzücü ve aslında eğitime nerelerden başlamamız gerektiğinin ipucunu vermektedir. Öğrencilerimize notlardan daha değerli olduklarını ancak hayatın gerçeklerinin bizleri bazı görevleri kendimiz, ailemiz ve toplumumuz için yapmamız gerektiğini vurgulamayı unutmayalım. Okullarımız salgın sürecinde eğitim öğretim süreçlerini yerine getirmeye çalışırken alınan kararların “Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmayalım” durumuna düşmeyelim. Öğrencilerimiz, kısıtlamasız olarak, hayat alanı olan okullarına, salgın sürecinin biteceğine, arkadaşlarına ve öğretmenlerine kavuşacakları günlerin yakın olduğuna inanmalıdır. Tüm bu duygular ile paydaşlarımıza bu zor süreçte kolaylıklar diliyorum.