Gençlerimizin en önemli gelişim görevlerinden birisi de mesleğini seçmesidir. Mesleğini seçerken sağlıklı karar verebilmesi ve ileride hayal kırıklığı yaşamaması için öğrencilerimize çeşitli meslekleri tanıtıp, çalışma şartlarını ve mesleğin kendisine ne derece uygun olduğunu öğretmek okulların görevidir.Öğrencilerimizin kendilerini tanımaları ve güçlü yönlerini keşfetmeleri meslek seçiminde en önemli kriter olacaktır. Öğrencilerimizin meslek seçerken kendilerine güvenmelerini sağlamalıyız. Öğrencimizin kendine güven ve kendilerini tanımaları ile hangi mesleği seçeceğine karar vermelidir. Öğretmen adaylarının mesleklerini seçerken kişilik, ilgi, yetenek gibi konuları dikkate almaları gerekmektedir. Öğretmenlerimiz görevlerini yerine getirirken günümüzde teknoloji ve beyin gücü öne çıkmaktadır. İletişim ve iş birliği becerilerine sahip öğrenciler, öğretmenlik mesleğini seçmeleri durumunda daha başarılı olacaktır.

Meslek seçimini güçleştiren bazı unsurlar her zaman mevcut olmuştur.Ülkemizde öğrencilerimiz çeşitli nedenler ile istedikleri mesleklere maalesef girememektedir.Bu durum akademik başarının yeterli olmamasından veya maddi imkansızlıklardan da kaynaklanabiliyor. Ortaokul son sınıf seviyesinde yapılan sınavlarda kısa yoldan meslek sahibi olmak için birçok öğrencimiz öğretmen okullarına, askeri ve polis okullarına yöneliyordu. Meslek seçiminin lise seviyesine yükseltilmesi gençlerin daha sağlıklı karar vermelerine imkan vermiştir. Meslek seçiminin lise döneminde olması yaş olarak da öğrencilerin meslekleri tanımaları açısından olumlu olmuştur. İstemedikleri ve mutsuz olacakları alanda kimse tercihde bulunmamalıdır.

Öğretmen saygın bir mesleğin üyesidir. Tüm meslekler aslında saygındır.Öğretmenlik mesleğini seçtiğimiz takdirde yaşamımız boyunca bu mesleği yapacağız anlamına gelmektedir. Belki başka mesleklerde birkaç meslek değiştirme olabilir ama öğretmenlikte bu hayat boyunca devam edecektir. Tercih zamanlarında branş seçiminde zorlandığımız zaman elbette olmaktadır. Öğretmen adaylarına üniversitelerin programlarında iki alanlı ve çok yönlü yetişmeleri için fırsatlar sunması ve yaygınlaşması güzel gelişmelerdir.

“Eğitim fakültesini kazandığım takdirde iş bulmam garanti” düşüncesi artık sona ermiştir.Günümüzde artık hiç bir mesleğin iş bulma garantisi verilmemektedir. Dönem dönem bazı mesleklerde aranan elaman çok olmakla birlikte zamanla aranmayan elemana dönüşebilmektedir. Kişinin kalitesi ve kendisini yetiştirmesinin onu meslektaşları arasında öne çıkaracağını hepimiz biliyoruz.Salgın süreci de bize göstermiştir ki eğitim yüz yüze veya online olarak sürekli devam edecektir. Bunun en önemli başrolünde de öğretmenlerimiz olacaktır.Önemli olanın değişime ayak uydurmaktır ve bu öğretmenlik mesleği içinde geçerlidir. Singapur’da, adayların öğretmen eğitimi programlarına kabul edildikleri günden itibaren maaş almaya başlamaları, ülkemiz öğretmen adayları için de tercihlerinde ön sıralarda yapanlara teşvik verilmesi hedefleri örnek çalışmalardır. Gençlerimiz eğitim fakültelerini seçerek öğretmenlik mesleğini seçerek görevlerini yerine getirmiştir. Devlet kurumlarında veya özel sektörde iş imkanı sunmak ve iş bulamayan gençlere moral ve zaman zaman maddi destek sunmak gençleri sevindirecektir. İş bulamayan veya bir işe yerleşemeyen gençlerin öğrenim kredilerinin geri alınmaması güzel olacaktır.

ÖSYM tarafından 2020 yılında yapılan KPSS A grubu öğretmenlik sınavına 479.000 öğretmen adayı müracaat etmiş ve 439.000 aday sınava girmiştir. Bununla birlikte özel okullarda çalışan ve atama ümidini kaybeden, sınava girmeyen ücretli öğretmenlerin ve başka iş kollarında kendini deneyenler ile atanamayan öğretmen sayısının 700.000 civarında olduğu bilinmektedir. Resmi verilere göre 439.00 öğretmen sadece 2021 yılının ilk 6 ayında atama beklemekte iken 20.000 öğretmen atama yapılacağı açıklaması moralleri bozmuştur. 2021-2022 Eğitim öğretim yılı başlamadan ek öğretmen atamasının yapılması atanamayan gençlerimize moral olacaktır.

Özel okullarda çalışan öğretmenler özellikle salgın döneminde çalışma şartları ağırlaşmış ve ücretleri devlet tarafından verilen destek ile karşılanan 1.500-2.000 lira gibi asgari ücretin çok çok altında kalmıştır. Özelde iş güvencesi zayıflamış ve herhangi bir sendikal örgütlenme de olmadığı için toplumda en fazla mağdur eğitimli meslek gurubu olmaya mahkûm olmuştur. Yapılan sözleşmeler bir yıllık olup gelecek kaygısı hep yaşanmaktadır. Özel okulların salgından etkilenmesi işin tuzu biberi olmuştur.

Atanamayan öğretmen sadece kendi etkilenmiyor, ailesine olan yükü de artıryor. Mesleğe sıcak bakanların atanamama korkusu ile tercih etmemeleri YKS de puanları geriye düşürmektedir. 2012 yılında sınıf öğretmenliği 280 puanlardan 220 puanlara aniden bir düşüş yaşamıştır. Tercih barajının 300.000 olması eğitim fakültelerinde büyük oranda doluluk göstermektedir. Özel üniversitelerin ücretli kısımlarında açık kontenjanlar bulunmaktadır. Puan barajının 200.000’ler de olması yığılmaları önleyecek ve daha üst puanlarla aday öğrenciler tercih yapacaktır. Özel üniversitelerde daha fazla burslu öğretmen adayı yetiştirecektir.

Öğretmenlerin profesyonelleşmemesi,sınırlı bir kariyer ilerlemesinin olması, iş doyumları, işin kendisi, ücret, yönetim, çalışma şartları, insan ilişkileri mesleğe yönelmeyi azaltmamış hatta giderek artırmıştır. Bunun altında yatan gerçeği eğitimin dışındaki ekonomik faktörler olarak görebiliyoruz. Öğretmen programlarının kontenjanları belirlenmesinde uzun vadeli planlamalar yapılması kaçınılmazdır.

Öğretmen adaylarının büyük bir kısmı polislik, askerlik mesleğini seçmekte ve kamuda diğer alanlarda kendilerine iş aramaktadır.Aslında toplumda sadece atanamayan öğretmen değil birçok alanda mezun olmuş üniversite mezunu işsiz gencimiz bulunmaktadır. Bu nedenle olaya sadece atanamayan öğretmen adayı gözüyle bakmamak lazım. Eğitimde özellikle mesleki yönlendirmenin iyi yapılması, bu sürecin yeniden tanımlanması gerçekçi bir eğitim programı yapılarak eğitimde toplum mutabakatı sağlayan reform çalışmasının bir an önce yapılması gerekmektedir. Herkesin mutlu ve severek yapacağı işlerde çalışması dilegiyle...

Ahmet Hamdi DEMİR