Gâzi Mustafa Kemal Atatürk

Eskilerin deyimiyle “gâzi-i namdar, şehid-i âlâ” yani namlı/şanlı gâzi, büyük şehit olan İsmail Enver Paşa Osmanlı’nın son paşalarındandır. Ve belki de en gösterişlilerinden… Çanakkale, İttihatçı subayların; Esat Paşaların, Cevat Paşaların, Albay Mustafa Kemallerin ve tabi Başkomutan Enver Paşa’nın başarısıdır.

İlk kadın öğretmenler Abdülhamit döneminde atanmıştır. Karma eğitim de onun döneminde uygulamaya geçmiştir. Mecelle yani Anayasa da bu dönemde yazılır. Hatta 1921 ve 1924 Anayasalarının % 70 oranında Mecelle’den oluştuğu söylenir. Sultan 2. Abdülhamit bilim ve fen’e önem verirken, Atatürk daha keskin bir tutum sergileyerek “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” demiştir. Abdülhamit “Yazımızı öğrenmek pek kolay değildir. Bu işi halkımıza kolaylaştırmak için belki de Latin alfabesini kabul etmek yerinde olur.” (Siyasî Hatıralarım, Sayfa: 192) derken, Enver Paşa’nın öncülüğündeki (leader) İttihatçılar Arap alfabesine Türkçe karakterler ekleyip Osmanlı alfabesi oluştururken, Atatürk harf devrimini yapmıştır. Ünversiteye Dar-ül Fünun, edebiyata Servet-i Fünun denilen dönemler… Benzer dönemler Batı’da da vardır. Fransa’da burjuvazi etkilidir ve İtalya ile de bağlantılıdır; İngiltere’de ise aristokrasi öne çıkar. Japonya’da Kimonlar… Osmanlı’da ise ordu!.. Türk aydınlanmasının ocağı Türk ordusudur. Enderun Mektebi ve devamında Batı tarzı okullar bu işlevi görmüştür. Balkanlar, Çanakkale, Kut-ül Amare ve Kafkas harekâtları Türk ordusunun sinir uçları olan İttihatçı subayların başarısıdır kuşkusuz. Son olarak da Kurtuluş Savaşı… Atatürk’ün şaheseri diyebileceğimiz Türkiye Cumhuriyeti!.. Bu söylemi, ölmüşler üzerinden bir kültür ve telkin (propaganda) kaygısı olarak dile getirmiyoruz elbette. Sadece ve sadece hakkı teslim ediyoruz. Sultan 3. Selim’den Atatürk’e kadar gelen/yaşanan bir süreç söz konusudur. Haliyle tarih yanılgısına (anakronizm) düşmemek gerekir. Bugün ümmetçilerin dilinden düşmeyen mehter marşlarını besteleten Enver Paşa’dır misal. Onun da öncesinde ilk marş Sultan Abdülmecit döneminde Donizetti Paşa tarafından bestelenmiştir. Sonrasında Kallista Paşa’yı ve tabi ki Atatürk dönemindeki Türk 5’lerini anmadan geçmeyelim. Cumhuriyet, Osmanlı’nın bir sonucudur. Ümmetçi yapı terk edilerek millet temelli bir yol tutulmuştur. Ki çağın gereği de budur.

Fransa’nın akılcı, İngiltere’nin deneyci ve bir o kadar da toplumcu yapısının yanında Osmanlı’nın kaderciliği… Bu kaderci anlayış Cumhuriyet kadroları ile aşılmaya çalışılmıştır. Kadrocu hareketin Cumhuriyet döneminde modernleşmeyi 5-10 yıl içinde yapma hesabını yahut -kimilerine göre- hesapsızlığını sorun olarak algılayanlar da olmuştur. Öyle ya Elmalılı Muhammet Hamdi Yazır’ın Türķçe Kuran meali ve Türkçe Kuran tefsiri, Ömer Nasuhi Bilmen ilmihali, genel kabul gören altı kitap (kütüb-i sitte) temel alınarak hazırlanan Türkçe hadis kitapları ve çok sayıda eseri bulunan Ahmet Hamdi Akseki 1925-1932 yılları arasında ortaya çıkmıştır. Atatürk sonrası gelişmeler misal İnönü’nün cumhurbaşkanlığı döneminde ABD ile imzalanan tam bağımsızlığı zedeleyici ikili anlaşmalar ve yine onun kadrosunda yer alan ilahiyatçı Şemseddin Günaltay’ın başbakanlığı sırasında devrimden uzaklaşılmaya başlandığı da düşünülürse Atatürk’ün niçin doludizgin gittiği, gitmeye çalıştığı daha iyi anlaşılacaktır kuşkusuz. Bayar-Menderes ikilisinin ve -darbeyle gelen- Cemal Gürsel’in dönemleri de cabası.. Bize göre aymazlık (gaflet), sapkınlık (dalalet) ve hatta hainlik (hıyanet) dönemleri…

Mevla… Mevali sözcüğü de buradan gelir. Köle, köleleşmiş demektir. Mevali kavramı kurumsallaşmış olarak günümüzde de devam eder. Türklerin bu mevali kuruntusundan (kompleks) kurtulması gerekmektedir. Sofra dileğini/yakarışını (dua) bile Arapça ile yapmak din değil, bir tür kültürel köleliktir çünkü. Hayatta en hakiki yol gösterici (mürşit) bilimdir. Ve bu bilim Tanrı’ya (el-ilah) götürür. Mecelle’nin yazılma amaçlarından biri de budur aslında. Son Yalavaç (peygamber) döneminde yapılan Medine Anlaşması’ndan hareketle yola çıkılmıştır. Müslümanlar, Yahudiler ve Hıristiyanlar yaşantılarında özgürdürler. Günümüzdeki anlamıyla herhangi bir şeriat devleti söz konusu değildir. Zaten şeriat diye dayatılan düzenlerin cilası biraz kazınsa altından İngiltere çıkacaktır. Hint bölgesinde etkili olan “İslamcı” Cemalettin Afganî ile Mısır’da ortaya çıkan “Siyasal İslamcı” Muhammed Abduh’un görüşlerinde İngiltere’nin etkisi yoktur diyebilir misiniz? Arap ülkelerinde Selefîliği, Hint bölgesinde Ahmedîliği kuran İngiltere iken üstelik..

Sultan 2. Murat’ın telifleri, Sultan 2. Abdülhamit’in okulları ve Atatürk’ün çağdaş (muasır), uygar toplum olma yolunda ilerleme kararlılığı.. Medenî sözcüğünü M.S. 600’lerin Medine’sinden alan ümmetçi anlayıştan, uygar sözcüğünü Uygurlardan alarak kavramı binlerce yıl geriye götüren millet anlayışına geçilmesi hiç de kolay olmasa gerek.. Birileri, “Doğu’nun erdemini (fazilet) Batı’nın becerisini (marifet) almalıyız” diyebilir. Biz ise Türk ulusunun bilgiyi de beceriyi de erdemi de kendinde, kendi içinde araması ve bulması gerektiğine inanıyoruz. “Türk budur; yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir.” diyen Gâzi Mustafa Kemal Atatürk’e rahmet..

Aziz Dolu Atabey

https://azizdolu.wordpress.com/