Görev için gitmiş olduğum bir okulun(Birleştirilmiş Sınıf)  duvarında çok eskilerden kalma bir afiş gördüm. Okul, küçük bir köy okulu olması nedeniyle sanırım bu afiş duvarda öylece unutulmuş. Yıllar öncesine ait olan bu afişte yazılı olan metni, daha önceden bilmeme rağmen, nostaljik bir heyecanla yeniden inceleme fırsatım oldu.  Afiş metni, zamanın Milli Eğitim Bakanı merhum Avni Akyol tarafından geliştirilerek hazırlanmış ve o dönem tüm eğitim kurumlarına asılmıştı. Bilindiği üzere Avni Akyol 1989-1991 tarihleri arasında Milli Eğitim Bakanlığı görevini yürütmüş olup, kendisi de eğitim kökenli (öğretmenlik, yöneticilik ve ilköğretim müfettişliği)  bir Milli Eğitim Bakanıydı. Metninde eğitim sisteminde hedeflenen insan tipinin nitelik ve standardını resmeden oldukça enteresan ifadeler mevcut. Söz konusu afişte belirtilen insan niteliklerini okurken, aradan 30 yıl geçmesine rağmen hedeflenen insan niteliklerinin çokta değişmediğini fark ettim. Metin okunduğunda çok popüler olarak günceme gelen 21. Yüzyıl becerileri ile bu metinde sıralanan beceriler arasında öz olarak çok fark olmadığı rahatlıkla görülecektir.

            Yorumu okuyuculara bırakarak, Bakanlığımızın 30 yıl önce hedeflediği insan tipinin standartlarını olduğu gibi gündeme getirmeyi faydalı buldum. Bununla birlikte eğitim sisteminin karar süreçlerindeki yetkililer ve sahadaki uygulayıcıların aklına şu soru mutlaka gelecektir. Tasarım noktasında hedeflenen insan tipine yönelik nitelik ve standartlar aynı/benzer şeyler olmasına rağmen, sürekli aynı kavramlar etrafında oluşturulan hedeflere neden bir türlü ulaşamıyoruz?

                                                  Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı Olarak

NASIL BİR İNSAN

            “İnsanımızı Milli Kültürümüzün İçinde, Sevgi, Akıl ve Bilim Temellerine; Milli Çağdaş, Laik ve Demokratik İlke ve Değerlere, İyilik, Güzellik, Doğruluk, Sorumluluk Duygu ve Erdemlerine Dayalı ve Bağlı Olarak, Milli ve Manevi Ortak Duygumuzu, Ruhumuzu ve Birliğimiz, Koruyarak ve Güçlendirerek;

1-Kişilikli ve Bilinçli;

2-Kendisine Güvenli ve Yeterli;

3-Gerçekçi, Araştırıcı, Üretici ve Yaratıcı;

4-Kendini Sürekli Yenileyen ve Geliştiren;

5-Kendi Kendisiyle ve Başkalarıyla yarışan;

6-Varlığını, Emeğini, Zamanını, Doğayı ve Çevresini Koruyan, Bunları en verimli ve Tutumlu bir şekilde Değerlendiren;

7-Kendi Mutluluğu İle Yetinmeyen, Kendi Mutluluğunu Sağlama Yanında Toplumu ve İnsanlığın Mutluluğu, Huzur ve Barışı İçinde Çalışan, Uzlaşan ve Paylaşan;

8-Eleştirici bir dimağ ve Medeni Cesaret Sahibi Olan;

9-Kendini ve Milletini Daima Yüceltmeye Çalışan;

10-Görevini, Sorumluluğunu, Onurunu, Hak ve Adaleti Her şeyin Üstünde Tutan;

11-Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Gelişmelere ve Etkinliklere Hem Bağımsız Olarak, Hem de İşbirliği İle katılmaya İstekli, Azimli, Kararlı, Cesur ve Atılgan;

12-Fert ve Millet Olarak Hür ve Bağımsız yaşayabilmek İçin; Düzenli ve Disiplinli Düşünme; Sürekli çalışma, Yarışma, Başarma, Mücadele Duygusu, Heyecanı, Çabası ve İradesi İçinde;

13-Kalbi, İnsan ve Vatan Sevgisiyle Dolu;

Çağdaş, Akılcı ve Laik Davranışlı Bir Kişilik ve Ahlaki Karakterde Yetiştirmektedir.”

          Yukarıda belirtilen niteliklere neden ulaşamıyoruz sorusunun cevabını (doğru teşhis, çözüm ve uygulamalar üzerinde yoğunlaşmazsak) korkarım sürekli sorup duracağız ve her aşamada yeni hedef metinler/vizyonlar belirleyeceğiz. Sanırım sorunun cevabını kuram/uygulama, temenni/gerçeklik, söz/eylem, ilim/amel, düşünme/davranış kavramları arasındaki mesafelerin nedenleri ile metodoloji ilminde aramak gerekecek. Vesselam.

Zafer Özer-Maarif Müfettişi