NASİHAT Mİ MUSİBET Mİ? 
''Seksen 4 yaşına geldiğimizde edindiğimiz  tecrübeler bizim hiçbir şekilde işimize yaramayacak...''
Akıllı insan nasihate akılsız insan da musibete bakarsa ki öyledir... 
Bari o yaşlardaki insanların tecrübelerine bakarak hayatımıza yön verelim... 
Ne mi yapalım? 
Herkesin yürüdüğü yollardan giderek herkesin gittiği yere gitmeyelim meselâ... 
Herkesin yaşadığı hayatla bizimki aynı olmasın. 
Yoldan çıkmayı göze alıp yeni yollar keşfedelim... 
Gözünü hırs bürümüş, demesinler bize, herkese dedikleri gibi. 
Heveslerinin kurbanı oldu, demesinler. 
İçten pazarlıklı, sinsi, arkadan iş çevirir demesinler. 
Düşmanına bile merttir desinler, düşmanının bile kötülüğünü istemez desinler. 
Elinden kör eşek yem yemez demesinler. 
''Kul hakkı yiyeceğine ölümü göze alır'' desinler. 
Allah rızası dışında hiçbir beklentisi olmadan yaşar, maddi bir beklenti içine girmez, desinler. 
Fitneye mahal verecek her şeyden kaçınır, fitneye sebep olanların yanında durmaz ya da onlara engel olur, desinler. 
Onun yanında bir başkasının arkasından konuşmaya kimse cesaret edemez desinler. 
O fikir insanı, kişilerle uğraşacak kadar alçalmaz desinler. 
Başına gelen her türlü kötülükten kendisini sorumlu tutar, Allah'ın sevmediği kötü bir hasletten ötürü bunlar başıma geldi der, sürekli nefis muhasebesi yapar, aynayı elinden düşürmez, desinler. (Dev aynasını değil tabi) 
Seksen 4 yaşına gelince insanlar geriye dönüp baktıklarında bunları görür. 
Kendime yapılmasını istemediğimi keşke başkasına yapmasaydım der o yaşa gelenler. 
Keşke, elimden, dilimden herkes emin olsaydı der. 
Allah'ın nimet olarak verdiği zamanın kıymetini bilseydim de, incir çekirdeğini bile doldurmayacak boş işlerle zaman kaybetmeden daha nitelikli işlerle kendime güzel bir yol çizseydim der. 
Düşenin elinden tutsaydım, insanların yardımına koşsaydım, etrafımdaki herkesin iyiliği için, iyi olması için uğraşsaydım der. 
Nefsimin esiri olup düşmanın dişlerini keskin hale getireceğime nefsimi törpüleseydim der. 
''El ne der diye kahrolası bir put var'' diyor ya İsmet Özel... 
Bu el o el değil... 
Bu yazıda sözünü ettiğimiz eller, toplum vicdanı... 
İsmet Özel, doğru yolda giderken elin dediğine bakmayın, eğri yolda giderken değil, demek ister... 
Tecrübe bizi toprağa koymadan, toprağa düşenlerin toprakta yeşerttiği acı meyveyi tatmamız gerekiyor. 
Tekrar edelim, 
Akıllı insan nasihate, akılsız insan musibete kulak verir...