Liderlerin karizmatik ve ilham verici olması beklenir. Eğitim düzeyi düştükçe karizmaya bağlılık artar. Bilgi ile beslenmeyen karizma sadece Kadir İnanır’dır! Karizma öğrenilen bir durum değildir, bireyin kişisel özelliğinde vardır. Tarihin pek çok karizmatik lideri olarak bilinen kişilerin psikolojik sorunları olduğuna dair iddialar mevcuttur. Aşırı derecede inandırıcılık kapasitesi, psikopatlarda çok yaygındır. Liderlerin çok azının karizmatik olduğu, her karizmatik liderin iyiye, doğruya hizmet etmediği, karizmanın öğrenilen bir şey olmadığı ve karizmanın çözüm özelliği taşımadığı bilinen bir gerçektir. Owen (2018, ss. 122-123) liderlerdeki karizma ve ilham vericiliğe alternatif olarak: 1. Vizyon, 2. Motive etme yeteneği, 3. Kararlılık 4. Kriz durumunda iyi iş çıkarma, 5. Dürüstlük olarak ifade etmiştir. Başka bir anlatımla liderlik literatürü her ne kadar karizmayı bir liderlik özelliği olarak tanımlasa da, karizmatik özelliği olmasa da, liderlik kapasitesi yüksek olan pek çok lider vardır. Merkel’i ya da Gandi’yi kaç kişi karizmatik bulur?

            İzleyenler, liderlerinin dürüst olmasını ister. Dürüst olan, işini iyi yapan liderlere güvenirler. Liderlerin dürüst olması yeterli değildir aynı zamanda da güvenilir olmaları gerekir. Liderin iyi bir insan olması yetmez aynı zamanda iş yapabilme kapasitesine de sahip olması gerekir. Liderin izleyenlere samimi olduğunu, ikinci bir ajandası olmadığını, kendisine inanmaları gerektiğini sözleriyle değil davranışlarıyla hedef kitleye kabul ettirmesi daha doğru bir yol olur. Benmerkezci, çıkarcı ve etik değerlerden yoksun olan liderlerin kabul görmeleri, takipçi bulmaları zordur. Liderin risk alması beklenir ancak izleyenlere yeterince güven vermeyen bir liderin risk alması sıkıntılı bir durumdur.

            Liderlerin her zaman cesur olması beklenir. Bu mitin kökeni, liderliğin askerlere, savaş kazanan padişahlara, krallara atfedilmiş olmasından kaynaklanabilir. Ortaçağ savaşlarında iki ordu karşı karşıya geldiğinde, ordunun en iyi savaşçıları ortaya çıkar ve mücadele ederdi. Yenilen askerin ordusunu psikolojik olarak çökertme amaçlı bir operasyondu. O dönemlerin en iyi kılıç ustaları, ok atıcıları biraz da cesaret sahibi ise, büyük zaferleri de beraberinde getirirdi. Günümüzde liderler kılıç ve kalkan kullanmıyor, ordunun önünde hücuma geçmiyor ama yine de cesaret sahibi olması gerekiyor. Cesurluk genetik kodları olabileceği gibi, öğrenilen bir durumdur. Küçük adımlarla öğrenilebilir. Komanda ve itfaiye erlerinin eğitimlerinde bu yöntem kullanılır. Aşama aşama temel beceriler kazandırıldıktan sonra bireyde risk alma ve hücuma geçme olasılığı artar. Bir kamu ya da özel sektör örgütünün liderinin risk almadaki cesareti de benzer özellikler gösterir. Gölgesinden korkan, adam atamayan ve çekingen liderler iş başaramazlar. Cesaretli, veriye dayalı karar alıp riske girenler başarılı olur. Liderler küçük gruplardan başlayarak projelerini açıklamaya başlaması, tanıdık çevrelerde antrenman yapması daha sonra büyük gruplarla buluşması, cesaretini geliştirmesi açısından önemlidir. Bilgi ile beceri ile beslenmeyen, desteklenmeyen cesaret ucuz kahramanlıktır.

            Liderler, genellikle örgütlerde ebeveyn özellikler gösterir. Şöyle ki, kalabalık bir trafikte üç çocuğunun elinden tutup karşıya geçiren ebeveyn özellikleri taşır. Astlar her türlü görevi, düşünmeyi, sorun çözmeyi lidere devretmişlerdir. Bu durum astlara müthiş bir konfor alanı yaratır. Hesap verebilirlik sorunu yoktur. Yetkin çalışanlarda ise iş doyumsuzluğu ve mutsuzluk yaratır. Bu tür örgütlerde sürekli çocuk ve ebeveyn rolü oynanır ve bir türlü büyüyüp sorumluluk alan çalışanlar ortaya çıkmaz. Lider başkasının yaratıcılığını geliştiremediği için, tüm sorumluluğu almak zorunda kalır. Lider aşırı derecede yorulur ve ruh sağlığı bozulur. Lider ebeveyn-çocuk ego durumunda değil, yetişkin-yetişkin ego durumunda bir yönetim tarzı belirlemeli, yetkilerini devretmeli, astlarının yeterlik ve yetkinliğini artırmalıdır. Çalışanlarını tanımak, yeterliklerini bilmek, öğrenme ortamları yaratmak, alçakgönüllü olmak, lider açısından iyi bir başlangıç olacaktır.

            En iyi liderler akıllı olanlardır, ifadesi popüler bir mittir. Akademik anlamda akıllı olmak ile zeki olmak aynı şey değildir (Owen, 2018, s. 141). Frederick Taylor “Bilimsel İşletme Kuramı” çerçevesinde akıllı liderleri kutsamıştır. Hatta verimi artırma teknikleri, zaman yönetimi ilkeleri, görevsel uzmanlaşma, parça başına ödeme vb. ilkeler daha sonra Sosyalizmin kutsal metni haline gelmiştir. Sosyalist ve komünist yönetimlerin, Taylor’un dışında benimsedikleri bir yönetim anlayışı yoktur. Charlie Chaplin kısa filmlerinde, Frederick Taylor’un “Bilimsel İşletme Kuramı” ile alay etmiş, eleştirmiştir. Taylor’un yaşadığı dönemde çalışanların bilgi ve beceri düzeyi düşük olduğu için liderlerin akıllı olması beklentilere uygundur ancak çalışanların niteliklerinin arttığı günümüz şartlarında, liderden bu tür beklenti söz konusu değildir. Albert Einstein akademik zekâya sahiptir ama lider değildir. Kimse de onu lider olmadığı için eleştirmemiştir. Bill Gates, Zuckerberg üniversiteyi terk etmişlerdir. Muhtemelen akademik zekâ yoksunluğundan değil, ticari açıdan kendilerini geliştirebilecekleri alanları bulmalarından kaynaklanmıştır. Bir üniversite profesörü akademik açıdan akıllı olabilir, belirli alanda uzman olabilir ama siyasette aynı başarıyı sergileyemeyebilir. Çünkü akademik zekâ ile entelektüel zekâ, duygusal zekâ ve politik zekâ birbirinden farklı kavramlardır. Liderin örüntüleri hızlı anlama ve kavrama, yeni durumlara uyum sağlama becerileri, örgüt açısından önemlidir (Owen, 2018, ss. 143-144). Liderler aynı zamanda bireysel zekâdan daha çok kolektif zekâyı işe koşacakları için, duygusal zekâlarının gelişmiş olması, örgüt içi hizip gruplarıyla mücadele edeceği için politik zekâya sahip olması gerekir.

            Liderlikte erkekler daha fazla tercih edilir. Erkeklerin tercih edilme nedeni tamamen kültürel ve erkek merkezli bir kültürel yapının varlığından kaynaklanır. Kadınların daha çok ilişki odaklı, daha az risk aldığı, daha az iddialı olduğu, erkeklerin ise işlemlere odaklaştığı, daha fazla risk aldığı ve daha iddialı olduğu ifade edilir (Owen, 2018, s.  149). Bu durum genellikle bir şehir efsanesidir. Pek çok erkek kadınlara atfedilen durumu yaşarken pek çok kadın da erkeklere atfedilen durumu yaşar. Sosyal rollerimiz, davranış kalıplarımız eylemlerimizi belirler. Cam-Tavan Sendromu olarak bilinen durum incelendiğinde kadınların görünmeyen onlarca engelle karşılaştığı görülür. Özellikle eş ve anne rolü olan kadının sosyal engelleri çok fazladır. Bu engellerle baş etmeye çalışan kadının doğal olarak davranış kalıpları, kararları ve eylemleri de bu davranışlarla sınırlı olur. Bu sebeple liderin kadın ya da erkek olmasından ziyade, bağlam, kültür, yapı daha belirgin özellik taşır. Tarihte radikal kararlar veren kadın liderler olduğu gibi, kafasını saraydan dışarı çıkaramayan, korkak, sinsi erkek liderler de vardır. Liderin etkililiğini belirleyen durumlar; dengeli yönetim ekibi kurmak, veriye dayalı karar vermek, kararlılık ve düzeni sağlamaktır.

            Psikopatların liderlikte başarılı olduğu iddia edilir. Nüfusun %1’inin psikopat özelliği gösterdiği, psikopatların suç işlemeye eğilimli olduğu da bilinen bir gerçektir. Psikopatların çekicilik, mücadele, ikna edicilik, risk alma ve strese karşı aşırı dayanıklılık özellikleri vardır. Bu yüzden agresif pazarlama stratejisini belirleyen, yoğun rekabet ortamının olduğu durumlarda psikopatlar gözde çalışanlardır. Psikopatlar olumlu özelliklerin dışında ahlâk dışı davranışlar, empatiden yoksun olmak, manipülatif olmak ve şiddete meyilli olmak şeklinde bazı özellikleri de vardır (Owen, 2018, s. 156). Psikopatlar liderleri kolayca etkiler ve yetki sahibi olur. Süreçte örgütü ve tüm yetkileri eline geçirir. Sonuçta güçlü hâle gelir. Kişileri yargılamak yerine anlamak doğru bir yaklaşımdır. Psikopatlara fırsat vermemek önemli bir yönetim stratejisidir.

            “Liderler, makul kişilerdir.” ifadesi gerçekler ile örtüşmez. Makul kişiler, makul oldukları için hırsları, hedefleri, kavgaları ve mücadeleleri olmaz. Sultan Alparslan makul bir kişi olsaydı, Selçuklu devleti, Orta Asya’nın stepleri arasına sıkışır kalırdı. Osmanlı devletinin kurucusu Osman Bey, makul bir kişi olsaydı, Anadolu Selçuklu devletinin uç beyi olarak yaşar, üç kıtada at koşturan bir cihan devleti kuramazdı. Atilla makul bir kişi olsaydı Roma’yı sadece rüyasında görür, Avrupa’yı titretemezdi. Liderlerin akla ve mantığa ihtiyacı vardır ama sakinliğe, sessizliğe, hedefsizliğe ihtiyacı yoktur. Hırs çoğu zaman liderlere zarar verebilir. Eğer hırs mantık ve strateji ile beslenirse, sorun ortaya çıkmaz. Liderler eylemlerinde içsel tutarlılık sağlar, mazeretleri göz ardı eder ise, hedeflerine ulaşmada daha kararlı davranırlar.

            “Etkili liderler, en becerikli olanlardır.” İfadesi, en yaygın mitler arasındadır. En iyi liderler, çoğu zaman örgütte en becerikli olanlar arasından çıkmaz. Her liderin zayıf yönleri, sınırlılıkları ve başarısız olduğu alanları vardır. Liderlerin becerikli olmaları gerekir ancak, neye ihtiyacı olduğunu bilmek de önemlidir. Owen (2018, ss. 168-170) liderlerin büyük amaçlar koyma, esneklik, hesap verebilirlik, iyimserlik, iş birlikçilik ve büyüme gibi bazı özelliklere sahip olmaları gerekir. Liderlerin doğru düşünce yapısına, ne yapılacağını bilmesine ve nasıl yapılacağı ile ilgili yol haritasına sahip olmasına ihtiyaçları vardır.

            Liderler liyakatlerinden dolayı başarılı olurlar. Liderlikte şans çok az etkiye sahiptir. Muhtemelen ilk başlarda şansın etkisi olabilir. Ancak ilerleyen dönemlerde liderin aldığı kararlar, riski üstlenmesi, mücadele, azim, sebat ve savaşçılık, doğru strateji şansın etkisini sıfırlar. İzleyenler, şans eseri liderlik koltuğuna oturan bir kişiye güvenmez ve lider olarak kabul etmez. Liderin yetkin olduğuna inanır, liyakatine güvenirse onu takip eden kişiler ortaya çıkar. Lider ile izleyenler arasındaki en önemli bağ bu aşamada güven üzerine oluşur. Güven aynı zamanda liderliğin sürdürülebilir olmasını da sağlar. Lider deneyimleriyle elde ettiği kendisine ilişkin çıkarımlar, yeni liderlik davranışlarında yol gösterici olur. Churchill 20 yıl boyunca başarısızlığının faturasını dışlanarak ödedi. Ancak 1940’lı yıllardaki muhteşem dönüşü, deneyim ve sebatla birleştiğinde efsane işler yaptı.