Üstat Necip Fazıl Kısakürek, Sakarya şiirinde “Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir”. dizesini kullanmaktadır. Bu dizede, yol ayrımındaki gençliğin ya nur akan ya da kir akan oluğa yönelme durumu ifade edilmektedir. Hayatın başında, tercihte bulunacak gençliğe sahip çıkmak, yol göstermek, rehberlik etmek gerekir. Yol ayrımında bulunan gençliğin, öncelikli olarak Türk milletinin milli ve manevi değerlerini öğrenmiş ve içselleştirmiş olması son derece önemlidir. Bu aşamada Asım’ın nesli, bir ütopya olmaktan çıkıp gerçek bir kimliğe bürünmektedir. Milli Marşımızın şairi büyük üstat Mehmet Akif Ersoy’un Çanakkale şehitleri şiirinde ifade ettiği gibi “Asım’ın nesli diyordum ya… Nesilmiş gerçek: İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek”. algısına sahip olması, millet olarak geleceğe umutla ve güvenle bakmamızda etkili rol oynayacaktır.

Asım’ın neslini, nur akan oluğu seçecek genci nasıl yetiştirmemiz gerekir? Öncelikli olarak, toplumun değerleri, inançları ve yaşam biçimi bu gençliğe aktarılmalıdır. Bu sürece başlarken sorumluluk kazandırmak, kendi özü ile barışmasını sağlamak, öz yönetim becerisini geliştirmesi için uygun ortam yaratmak gerekir. Bağımlı bir kişiliğe sahip gençleri yetiştirmek, geleceği kaybetmek anlamına gelir. Çünkü körü körüne bağlılık, güç merkezli bir davranış örüntüsünü ortaya koyar. Güç merkezi değiştikçe davranışlarını, değerlerini, inançlarını da değiştirmeye yatkın bir kitle yetişmiş olur. Şair İsmet Özel’in de ifade ettiği gibi “İkna edilmişlerle yola çıkılmaz, yola inanmışlarla çıkılır.”

Yol ayrımındaki gençliğe güçlü bir tarih bilinci vermek, kendi özüyle barışık yaşamasını sağlamak gerekir. Tarih bilinci verilirken, kronolojik bir tarih anlayışı yerine, tarihsel süreçte Türklerin yolculuğu, yaşadıkları, yaşam biçimleri, kültürleri, değerleri, inançları ve karşılaştıkları sorunları çözerken kullandıkları stratejik düşünceleri anlatılmalıdır. Üstün ırk iddiası yerine, milli kimliğin muhtevası, ahlak anlayışı ve kültürel yapıyı var eden dinamikler tema olarak işlenmelidir. Tarihi olaylar bir zafer şarkısı olarak değil, konjonktürel olarak ele alınmalı, yaşanan zaferler kadar yenilgiler de işlenmeli, bu yenilgileri yeniden yaşamamak, kazanılan zaferleri yeniden kazanabilmek için neler yapılması gerektiği kavratmak ele alınmalıdır. Tarih tekerrürdür. Hiç ibret alınsaydı, tekerrür eder miydi? Bu sebeple ibret alınması gereken, ders çıkarılması gereken yerleri kavratmak, sağlıklı bir tarih öğretiminde olması gereken durumlardır. Vatan sevgisi ve milliyetçilik, vatandaşlık üzerine oturmalı, sloganlar yerine üretim ve çalışma kavramları üst değer olarak kazandırılmalıdır.

Yol ayrımındaki gençliğe İslam dini ve diğer dinler öğretilmelidir. İslam dini öğretilirken, ibadet şekilleri yerine, İslam’ın güzel ahlakı öğretilmeli, İslam’ı diğer dinlerden ayıran özellikler üzerinde durulmalıdır. İslam’ın erdemini öğrenen çocuğa daha sonra ibadet şekillerini öğretmek, Kur’andaki İslam üzerine yaşamasını teşvik etmek gerekir. Hurafelerden uzak bir İslam anlayışını vermek, gelecek nesillere yapılacak en önemli yatırımdır. “Sebeplere başvurmadan tevekkül, rızık peşinde koşmadan kanaat anlayışının”. İslam toplumlarına verdiği zarar anlatılmalı, İslam’ın bilime, sanata, spora ve gündelik hayata verdiği önem etkili bir biçimde aktarılmalıdır. Allah’tan korktuğu için günah işlemekten imtina eden kişi yerine, günah işlemenin kötü bir davranış olduğu, Allah’tan korktuğu için değil, Allah’ı üzmekten korktuğu için günahtan uzak duran bir nesil yetiştirmek gerektiği öğretilmelidir. Bu bağlamda korku figürü dinden çıkarılmalı, din korkutularak değil, sevdirilerek, gerekçesi verilerek öğretilmelidir. Korkutularak verilen din eğitimi, korku figürünün etkisiz kaldığı durumlarda din dışı davranışların yaşanmasına neden olabilir. Korku yerine gerekçeli açıklama yapmak, geçmiş dönemlerde din dışı yaşayan toplumların yaşadığı travmaları göstermek etkili bir din eğitimi yöntemi olabilir.

Yol ayrımındaki gençliğe bilimi, bilimsel düşünmeyi ve bilimsel araştırma yapmanın önemi kavratılmalıdır. İslam’ın bilime bakış açısı öğretilmeli ve yaşam biçimi haline dönüşmesi teşvik edilmelidir. “İlim, Müslüman’ın yitik malıdır.”, “İlim, Çin’de dahi olsa gidip öğreniniz.”, gibi hadislerin örnek verilmesi gerekir. Din ile bilimin çelişki içinde olmadığı, bilakis dinin bilimi desteklediğinin öğretilmesi önemlidir. Bilimsel düşünce biçimleri, araştırmacılık, deney yapma ve sorgulama geleneği okul öncesi eğitim kurumlarından başlayarak tüm eğitim kademelerine sirayet etmeli, ilkokuldan itibaren felsefe eğitimi verilmelidir. Analitik düşünme, soru sorma, eleştirel düşünme ve araştırma her eğitim kademesinin eğitim felsefesi haline dönüşmelidir. Dünya’da etkili olan ideoloji ve akımlar, okul müfredatına alınmalı, her yönüyle işlenmelidir. Bu ideolojiler üzerine sağlıklı bilgiler kazandıramadığımız gençlik, bu ideolojileri süslü ambalajlarda sunan grupların tuzağına düşmekte, ülkeye zarar vermektedirler.

Yol ayrımındaki gençliğe hem ulusal hem de uluslararası klasikler okutulmalı ve analiz ettirilmelidir. Rus edebiyatı, İngiliz edebiyatı, Fransız edebiyatının dünyaya malolmuş örnekleri, eğitim kurumlarının tüm kademelerinde sadeleştirilip öğrenci seviyesine uygun hale getirilerek okutulmalıdır. Milli ve evrensel edebiyat eserlerini bilen, takip eden, analiz edebilen ve düşünce dünyasını bu tür zenginliklerle besleyen bir kuşağın, hem milli hem de evrensel bir kimliği daha fazla kazanabileceği kanaatindeyim.

Yol ayrımındaki gençlik sanat ve spor alanında da temayüz etmelidir. Okul öncesi eğitim kurumlarından başlayarak yeteneklerine uygun alanlarda bireysel ve takım sporlarına yönlendirilmeleri gerekir. Resim, müzik gibi alanlara ilgi duymalarının sağlanacağı kültürel ortamlar yaratılmalıdır. Naim Süleymanoğlu, milli halterci olarak büyük başarılar gerçekleştirmiş ay yıldızlı al bayrağımızı uluslararası olimpiyatlarda göndere çektirmiştir. Bu yetenekler küçük yaşlarda keşfedilir ve yetiştirilir. Belirli bir yaştan sonra yapılan eğitim kifayetsiz olur. Bu yeteneklerin ortaya çıkarılmasında ve teşvik edilmesinde, okul öncesi eğitim kurumları önemli rol oynar. Ayrıca her şehirde “Sanat ve Kültür Merkezi” kurulması, tesislerin yapılması gerekir.

Yol ayrımındaki gençlik, teknoloji okuryazarı olarak yetiştirilmelidir. Teknolojik kavramları bilen, teknoloji dilini doğru okuyan, teknolojik araçları kullanabilen bir gençlik, 21. yüzyılın istediği insan tipidir. Kodlama eğitimlerinin okul öncesi eğitim kurumlarına kadar inmiş olması, teknoloji okuryazarlığı açısından önemlidir. Ancak, analitik düşünen, problem çözen, eleştirel düşünen, inovasyonu doğru anlayan gençliğin, ulusal kalkınma açısından büyük bir insan kaynağı olduğu unutulmamalıdır.

Yol ayrımındaki gençliğin, fen ve matematik okuryazarlığı konusunda temel becerileri kazanmış olması gerekir. Problem çözme, sayılar arasındaki ilişkiler, dört işlem becerisi ve günlük yaşamda matematiğin kullanımı, doğal olayları anlama ve yorumlama becerisi kazanmış olması önemlidir. Bilimsel açıdan bu becerileri anlamada sorun yaşayanlar, hurafelere daha çok inanmakta ve daha kolay kandırılabilmektedir. Fen ve matematik okuryazarlığı sadece analitik düşünmeyi sağlamaz aynı zamanda olaylar arasındaki ilişkileri kurmada, yorumlamada ve ötelemede de katkıda bulunur.

Yol ayrımındaki gençlik yabancı dil bilmeli ve dünyadaki gelişmeleri takip edebilmelidir. “Bir dil bilen bir kişi iki dil bilen iki kişi.” gerçeği göz ardı edilmemelidir. Son yıllarda bazı sitelerde online çeviri yapılıyor olması, bazı cep telefonu programlarının dil çevirisi yapıyor olması, dil öğrenmeyi gereksiz hale getirmez. Dil sadece çeviri değildir. Dil aynı zamanda başka milletleri tanımanın, kültürünü, yaşam biçimini öğrenmenin, bilgi transferinin de bir aracıdır. İnsanlar robot değildir. İletişim bir programa indirgenecek kadar da değersiz ve önemsiz değildir. Yabancı dil eğitimine “evet” yabancı dilde eğitime “hayır” demek, milli çıkarlarımız açısından elzem bir durumdur.

Sonuç olarak Asım’ın neslini yetiştirmek, 21. yüzyılı Türk çağı yapmak için çalışmak ve çaba göstermek gerekir. Bu amaçlara ulaşabilmek için öncelikli olarak aile eğitimleri verilerek işe başlanmalıdır. Aile eğitimleri formal olarak verilebileceği gibi informal olarak ya da dizi filmlerin senaryolarına eklenecek subliminal mesajlarla yapılabilir. Öğretmen yetiştirme sistemi yeniden ele alınmalı, önce bilişsel, sonra duyuşsal beceriler kazandırılarak yetiştirilmelidir. Öğretmenelre, alan bilgisi, formasyon ve genel kültür üst düzeyde kazandırılmalıdır. Çocuk edebiyatı, gençlik edebiyatı eserlerinin yazılması teşvik edilmeli ve gençliğe ücretsiz ulaştırılmalıdır. Teknolojik olanaklardan yararlanarak PDF olarak da verilebilir. Din eğitimleri imam hatip okullarında verilmeli, çocukların bazı yapılanmalardan uzak durması sağlanmalıdır. “Bilim ve Sanat” merkezleri kurulmalı, çocukların bilimsel çalışmaları yapması ve sanatsal faaliyetlerde bulunması için alt yapı oluşturulmalıdır. Yabancı dil eğitim yöntemleri değiştirilmeli, gramer öğretmek yerine konuşma, yazma ve dinleme üzerine odaklanmaları sağlanmalıdır. Uluslararası klasiklerin sadeleştirilmesi ve öğrenci seviyesine uygun hale getirilmesi, dünya edebiyatına okuyup anlama açısından önemlidir. Felsefe eğitiminin temel eğitim kademesinden itibaren verilmesi çocukların sorgulama becerisini geliştirmesine katkıda bulunacaktır. Güçlü bir tarih eğitimi için, tarih eğitiminin üstün ırk tezinden çıkarılıp, bilimsel bir kimlikle analiz edilmesi, iyi insan iyi vatandaş yetiştirilmesinde etkili rol oynayacaktır. Eğitimin her kademesinde bireysel ve takım sporları teşvik edilmeli ve desteklenmelidir. Mehmet Akif Ersoy’un da ifade ettiği gibi, “Sahipsiz vatanın batması haktır sen sahip çıkarsan bu vatan batmayacaktır”. Gençlik de vatana benzer. Sahip çıkmadığınız gençlik farklı ideolojilerin, siyasi tercihlerin etkisi altına girer. Doğa asla boşluk kabul etmez. Ya gençliğe sahip çıkıp geleceğimizi şekillendireceğiz ya da gençliğimizin yabancı ideolojilerin etkisine girip elimizden çıkıp gitmesine seyirci kalacağız. Tercih hepimizin…

Kaynakça

Cemaloğlu, N. (2018). Yol Ayrımındaki Gençlik. Ankara: Pegem.