Örgütler, ilişki ağlarından oluşur. Bazı ilişki ağları formal bazıları da informal özellikler gösterir. Formal ilişki ağları, örgütün yasal süreçleri ile sınırlı iken informal ilişki ağları ise, çoğu zaman örgütün sınırları dışına çıkabilen, kontrolsüz bir yapıyı oluşturma özelliğine sahiptir. Birlikte sürüler halinde yemeğe giden, mesaiden sonra örgütün misafirhanesinde ya da bir yerde toplanıp oyun oynayan, hafta sonları balığa giden, av partilerinde coşkulu bir şekilde eğlenen kişiler arkadaş, dost olarak kalıyorlarsa sorun yoktur. Bu ilişki ağını örgüte taşıyıp güç oluşturma ve örgütün formal yapısını ele geçirip hak etmedikleri mevki makamları ele geçirme şeklinde biçim değiştirerek devam ediyorsa sorun olmaya başlamış demektir. Sıradan dostluk ya da arkadaşlık şeklinde oluşan bu informal gruplar, zamanla birlikte yaşam kültürüne dönüşür. Birisinin yazdığı makaleye diğeri hakem olur. Yükselme ve atama kriterlerini birlikte aşarlar. Mevzuatı delme, adam kayırma, rüşvet, torpil gibi tüm gayri ahlaki süreçler, bu yapılanmalar içerisinde meşru bir zemine oturur. Birbirini kayırma davranışı, üst değer haline dönüşmeye başlar.

Bu grupların en bariz yönü, çete türü örgütlenme göstermesidir. Bu çete üyelerinin en önemli özelliği, çoğunun bilgisiz, beceriksiz ve kifayetsiz oluşudur. Öz güveni yüksek ve kendi yeterliklerine güvenen kişiler, çete üyesi olmak istemez. Genellikle bireysel duruşu, tepki biçimi ve çalışma disiplini vardır. Çete üyeleri kifayetsiz muhteris özelliği gösterirler. Türk Dil Kurumu sözlüğünde kifayet, şu şekilde tanımlanmaktadır; yeterli miktarda olma, yetme, kâfi gelme. Muhteris ise çok arzulu, hırslı, kanaat etmeyen kişi olarak tanımlanmaktadır. Kifayetsiz muhteris, bir işi yapabilmek için gerekli bilgi ve yeterliliğe sahip olmadığı halde her şeyi yapabilecek kişi olarak tanımlanabilir. Genellikle çete üyelerinin çoğunluğu bu temel özelliklere sahiptir.

Kifayetsiz muhteris, Dunning-Kruger tarafından ortaya atılan bir sendromdur. Dunning-Kruger; niteliksiz insanlar, ne kadar niteliksiz olduklarını bilmediklerini, niteliksiz insanların mevcut niteliklerini abartma eğilimi içerisinde olduklarını ileri sürmektedirler. Örgütlerde oluşan çete reislerinin ve üyelerinin ortak özellikleri, niteliksizlikleri ve bu niteliksizliği ısrarla dayatma eğilimi içerisinde olmaları, yarattıkları konfor alanından kendisi gibi olmayanlara sürekli saldırmalarıdır.

Çete üyelerinin beslenme kanalları; dedikodu, iftira, şantaj ve saldırganlık olarak ifade edilebilir. Genellikle iş yerinde çok az iş yapıp birbirlerinin odasında toplanan çete üyeleri, saatlik, günlük, haftalık, aylık ve yıllık dedikodu programları vardır. Bu dedikodu sarmalında kendilerine yaşam alanı yaratırlar. Kimin kiminle sorunu var, kim eşiyle anlaşamıyor, kimin kiminle arası açık çok iyi bilirler. Çete üyelerinin iletişim kanalları çok yönlüdür. Özellikle amirlere haber uçurmada, basına bilgi vermede, ayak kaydırmada, riyakâr davranışlarda çok başarılıdırlar. Çete üyelerinin en başarılı yaptıkları iş itinalı mobbingtir. Bir tür örgütsel vandalizm sergilerler. Mobbing sürecinde çoğu zaman zorba, bazen tetikçi, bazen gözlemci, bazen de ikiyüzlü, çıyan özellikler taşırlar. Genellikle de çete üyesi olmayanlarla alay ederler, dalga geçerler, kimliğine, kişiliğine saldırırlar.

Çete mensupları yırtıcı ve saldırgan özellikler taşıyan kuşlara benzerler. Bir arada komün hayatı sürdürdükleri için, özel alanlarına giren ya da girecek olan ne varsa, bir araya gelip acayip ses çıkartıp sonra da saldıran kuşlar gibi, çete üyeleri de benzeri şekilde davranıp, kurban seçtikleri kişiye saldırıp gagalamaya başlarlar.

Örgütlerdeki makam ve mevkiler, çete üyeleri arasında taksim edilir. Çete mensuplarından birisi makamı bırakır diğeri alır. Kurul, komisyon, heyet, üye, temsilci ve yetkililer genellikle çete üyeleri arasından seçilir. Aşırı doyumsuzdurlar. Her türlü mevki ve makamı kendilerine reva görürken, diğer çalışanlara üçüncü sınıf insan muamelesi yaparlar. Örgütlerde üst yönetim değişse bile, çete üyelerinin sosyal ağları ve sosyal ağ ilişkileri güçlü olduğu için, hemen yeni iletişim kanalları oluşturarak kazanımlarını koruma, güçlerine güç katma eğilimi içerisinde olurlar.

Örgütlerin ballı kaymak işleri bu kişilerin etki ve yetki alanındadır. Yurtdışı görevleri, döner sermaye gelirleri, yolluk, yevmiye, harcırah, huzur hakkı, arpalık, ek ödeme ve ikramiye çoğu zaman çete mensupları arasında paylaşılır. Bu arada paylaşım aile bireylerine de sirayet eder. Örgütün kadrolarına bu üyelerin çocukları, yeğenleri, kardeşleri alınır. Çoğu zaman anlaşılmasın diye çapraz atamalar yapılır.

Çete üyelerinin dostluğu, köpeklerin dostluğuna benzer. Köpeklerin dostluğu, aralarına yağlı kemik atılana kadardır. Yağlı kemik atıldığında kavga başlar. Çete mensupları da, biri diğerine göre ballı kaymak işlerde çalışmaya ya da diğerinin kazanımına engel olmaya çalıştığında iş çığırından çıkar, saldırı başlar. Çete bu süreçte bölünme, parçalanma eğilimi gösterse de dağılmaz. Çünkü, her biri diğerinin açığını bildiği için, birbirlerini harcamama eğilimi ağır basar.

Çete üyeleri genellikle ağdalı cümleler kurarlar ve örgütsel feodalizmi tesis etmeye çalışırlar. Örgütsel feodalizm, çetenin yaşam alanı için hem gerekli hem de elzem bir durumdur. Örgüt ne kadar çok ilişki ağı içerisine girerse, o kadar bilimden, yasal süreçlerden uzaklaşmaya başlar. Örgütte feodal adlar, unvanlar, lakaplar ve değerler üst değer haline dönüşür. Geleneksel örgütlerde bu tür ilişkiler ağı daha da güçlüdür.

Çete üyelerinin en bariz özelliklerinden bir diğeri de seçici dürüst olmalarıdır. Her zaman etik kurallara uymazlar. İşlerine geldiğinde etikten, namustan, ahlaktan bahsederler, akabinde bu değerleri bir kalemde çizip atarlar. Genellikle başkanları, reisleri, çömezleri, ibrikçileri ve peşkircileri vardır. Birbirinin kirini pasını temizleyip yollarına devam ederler.

Örgütlerde zamanı katletmede hepsi on numaradır. Sabah iş yerine geldiklerinde bir iki iş yapar, daha sonra da çay, kahve, öğle yemeği, sigara, ikindi çayı derken mesai biter. Ortalama sekiz saatlik mesainin 1 ya da 1,5 saati işe ayrılmış, diğer saatler gün gezmesi yapan hanımefendiler gibi katledilmiştir. En çok kullandıkları söylem; ahlak, edep, vatan ve dürüstlüktür. Pek fazla okumazlar. Az okudukları için, içerisine buğday tanesi düşmeyen değirmen taşına benzerler. Taşlar, kendi kendini öğütmeye başlar. Hep aynı şeyleri tekrar eder, dururlar.

Örgütte çete üyesi olmayan birisi hakkında soruşturma açıldığında, içlerinden birisi muhakkik olarak atanır. Kişinin yaptığı eylem suç olmasa da ceza vermek için ellerinden geleni yaparlar. Çete üyesi suç işlediğinde, içlerinden birisi muhakkik olur ve suçu örtbas edip kapatırlar. Bazen zaman aşımına uğratıp, çete üyesini badireden kurtarırlar.

Çete üyeleri örgütün en iyi odasında, en iyi katında, en iyi masasında, en iyi lojmanında, en iyi makamında olmayı bir hak olarak görürler. Bu yüzden adaletsizlik yaptıklarında, bunun bir adaletsizlik olmadığını ısrarla savunurlar. Hatta örgütte haksız bir durum ortaya çıktığında üç maymunu oynarlar. Görmedim, duymadım, bilmiyorum.

Çete üyeleri yalan söylemede, senaryo yazmada, uydurmada çok maharetlidirler. Ellerinde yeterli bilgi ve belge olmadan insanları suçlayabilirler. Yaşanmamış olayları yaşanmış gibi anlatıp, yalancı şahitleri ile baskın hale gelebilirler. Örgütlü ve çok güçlüdürler. Çetenin yaptıklarını onaylamayan zayıf karakterli kişiler zamanla çete üyesi olmak için çaba gösterirler. Böylece büyüme ve genişleme başlar. Örgüt “Yağma Hasan’ın Böreği’ne dönüşme eğilimi gösterir.

Sonuç olarak her türlü örgütte feodal kültür ortaya çıkabileceği gibi, her örgütte de irili ufaklı çeteler oluşabilir. İnformal örgütlerin oluşumu kaçınılmazdır ve informal örgütler, örgütler için tehlike özelliği göstermez. Tehlike özelliği gösteren çeteleşen informal yapılardır. Çeteler örgütte kendi konfor alanını yaratıp kendi mekanizmasını oluşturduğu zaman, örgütsel kaynaklardan beslenmeye başlamasıyla birlikte daha da fazla güçlenmeye başlar. Örgütsel kaynaklar çete üyeleri arasında pay edilir, peşkeş çekilir. Sonuç da örgüt yavaş yavaş eskimeye, enerji kaybetmeye ve tükenmeye başlar. Yaşanan olası başarısızlığın faturası, hep örgüt dışında bulunan kişi ve yapılara kesilir. Sürekli düşman yaratılır ve korku kültürü hakim hale gelir. Adam satma, yozlaşma, harcama ve adaletsizlik kurumsallaşır, örgütün dinamiği haline dönüşür. Bu tür örgütlerde çalışanların örgütsel bağlılığı, örgütsel vatandaşlığı oluşmaz. Çete üyesi olmayan kişiler, örgütsel sessizliğe ve örgütsel sinizme yönelir. Mobbing yaşayanlar anti depresan ilaçlar almaya, psikolojik tedavi görmeye başlar. Yetenekli ve bilgili çalışanlar örgütten ayrılıp başka kurumlara geçer ya da erken emekli olma yollarını ararlar. Örgütte meydana gelen çeteleşmenin örgüte, topluma, bireye, aileye ve ekonomiye zarar verme olasılığı oldukça yüksektir. Lider yöneticiler, örgütlerinde varsa çeteleri yok etmeli ya da çeteleşmeyi engelleyecek tedbirleri alıp hayata geçirmelidirler.

Kaynakça

https://www.hurriyet.com.tr/gundem/kifayetsiz-muhteris-ne-demek-kifayetsiz-muhteris-sozluk-anmai-41613946 (Erişim Tarihi 08 Ocak 2021).