Okullar, her türlü bilgi, beceri ve alışkanlıkların öğretmenler tarafından kazandırıldığı resmi eğitim kurumlarıdır. Belli bir düzen ve disiplin içinde bireylerin kişiliklerini, yeteneklerini, yaratıcılıklarını ve sosyal becerilerini geliştiren yerlerdir. Kişiler hayatları boyunca okulda edindikleri alışkanlıklarını kullanarak toplum içinde yaşarlar. Okullar ve öğrenciler kısaca toplumların kültürel ve ekonomik işlevlerini yerine getirirler.

Okullarımızın önemini kavramış olan biz eğitimciler, okulları şeffaf, kendi sorununu çözebilen ve kendi iklimini oluşturabilen insan odaklı kurumlar olarak görmek istiyoruz. Türk eğitim sisteminin tekrar gözden geçirilerek örgüt yapısının biçimselleşmesi, merkezileşmesi ve denetimi açısından incelenmesi, örgüt şemasının ve örgütsel ilişki ağlarının yeniden yapılandırılması gerektiğine inanıyoruz.

Öğrencilerimizin bir üst öğrenime geçmeleri ve kademeler arası geçişleri için farklı fikirler ve öneriler zaman zaman olmaktadır. Öğrencilerin beceri ve yetenekleri doğrultusunda bireysel potansiyellerini ortaya çıkarmasına fırsat veren okul türlerinin oluşturulması zamanı gelmiştir. Her türlü ön yargıdan uzak, bizlerden çok çok farklı yeni Z kuşağının eğitimini yenileştirilerek, geçmişten ders alan, bugünü yaşayan ve geleceği tasarlayabilen bilgi ve beceri ile donatılmış bireyler olmalarını sağlamalıyız. Z kuşağının hedefleri ile okulun – dolaylı olarak toplumun- hedeflerini karşılaştırarak yeni bir sistem üzerinde çalışmaya başlamalıyız.

Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan çalışmalarda, sürekli değişen eğitim uygulamalarının kamuoyunda tedirginlik yarattığını düşünüldüğü için sistem üzerinde yeni bir uygulamaya sıcak bakılmamaktadır. Sayın bakanımız Ziya Selçuk’un da yeni bir program uygulayacağı beklentisi içerisine giren kamuoyu umduğunu bulamamıştır. Bakanımızın “sürekli olarak bakanın ve sistemin değiştiği” algısını yıkmaya çalıştığını düşünüyorum. “Başımıza icat çıkarmayın, ne güzel idare ediyoruz” “Bu da şimdi nerden çıktı” anlayışını yıkmak atomu parçalamaktan zordur yapısı ile yeniliğe karşı bir direncin olduğu ve farklı bir yol izlediği kanaatindeyim. Bakanlık, mevcut kadrolarına öğretmen eğitimi, ölçme ve değerlendirme ve yeni okul tasarımları konusunda mevcut bürokrasiyi ikna ve yönlendirme aşamasında bulunmaktadır. Pilot uygulamalar da zaman alacağı için değişim ve dönüşüm hakkında yeni fikirler söylemek oldukça zor olmaktadır. Eğitim camiasının bakanımızın yenilikçi çalışmalarını desteklemesi ve anlamaya çalışması gerektiğine inanıyorum.

Okul öncesi diye isimlendirilen ve anaokulunu kapsayan çalışmalarda artık bir fikir birliği ve uygulama bütünlüğü sağlanmış bulunmaktadır. Resmi ve özel okullarda altı yaşa kadar öğrenci kabul edilmesi, okul öncesi müfredatının herkes tarafından benimsenmiş olması ve zorunlu hale getirilmesi takdirle karşılanmaktadır.

İlkokul, ortaokul ve lise düzeyinde ders sayısının fazla olması, kültür sanat ve spor alanlarının yetersizliği, ortak program fazlalığı nedeniyle, derslerin bireysel farklılığa uygun olmaması, ders saati yükünün fazla olması, derslerin temel veya ileri düzey olarak düzenlenmemesi, seçmeli derslerin verimli ve üretken olmaması, 9 ve 10.sınıfta on üç ortak dersin olması, çok fazla yazılı sınav yapılması, bununla beraber sorgulama, araştırma, deney ve etkinlik yapmaya zaman kalmaması bizleri bu konularda çalışmaya yöneltmiştir.

Mevcut sistem içerisinde ve önerilen yeni fikirler ışığında farklı uygulama modellerini okullarımızda uygulayabiliriz. Öğrenci merkezli eğitim uygulamalarında ve EARGED dönemindeki uygulamalardan elde ettiğim deneyimler ile mevcut sistem içerisinde öğretmen norm kadro uygulamalarını da çok değiştirmeden, ortaokuldan liseye geçişte köprü veya hazırlık sınıfı uygulaması çalışmasından size bahsetmek istiyorum. Bazı ülkelerde geçiş sistemleri, hazırlık sınıfı yani köprü sınıfı uygulaması ile gerçekleşmektedir.

Akademik liseler, meslek liseleri, çok programlı liseler ve İmam Hatip Liselerinin 9. Sınıflarında ortak derslerin okutulması esas alınmalıdır. Ortaokul son sınıf köprü veya geçiş sınıfı olarak adlandırılarak öğrencilerin yetenekleri, başarıları ve istekleri doğrultusunda yönlendirmeler yapılan sınıf olmalıdır. Bunun sonucunda ortaokul 8.sınıf liseye dahil edilmeli veya liselerce ortak çalışma yapılmalıdır. Lise sistemine gelene kadar öğrencilerin temel eğitimde alması gereken vatandaşlık ve genel kültür dersleri tamamlanmalıdır. 9. sınıf öğretim yılı on dört haftalık üç devreye bölünerek ders çeşitliliği azaltılmalıdır. Örneğin birinci devrede biyoloji ve coğrafya, ikinci devrede kimya ve tarih, üçüncü devrede fizik ve felsefe dersleri dağıtılarak öğrencilere temel seviyede fen ve sosyal bilimler derslerinin bilgileri verilmelidir. 10. sınıftan itibaren öğrencilerin üniversiteye hazırlanmasına ilişkin dersler verilerek dersler ileri ve temel düzey olarak müfredatı şekillendirilmelidir.

İlkokul ve ortaokul düzeyinde, Türkçe derslerinin okuma yazma anlama ve düzgün konuşabilme yeterliliği, Türkçeyi etkili bir biçimde kullanabilme özelliği verilmelidir. Duygularını yönetebilme, Atatürk başta olmak üzere tarihini öğrenerek değerlerini, vatan, millet ve insan sevgisini bu dönemde anlamalı ve hissetmelidir. Vatandaş olma görev ve sorumluluklarını, beden ve ruh sağlığını korumayı öğrenmeli, bağımsız bir ülkede yaşamanın değerini bilmeli ve bu değerleri yüceltecek çalışmalar yapmalıdır. Lise öğreniminde bunlar etkinlikler ile içselleştirilmiş olarak öğrenciler, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı görev ve sorumluluklarının her an bilincinde olmalıdır.

Eğitim bölgelerinde kariyer merkezleri kurularak öğrenciler akademik, meslek, imam hatip veya çok programlı liselere eğilimlerine göre yönlendirilmelidir. Öğrencilerin ilgi ve kabiliyetleri ölçüsünde ve doğrultusunda çeşitli programlara yerleştirilmesi için ulusal test uygulamaları ve ölçme ve değerlendirme merkezileri işlevsel hale getirilmelidir. Okul sınavlarında başarı gösteren öğrenciler ve öğretmenler kurulunun önerileri ile düzenlemeler yapılmalıdır. Köprü veya geçiş sınıflarında, ulusal sınavlar, testler pratik uygulamalar, dijital portfolyolar ve komisyonlar değerlendirmelerde bulunacaktır. Velilerimize yıl içerisinde raporlar verilecektir. Okul yürütme ve danışma komisyonu tarafından veli bilgilendirilecektir. E-okulda öğrenciler ile ilgili yönlendirme ve ürün dosyaları geliştirilerek öğretmenlerimiz ve komisyonlar tarafından titizlikle doldurulacaktır. Öğrenciler okul yürütme ya da danışma kurulunca veriler ile yönlendirilecektir.

Lise düzeyinde, Türk vatandaşlarının istek ve kabiliyetleri ile Türk toplumunun ihtiyaçlarına göre bir iş alanı ve mesleğin temel bilgileri verilerek, kendi ekonomik geleceği ile ülke ekonomik kalkınmasındaki rolünü fark edebileceği bir sistem oluşturulmalıdır. Bugünkü ve gelecekteki teknolojik ve değişim dinamiklerine sağlıklı bir şekilde ayak uydurulabilecek ve dönüşümü gerçekleştirebilecek esnek bir eğitim hizmeti düzenlenmelidir. Kültürel mirası aktarma görevini eğitim ve öğretim yoluyla gerçekleştirebileceğimizi unutmamalıyız.

Ortaöğretimde lise türlerimiz yeniden şekillenmelidir:

1-Akademik Lise (Bilim-Fen, IB ve Sosyal Bilimler Liseleri)

2-Genel Ortaöğretim Lisesi (yerel yerleştirme okulları, çok programlı liseler)

Mesleki Eğitim Kariyer Lisesi (meslek liseleri, spor, sanat, kültür vb Liseler)

4- Halk Eğitim Liseleri (Pratik -Açık öğretim, Halk ve Mesleki Eğitim Merkezleri, İş okulları)

5- Özel Liseler (Temel liseler dahil, kolejler, IB programları)

6- İmam Hatip Okulları (ortaokuldan liseye) vb. lise türleri belirlenerek kademeler arası geçiş ve farklı bitirme sürelerine imkân verilmelidir.

Liseler yeni bölümlere üniversite sınavları da yeni alanlara hazır olmalıdır. a) Bilim ve Teknoloji b) Bilimsellik ve Sağlık c) Ekonomi -Toplum d) Kültür -Toplum e) Mühendislik ve Teknoloji f) Bakım ve Sosyal Yardım bölümleri sayısal, sözel ve eşit ağırlık bölümleri zenginleştirecektir.

Üniversite ve lise yerleştirmelerinde açık uçlu PISA türü sorular esas alınmalıdır. Üst öğrenimde kullanılan ALES mantığı esas alınmalıdır. Ulusal içerik geliştirme ve proje okulları öğretmenlerince hazırlanmış testler uygulanmalıdır. FKB laboratuvarlarında yapılan çalışmalar deney ve gözlem çalışmaları değerlendirilmelidir. Bilişsel, duyuşsal, psikomotor becerileri ölçen uygulama ve yazılı sınavlar yapılmalıdır. Çoktan seçmeli sorular ( en az 200 soru) ile temel okuma, aritmetik, matematik ve yaşam becerileri alanında sorular sorulmalıdır. Ayrıca çevre çalışmalarını içeren sorular değerlendirmede kullanılmalıdır. Bu sınavlar yılda birkaç kez yapılmalı ortalaması veya en yüksek aldığı puan esas alınmalıdır. Öğrencinin belirlediği en az dört öğrenme programından da sınav yapılabilmelidir. Okul sınavları ile ulusal sınavların sonuçları esas alınmalıdır. Bitirme sınavları belirli bir puan barajının altındakilere uygulanmalıdır. Aşamayan öğrencilere yeniden bir program uygulanarak mezun edilmelidir.

Yabancı dil öğretiminde kur sistemi uygulaması hayata geçirilmelidir. İki dönem birinci kuru geçemeyen öğrencilere zorunlu yabancı dil dersi verilmesi öğrenci ve veli isterse muaf olmalıdır. IB programlar desteklenmelidir. Öğrencilerin dil becerilerini geliştirici etkinlikler ve uygulamalar teşvik edilmelidir. Yabancı dil, beden eğitimi, görsel sanatlar ve müzik vb. derslerde not sistemi kendi içerisinde şekillenmeli ve ortalamalara katılmamalı ancak raporlarda sertifika şeklinde yer almalıdır.

Üst düzey bilim sınıflarında laboratuvar derslerinin daha fazla yer alması ve bu öğrencilerin uygulamalardan elde ettiği kazanımların ve raporların özellikle üniversiteye geçişte özel üniversitelerin kontenjan ve başarı puanlarına eklenmeleri desteklenmelidir. Meslek lisesi öğrencilerinden belirli oranda bölümü ile ilgili alan seçiminde, örneğin 40 kişilik kontenjana %10 luk meslek lisesi çıkışlı 4 öğrencinin pozitif ayrımcılık yapılarak üniversitelerin ilgili bölümlerine yerleştirilmeleri teşvik edilmelidir.

sürecini fırsata çevirerek önümüzdeki 2021-2022 öğretim yılında kamuoyunda tartışarak eğitim sistemimize son şekli verip 2022-2023 öğretim yılından itibaren bu yeni sistemi rahatlıkla uygulayabiliriz. İki yıl içerisinde öğrenci ve veli bilgilendirmeleri tamamlanır, ön hazırlıklar yapılır ve kimseye de sürpriz olmaz. Birey gelişirse mesleğini sever, işini yapmaktan haz duyar, mutlu insanlar ve mutlu bir toplum meydana gelir.

Ahmet Hamdi DEMİR