Yazı başlığı sanırım iç tutarlılığı olmayan bir soru cümlesi gibi. Elbette…Bazı terimlerin bir arada kullanılması bile maksadın ne kadar dışında olduğumuzun bir göstergesidir.  Bazı kanıksanmış negatif (ki negatif olduğu hep ıskalanır) yerleşik kültür davranışları yıllarca, her platformda ve herkesçe dillendirilmesine rağmen bir türlü değişme emaresi görülmez. Sistemin her kademesinde görev yapan ve bir şekilde dertlenen, kısmı de olsa kendi çapında akademik bir çaba içince olan ve kıdem hususunda yeterli deneyimi olan biri olarak;  en belirgin ve düzeltilmesi çokta kolay (yanlış) uygulamaların bile değişmediğini görünce meselenin daha derinlerde olduğunu fark edip bazen kenara çekilmek isterim. Derinlik derken maksadım, çok teorik, anlaşılmaz ve girift şeyler değil; tam aksine en yalın, anlaşılabilir ve basit tutum ve davranışların sergilenememesidir. Örneğin, daha önceki yazılarda sıkça gündeme getirdiğim ve herkesçe çok güzel lafazanlığı yapılan “emanet, ehliyet ve liyakat” kavramları. Yani bu kavramlar ve bu kavramların neyi öngördüğünün herkesçe bilinmesine rağmen bir türlü gereğinin yapılamamasından daha derin bir mesele olabilir mi?

        Konumuza dönersek…Eğitim sisteminde denetim uygulamaları(yöntem, süreç ve yapı) hep tartışmanın odağında olmuştur. Tartışmalar iki ana eksen üzerinden değerlendirilebilir. Birincisi, denetim (alt)sisteminin yapısal niteliği; diğeri denetim süreç ve usullerinin nasıl olacağı hususudur. Her iki alan tam bir netliğe kavuşmadı. Bu alanlarda kendi içinde farklı dallara ayrılmaktadır. Denetimin hiyerarşik bir uygulama mı, yoksa süreci geliştirme üzerine odaklanan danışma ve değerlendirme birimi mi? gibi bir çok noktadan değerlendirilmektedir.

            Asıl mevzu etmek istediğim konu ise, eğitim sisteminde yenileşme/gelişme gibi ana hedeflere ulaşmada kritik görev yüklenilen denetim elemanlarına(müfettişler) yüklenilen rollere dikkat çekmektir. Bu alana yönelik (birkaç akademik dergide de) tespit ve önerilerle ilgili epeyce makale yazmıştım. Bunun yanında dikkat çekmeye çalıştığım konuyla ilgili olarak eğitim işinde belli bir müktesebatı olan herkes benzer şeyleri hep söyleye gelmişlerdir.

            Sayın Bakanımız Mahmut ÖZER, “Bakanlık olarak teftiş sisteminde yeni bir sistem kurduk. Yeni sistemde sadece geleneksel inceleme ve soruşturma fonksiyonu olmayacak, ayrıca okullara yönelik denetim ve rehberlik desteği sağlama ve illere yönelik izleme, değerlendirme ve rehberlik desteği sağlama fonksiyonları da olacak. Böylece, eğitimin kalitesinin sürekli iyileştirilmesine imkân veren bir kalite güvence sistemi kurmuş olduk. Artık her okul eğitim kalitesini artırmaya odaklanacak. Bakanlık olarak okullarımıza ve illere eğitim göstergelerinde hedeflerine ulaşmaları için gerekli kaynakları sağlayacağız. Ayrıca rehberlik desteği de sağlayacağız. Eğitim tarihimizde kalite adına çok önemli bir adım bu... Artık, okuldan ilçeye ve ile, ilden Bakanlık'a kadar eğitim sisteminin tüm bileşenlerinin kalitesini sürekli izleyen, değerlendiren ve rehberlik hizmeti sağlayan organik bir sistem oluşturuldu. Bu sistemin oluşturulması için gerekli mevzuat altyapısını da tamamladık. 78 ve 87 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri yayımlandıktan sonra hazırladığımız Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Müfettişleri Yönetmeliği de 1 Mart 2022 tarihli ve 31765 sayılı Resmi Gazete'de yayımlandı. Tüm illerimizde eğitim müfettişleri başkanlıkları kuruyoruz. İllerimizde eğitim müfettiş ihtiyacını karşılamak için 750 eğitim müfettiş yardımcısı alım sürecini başlattık." Diyerek gayet yerinde bir açıklamada bulundu.

          Açıklama metninin özünü oluşturan, açılması/açımlanması ve hakkında tartışılması gereken bölümü ise; “Yeni sistemde sadece geleneksel inceleme ve soruşturma fonksiyonu olmayacak, ayrıca okullara yönelik denetim ve rehberlik desteği sağlama ve illere yönelik izleme, değerlendirme ve rehberlik desteği sağlama fonksiyonları da olacak. Böylece, eğitimin kalitesinin sürekli iyileştirilmesine imkân veren bir kalite güvence sistemi kurmuş olduk.” Kısmıdır. Kritik nokta burasıdır aslında. Eğitim sisteminde kaliteyi yakalamak için, denetim alt sisteminde müfettişlere verilen rollerin yeniden gözden geçirilmesi gerekecektir. Zira genel sistem içerisi ve yereldeki mülkü amirler(valiler)’ in gözünde müfettişler, eğitimi geliştirme noktasında “dönüşüm/değişim mimari” ya da eğitimde kalitenin iyileştirilmesi hususunda kritik rol alan görevliden öte, kriminal meseleler üzerinde inceleme/araştırma ve soruşturma yapan eleman olarak görülmektedir. Bu işin algı noktasındaki problem alanı. Genelde pek değişmemektedir. Hatta bazı illerde Valiler yasanın kendilerine tanıdığı (5442 Saylı yasa) yetki gereğince diğer kurumların(belediyeler, tarım, sağlık vs.) soruşturmalarını yapmak için eğitim müfettişlerini(illerde müfettiş unvanı, yetki ve yeterliği olan sadece eğitim müfettişleri olması nedeniyle) görevlendirmektedirler. Gelelim işin pratik tarafına.

          Algı nasıl şekilleniyorsa, eylem de bu minvalde gerçekleşir. Disiplin soruşturmaların çokluğu üzerinde yönetsel kademelerden hiçbir serzeniş gelmemekte ya da bu serzenişler yeterince duyulmamakta. Bu konuyla ilgili olarak, başta şikâyet merkezleri(CİMER gibi) ve kurumlarda oluşup çözülemeyen problemlerin nedenleri, bu problemlerin neden çözülemediği ve nasıl(hangi usulle ve hangi mercilerce) çözülmesi gerektiği gibi konuları kapsayan bir araştırma yapılması gerekir. Bu araştırma sonucuna göre yönetim birimlerinin yeni stratejiler geliştirmesi, öncelikle yapılması gereken yönetsel eylemlerdir. Özellikle İllerde Eğitim Müfettişlerinin yoğun olarak uğraştığı alanlar (çoğu yerinde çözülemeyen ve incir çekirdeğini doldurmayan ve özellikle de iletişim becerilerinden yoksun personel ve velilerin gündeme getirdiği şikâyetler) idari soruşturmalardır. Bu alan ile eğitici liderlik rolü ontolojik farklılık gösterir. Lakin bu temel problem alanı üzerinde pek düşünülmemekte ve bu düşünülmeme sonucunda devlet ciddi şekilde kamu zararına uğramaktadır. Oluşan zararın mali boyutu, diğer zararların yanında kıymetsiz kalır. Zira, bir eğitim müfettişi kazandığı bilgi, birikim ve tüm müktesebatını eğitim işiyle uğraşacağına, genellikle (sonucunda sadece zararla sonuçlanacak) gereksiz işlerle uğraşmak zorunda kalmaktadır. Bu konularla ilgili detaylı açıklamalara, daha önce yayınladığım makalelerden bakılabilir. Benzer içerikte şeyleri tekrarlamanın gereğinin olmadığını düşünüyorum.  Sağlıcakla kalınız.

https://www.kamudanhaber.net/sorusturma-kamuda-bir-sorun-cozmeme-yontemi

https://www.kamudanhaber.net/meb-de-denetim-yapisi-ve-mevcut-sorunlar-1

Zafer Özer-Eğitim Müfettişi