Örgütler kanun, tüzük ve yönetmeliklere göre kurulur ve yönetilir. Yasal düzenlemelerde köşe taşları vardır, içini yöneticinin kararları doldurur. Bu kararlar doğru ve yerinde olduğunda, çalışanların vicdanını zorlamadığında sorun ortaya çıkmaz. Keyfi uygulamalar, istikrarsız tutum ve davranışlar, örgüt içerisinde çatışmaya neden olur. İyi yönetilemeyen çatışma mobbingi, mobbing ise örgütsel sessizliği, sinizmi ortaya çıkarır. Örgüt amaçlarından uzaklaşıp güçlerin çatıştığı arenaya dönüşür. Bu durumu yaratan faktör, yöneticinin bilgisizliği, yetersizliği ve çapsızlığıdır.

Yöneticiler sürekli karar verip, problem çözerler. Yönetimin en önemli işlevi budur. Sorunlardan şikâyet etmek, yöneticinin bilgisizliğinin göstergesidir. Sorunların olmadığı bir ortamda, yöneticinin varlık sebebi tartışılır. Yöneticiler karar verirken yasalara bakar fakat çoğu zaman her şey yasal metinlerde yer almaz. Bu aşamada teamüller devreye girer. Teamül, iş, davranış, bir yerde eskiden beri yapılan davranışları ifade eder. Örf, doğruluğu kabul edilmiş iyi ve olumlu olanları, adet ise, eskiden beri devam eden eylemleri içerir. Örf kabul edilmiş onaylanmış, doğru olan davranışlardır. Adetler de kabul görmüş, onaylanmış olmasına rağmen, olumsuz nitelik de taşıyabilir. Adet ile teamül benzeri anlamlara sahiptir. Yasalarda açıklanmayan durumlar teamüllere göre yapıldığı için, çalışanların kabul alanına girer. Örneğin, bir üniversitede yeni bir bina yapılmış olsun. Bu binanın odaları öğretim üyeleri arasında dağıtılacaktır. Yönetici, güneş gören, güneye bakan, manzarası iyi olan odaları yakınlarına, samimi olduğu arkadaşlarına verebilir. Bu durum, örgütte sorunlara, çatışmalara neden olabilir. Çünkü kullanılan ölçütler eşit ve adaletli değildir ve ölçütlerin geçerliği de yoktur. Yönetici akademik ve idari teamülleri göz önüne alarak, en kıdemli profesörden başlayarak, kıdem sırasına göre odaları, kişilerin isteklerine göre dağıttığında, odasını beğenmeyen kişi bile odaların dağıtımının bir ölçüte dayalı olarak yapıldığını, eşit ve adaletli davranıldığını düşünür ve hakkına razı olur. Kıdemli öğretim üyesi emekli olduktan sonra onun odasına kimin taşınacağı bellidir ve sorun olmaz. Güçlü örgüt kültürünün olduğu örgütlerde akademik ve idari teamüller yerleşik hale geldiği için, yöneticinin yönetsel kararları keyfiyet içermez.

Üniversitelerde doktora yeterlik komitelerini oluşturmak, ana bilim dalı başkanının yetkisi dahilindedir. Ana bilim dalı başkanı, sevdiği iki profesörü, iyi anlaştığı bir doçenti ve kendisine oy veren iki dr. öğretim görevlisini çağırarak doktora yeterlik komitesi oluşturabilir. Mevzuat açısından burada herhangi bir usulsüzlük yoktur. Ana bilim dalında 12 profesör varsa, komitede yer almayan profesörler, komitenin oluşumunda hangi ölçütler göz önüne alındığını sorabilir. Ana bilim dalı başkanı, canımın istediğini yaptım, var mı bir diyeceğiniz? şeklinde akademik bir dil! kullanarak tepki verebilir. Ana bilim dalı başkanı şikâyet edildiğinde, hakkında soruşturma açılmaz ve herhangi bir işlem yapılmaz. Çünkü yaptığı mevzuata uygundur. Mevzuat, ana bilim dalı başkanı, öğretim üyelerinden komite oluşturur, ifadesi vardır. Nasıl oluşturulacağı yoktur. Bu uygulama birimde yaşanacak kavganın, çatışmanın ve mobbingin habercisidir. Örgütsel barış ortamı zedelenir. Örgütte taraflar, kutuplar oluşmaya başlar. Akademik teamüllerin baskın olduğu örgütlerde ana bilim dalı başkanı komiteleri en kıdemli beş profesörden oluşturur. Ölçüt, kıdemdir ve nesneldir. Bu durumda komitenin belirlenmesinde akademik ölçütler üst değer olarak kabul edilir ve çatışma alanları yaratılmaz. Kıdemi yeterli olanlar, bu kurul ve komisyonlarda görev alarak vazifelerini icra ederler.

Yıllar önce ÖSYM tarafından yapılan bir sınavda gözetmendim. Salon başkanı gelmedi. Salon çok büyük olduğu için salonda benden başka üç gözetmen daha vardı. Bina sınav sorumlusuna durum bildirildi. Bina sınav sorumlusu: “Kendi aranızdan birisini seçin.” dedi. Görevli arkadaş kendisinin doktora tez aşamasında olduğunu söyledi. Sırayla herkes akademik süreçteki aşamasını açıkladı. Gözetmenlerden birisi doktorayı bitirmiş, diğeri de yüksek lisans yapıyordu. Doktorayı bitiren araştırma görevlisi: “Bana dönerek doktorayı bitireli kaç yıl oldu?” diye sordu. Üç yıl olduğunu söyledim. O zaman başkanımız sizsiniz. Lütfen evrakları bina sınav sorumlusundan alın. Biz de siz gelene kadar, salonu ayarlayalım, dedi. Bu araştırma görevlileri başka fakültede görev yapıyorlardı. Şimdi profesör oldular. Hala görüşüyoruz, selamlaşıyoruz. Salon başkanı gelmediği için kıdeme dayalı oluşturulan bu hiyerarşi, hızlıca sorunun çözülmesini ve tarafların içine sinen bir kararın ortaya çıkmasını sağlamıştı. Örgütlerin temeline dinamit koymak istiyorsanız, idari ve akademik teamülleri yok saymanız ya da oynamanız yeterlidir.

Okullarda ders dağıtımında da bilimsel ölçütler, esas ve usuller olması gerekir. Eğer yoksa, teamüller devreye girer. Araştırma görevlisi olduğum yıllarda ders dağıtımı yapılırken katsayılar belirlenirdi. Profesörler daha az, öğretim görevlileri ve yardımcı doçentlere daha çok ders verilirdi. Haftada 40 saate yakın derse giren, hatta ders fazlalığı yüzünden girdiği dersten ücret alamayan kişiler vardı. Ders dağıtımında teamüller olmalı ama bu teamüller, hiyerarşinin altındakileri ezmek için değil, uygulamada usul ve esasları belirli kriterlere oturtmak için yapılması gerekir.

Teamüller yol gösterici, rehber olma özelliği taşır. Şahsi sorunlarım olan bir kişinin tez öğrencisinin savunmasına jüri üyesi olmuştum. Jüri toplandığında, danışman, benden kıdemi daha az olan başka bir profesöre jüri başkanı olmasını önerdi. Önerilen kişi, kendisinden daha kıdemli profesör varken, başkan olmayacağını belirterek şahsıma bu görevi tevdi etti. İki saatlik bir jüride başkan olmak ya da olmamak ne beni yüceltir ne de eksiltir. Bu davranışları yapmaya başladığınızda örgütlerin ayarı ile oynamaya, yalama yapmaya başlarsınız. Bu durum da sorunların ortaya çıkmasına, kontrolün kaybedilmesine sebep olur.

İdari teamüller, yasalar tarafından da kabul edilir. Kanunda yeri varsa kanun uygulanır ancak kanunda yoksa, teamüller esas olarak kabul edilir. Osmanlı devlet geleneği, cumhuriyete sirayet etmiş, sirayet edenler teamül gereği uygulanmıştır. Devletlerarası protokoller de böyledir. Teamül gereği elçiler kabul edilir, dışişlerine çağrılır, uyarılır vb. Çoğu zaman teamüllere uygun olmayan durumlar yaşandığında, ülkeler arasında krize neden olur.

Sonuç olarak liderler, örgütün teamüllerini bilmesi yanlış olanları değiştirmesi doğru olanları uygulayıp pekiştirmesi gerekir. Örgütlerin ayarı ile oynandığında, işler kontrolden çıkar ve yönetilemez hale gelir. Bazı yöneticiler basiretsizlikleri yüzünden örgütlerde gereksiz çatışma alanları yaratırlar. Yıllarca bir konuda ders veren, alanda kitap yazmış, uluslararası makaleleri olan bir öğretim üyesinin dersini alıp genç bir arkadaşa vermeniz, il dışındaki bir fakülteden ders verip ödülmüş gibi gösterip cezalandırmanız, bireylerin kazanımlarına el koyup anlayış beklemeniz, doğru bir yaklaşım olmaz. Yönetim etik usulleri, duruşu ve eylemi gerektirir. Gayriahlaki davranışlarınızı rasyonelleştirip kendinizi haklı çıkartabilirsiniz. Hatta bir iki miyancı, goygoycu ile güç ve iktidar sahibi olabilirsiniz, yetkinizi kullanıp insanların burnunu sürtebilirsiniz, ancak bunlar size geçici mutluluklar ve sözde başarılar sağlar. Sarhoşluktan uyandığınızda şiddetli baş ağrısı, mide bulantısı ile karşılaşabilirsiniz. Oyun bitince şah da piyon da kutuya atılır, hiçbir şeyin hükmü kalmaz. Bu kubbede baki kalan hoş bir sada olacak, iyilikler, değerler ve erdemli davranışlar konuşulacaktır.