2016 yılından itibaren akademik çalışmaların niceliğini ve niteliğini artırmak, akademik performansa dayalı ödeme yapabilmek amacıyla; YÖK tarafından Akademik Teşvik Yönetmeliği yayınlandı ve uygulanmaya başlandı. 3 yıllık uygulama karnesini incelediğimde, akademik teşvik uygulamasının beklenilen faydayı vermek bir yana, etik dışı davranışların yaşanmasına neden olduğu kanaatindeyim.

Akademik teşvik uygulamasının en önemli sorunlu yönü, yönetmelikte proje, araştırma, yayın, atıf gibi başlıkların açık ve net olarak tanımlanmamış olmasıdır. Proje, TDK sözlüğüne göre “Değişik alanlarda önceden plan ve programa alınmış, maliyeti hesaplanmış, kurum ve kuruluşların yönetim organları tarafından onaylanmış, kısa ve uzun vadeye bağlanarak özel kurum veya devlet adına gerçekleştirilmesi kabul edilmiş bilimsel çalışma tasarısıdır.” Bu tanıma uygun olmayan çalışmalar proje başlığı altında komisyonlara teslim edilmektedir. Bir bakanlığın periyodik olarak uluslararası kuruluşlara sunduğu yıllık istatistikleri raporlama sürecinde çalışan öğretim üyeleri, yaptıkları bu çalışmayı proje olarak değerlendirip, her yıl haksız kazanç elde etmektedirler. Herhangi bir kuruluşa araştırma yapan öğretim üyeleri, yaptıkları bu araştırmaları proje adı altında dosyasına koymakta ve onaylanmasını beklemektedir. Ayrıca, çalıştığı kurumun izni olmadan projede çalışıp, aldığı ödemeleri döner sermayeye sokmayan, akademik teşvik dosyasına koyan öğretim üyeleri vardır. Yönetmelikte kurumun izni gerekir ve alınan ödeme döner sermayeye sokulmalıdır, ibaresi bulunmadığı için, vergisini vermediği, maaşından kesilmediği halde, akademik teşvik sürecinde hak talebinde bulunabilmektedirler. Öğrencisinin yüksek lisans ya da doktora tezini BAP’a sokanlarda bunu proje kapsamında değerlendirmektedirler. Yönetmeliğin mevcut hali sorunludur. Proje, araştırmacının bir ekiple Dünya Bankası, Avrupa Birliği ya da TÜBİTAK’a sunduğu, onaylandığı ve belirli bir müddet yaklaşık 3 yıl çalışılıp sonuç raporunun düzenlenerek teslim edildiği ve kurum tarafından kabul edilip onaylanan projeler akademik teşvik dosyasına alınmalıdır. Mevcut uygulama devam ederse, kamu zarara uğrayacak ve hiçbir niteliği olmayan, kurumların periyodik raporları her yıl proje olarak değerlendirilecektir. YÖK, akademik teşvik uygulamasında Dünya Bankası, Avrupa Birliği ve TÜBİTAK projeleri ile proje sürecini sınırlandırması gerekir.

Akademik teşvik uygulamasında en çok sorunlu olan diğer alan yayınlardır. Yıllık 270 olan makale sayısı akademik teşvikten dolayı 1500’e çıkmıştır. Makaleler, nicel olarak artmış, ancak nitelik olarak düşmüştür. 1 yılda tek yazarlı 20 makale yazabilen! Öğretim üyeleri türemiştir. Alan indexlerinin doçentlikte kabul edilen SSCI, AHCI gibi indexlere göre puanlanmadığında belirsizlik ve haksız kazanç elde etmenin önü kesilmeyecektir. Yayın sürecinde görülen diğer önemli hata, yurtdışından getirilen kitabın çevirisinde yaşanmaktadır. Editörlü çeviri kitabı puanlama sürecinde kabul edilmezken, editör yazılmadığında “Çevirenler” yazıldığında kabul edilmektedir. Bu uygulama ile editörlü kitap çevirisi yapan öğretim üyeleri mağdur edilmektedir. Akademik teşvik sürecinde her yıl SSCI ya da AHCI’da yayımlanan bir makaleye 15 puan verildiğinde, daha nitelikli yayınların çıkması desteklenmiş olur. Yazarların yayınlarla ilgili yalan ve sahte beyanlarda bulunma sorunu vardır. Yazar üçüncü yazar olmasına rağmen, YÖKSİS’e birinci yazar olarak girmekte ve daha çok puan alma telaşındadır. Bu durum, öğretim üyesine puan artışı sağlamasına rağmen, kamu bilerek ve kasıtlı olarak zarara uğratılmaktadır.

Akademik teşviklerde görülen diğer sorunlu alan atıflardır. Zaman zaman basında görülen “Atıf çetesi” maalesef akademik teşvik uygulamasında kafadan 30 puan alacak şekilde işlev görmektedir. Birbirlerine yaptıkları niteliksiz yayınlarda atıf yapan, 30 tam puan almasını sağlayan pek çok öğretim üyesi bulunmaktadır. Atıfların ölçütleri SSCI ve AHCI, ISI veri tabanında taranan dergiler olarak belirlendiğinde, bu davranışların kontrol edilebileceği kanaatindeyim.

Akademik teşvik sürecinde herhangi bir dili bilmeyen öğretim üyelerinin uluslararası yayın evlerinde yayımlanmış kitaplarını dosyaya koymaktadırlar. Üniversite mail adresime akademik teşvik dosyasında kabul edilmesi garantili kitap bölümü yazma teklifi gelmektedir. Bu kitapların nitelikli olanlarını, uluslararası üniversitelerde okutulanları tenzih ederim ancak, bu yolla haksız kazanç elde edilmektedir. Haksız kazanç elde etme süreci, 1 yılla da kalmayıp, çok az basıldığı için her yıl 2., 3. Baskı numarası ile basılıp defalarca puan almakta ve kamu zarara uğratılmaktadır.

Akademik teşvik uygulamasının diğer sorunlu alanı uluslararası kongrelerdir. Akademik teşvik uygulamasından sonra bütün ulusal kongreler bir iki yabancı öğretim üyesini “Çağrılı konuşmacı” ya da “panelist” yaparak, uluslararası kongre özelliği kazanmaktadır. Bu kongrelerde sunulan Türkçe bildiriler, genellikle 1-2 dinleyiciye yapılmakta ve akademik teşvik sürecinde haksız kazanç elde edilmektedir. Türkiye’de kongre sayısı 2016 yılından sonra büyük bir artış gösterdiği gibi, Türkiye’den bazı öğretim üyeleri, yurtdışında ortak bularak para kazanmak amacıyla uluslararası kongre başlığı altında, hem Türk öğretim üyelerini sömürmekte, hem de astronomik kazançlar elde etmektedirler. Bu kongrelerde akademik geçerliliği ve güvenirliği düşük yüzlerce bildiri sunulmakta ve sadece özet kısmı yayınlandığı için, süreç hakkında bilgi sahibi olmak mümkün olmamaktadır. Merdiven altı kongrecilik de son yıllarda patlama yaşanmaktadır. Aynı konuşmacılardan oluşan panellerin düzenlendiği, aynı anda aynı kişiye ait farklı salonlarda sunuların yapıldığı, sunu yapmadığı halde sunularının yapmış gibi gösterilip katılım belgesinin verildiği kongreler bulunmaktadır. Çağrılı konuşmacılar ise ayrı bir fiyaskodur. YÖK, bilimsel kongreler için bir masa oluşturup, belirli kriterleri taşımayanlara kongre iznini vermemesi gerekir. Ayrıca akademik teşvikte de kabul edilen kongrelerde sunulan bildiriler puanlanmalıdır.

Akademik teşvik sürecinde yaşanan diğer sorun ise araştırma başlığı altında yaşanmaktadır. Yönetmelikte araştırmanın bir protokol kapsamında yapılması, en az üç ay görevli izinli sayılması ve raporlaştırılmış olması şartı aranmasına rağmen, bu şartlara haiz olmadığı halde, hiçbir niteliğe sahip olmayan sözde araştırmalar, araştırma puanı almakta ve haksız kazanç elde edilmektedir. Araştırmacı, protokolü, izin belgelerini, en az üç ay izinli olduğuna dair belgeleri akademik teşvik dosyasına koymak ve beyan etmek zorunda olmalıdır. Ayrıca çalıştığı kurumun bilgisi ve izni olmadan yapılan hiçbir araştırma, akademik teşvik kapsamında değerlendirilmemeli ve izinsiz başka kurumda çalıştığı için hakkında soruşturma açılmalıdır.

Akademik teşvik sürecinde bir komisyonun kabul ettiği çalışma aynı fakültede başka bir komisyon tarafından kabul edilmemektedir. Bu durumun nedeni, yönetmeliğin açık ve net olmayışı, yorum farklılıklarının devreye girmesidir. Komisyonun şerh düştüğü, ayıplı dosya ve beyanlara rektörlüklerde bulunan komisyonların, yönetmelik hükümlerine aykırı olmasına rağmen kabul etmesidir. Ayrıca, komisyon üyeleri, yönetmeliğe uygun olmayan dosya içeriklerini çıkarmaktan, dosya sahibi ya da dosya sahibinin korumacılığını üstlenen kişiden korktukları için özgürce karar vermekten imtina etmektedirler. YÖKSİS, yayın ve atıfları, elektronik veri tabanından denetleyip, ayıplı dosya sahiplerini saptayabilir. Kasıtlı olarak yalan beyanda bulunan öğretim üyeleri ve elemanları hakkında, “yalan beyanda bulunmak”, “haksız kazanç elde etmek”, “yönetimi kandırmak” ve resmi evrak üzerinde sahtekârlık yapmak” suçlarından aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve meslekten ihraç edilmeye kadar giden cezalar devreye sokulmalıdır. Akademik Teşvik inceleme komisyonlarının çok fazla yasal müeyyideleri yoktur. Ayıplı dosyaya onay veren komisyon üyelerine de benzer cezalar verilmelidir.

Sonuç olarak, akademik teşvik sistemi, çalışan ile çalışmayan öğretim üyesini birbirinden ayırt edecek şekilde uygulanan bir sistemdir. Bu haliyle ödül yoluyla, öğretim üyelerini ve elemanlarını motive etmek, performansı artırmak esastır. Bu amaca hizmet ettiği sürece hiçbir sorun yoktur. Ancak, Türk tipi örgütlerde görülen sulandırma ve amacı dışına çıkarma davranışı akademik teşvik sisteminde de yaşanmaktadır. Etik dışı uygulamaların önüne geçilmesi, haksız kazancın önlenmesi ve yetim hakkının gözetilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, YÖK’ün gerekli düzenlemeleri en kısa zamanda yapacağını, ayıplı dosya sahiplerinin de üniversite web sayfasında teşhir edileceğini umuyorum.