Seksenler dizisinin önemli karakterlerinden Rukiye annenin kullanmış olduğu “SSK’sı var mı” sorusu şu günlerde “devlet memuru mu”  sorusuyla yer değiştirmiş durumda… İnsana şaka gibi gelse de bu bir gerçek..!

Toplum nezdinde devlet memurluğu neredeyse olmazsa olmazlardan olmuş durumda. Aileler çocuklarını devlet memurluğu için motive ediyor, çocuklar da ailelerinin desteğini boşa çıkarmamak için yoğun bir şekilde devlet memurluğu için sınavlara hazırlanıyorlar…

Tek istekleri devlet garantörlüğünde bir işe sahip olmak, “Sırtını devlete dayamak”, işten kovulma korkusu yaşamamak, huzur içinde yaşamak…

Tüm yıl yoğun çalışma stresi yetmezmiş gibi, sınav sonrası yaşanan stres te cabası…

Kontenjanların açıklanması ve ardından merkezi atama sistemiyle kadroya geçenler mutluluktan ağlarken, hiçbir yere yerleşemeyenlerin hüzün dolu bakışları ise ayrı bir trajedi…

Kadroya geçenin de, geçemeyenin de yaşadığı farklı duygular olsa da neticede iki tarafın psikolojik olarak çok yıprandığı gerçeği var..!

 Belli bir yaşa gelmiş ancak tüm umudunu devlet memurluğunda arayanların yoğun olduğu gerçeği var… Gözü kararmış bir şekilde “yenilen pehlivan güreşe doymaz” misali her yıl devlet memurluğu için sınava girenlerin olduğu gerçeği var…
Var, var da var…
 
 Bunun yanında seksenler dizisini çağrıştıran “SSK’sı var mı” sorusunun bir başka versiyonu olan “devlet memuru mu” sorusu devlet memurluğunun artık toplumsal bir sorun haline dönüştüğü gerçeği var ortada…

Geçenlerde evlenmeyi düşünen iki gencin konuşmalarına şahit oldum.

Konuşma şöyleydi:

“Canım biliyorsun beni istemeye geleceksiniz, ama annem ve babam sürekli kızım bak çocuk ticaretle uğraşıyor, yarın öbür gün iflas eder, elinde yapabileceği başka bir mesleği de yok, ortada kalırsın.” Diyorlar…. Diyorum ki KPSS sınavına girip devlet memuru mu olsan… “

Bu soru karşısında çocuğun yüzündeki ifadeyi görmeniz gerekirdi..!

 
Devlet memurluğu öyle bir hal almış ki, devlet, 200 bin tl karşılığında kadro veriyorum dese, binlerce kişi kadroya geçmek için bankalarda kuyruk oluşturacak… vahim bir durum, ama gerçek..!
 
İlgili devlet birimlerinin toplumsal sorun haline dönüşen bu garip duruma müdahale edip, nedenlerine inmesi gerektiğini düşünüyorum. Aksi halde sorun daha da büyür ve çözülmesi zor bir soruna dönüşür…
 
Kıymetli gençler..!
 
İlla devlet memuru olacağım diye bir kaide yok. Ülkenin devlet memuruna ihtiyacı olduğu gibi, genç girişimcilere de ihtiyacı var. Genç mucitlere ve yeni teknolojik gelişmelere de ihtiyacı var. Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan her birey, zeki, çevik ve imkânsız denileni başarabilecek kapasitededir.

Kendinizi bir yere odaklayıp sınırlandırmayın. Sınırlarınızı aşın ve güzel Türkiye’mizi müreffeh yarınlara taşıyın. Hep daha iyisini, daha kalitelisini ve güzel olanı düşünün…
 
Önünüze hendek kazmayın..!  Sığ bir düşünceye sahip olmayın..! Aşın sınırlarınızı..!

Kıymetli aileler..!
Lütfen..! Çocuklarınızı kendi istekleriniz doğrultusunda yönlendirmeyin. Onların da fikirlerini dinleyin. Ne yapmak/olmak istediklerini sorun. Çocuklarınızın yarınlarını düşünüyorsanız bunları yapmak zorundasınız..!
 
Sözün özü;
Geçmişte yapamadım, bugün çocuğum yapsın deyip her şeyi çocuğa vermek ne kadar yanlışsa, illa çocuğum şu mesleği seçsin demek te bir o kadar yanlıştır.
 
Vesselam
Hamza KILIÇASLAN