Bir öğrenciyi çağın vebasından kurtarırsam kâr diyerek öğrencilerle birebir ilgileniyor, onların maddi ve manevi sorunlarına çözüm arıyorlar, çoğunlukla da buluyorlar.

Koltuk Olmadan Allah Rızası Kazanamayanlar

Ustam bir insan;

Siyasete atılmak istiyor, belediye başkanı olmak istiyor, sendikacı olmak istiyor, genel müdür olmak istiyor, vekil olmak istiyor...

Tüm bunları isterken de sadece Allah rızası için hizmet edeceğim, başka hiçbir gayem yok diyor, ne buyurursun bu hususta? dedim...

Usta kestiğine pişman olduğu sakalını sıvazlayarak ve çenesinin altını da kaşımayı ihmal etmeyerek, çayından da bir yudum alacak zannettim ama o bardağı tepeye dikerek, dur be boğazım yandı deyip aldı sazı eline.

Allah'tan saz çalmayı bilmiyor da soru gümbürtüye gitmedi.

“Guzum asıl gayesi Allah rızası olan insanlar biliyorum.

Kendi arabalarıyla yola çıkıp arabalarına doldurdukları kolileri sırtına alıp evden eve koşuyorlar.

Öğrencileri örgütleyip onların elinden tutup onlarla hayırlı işler yapıyor, onları vatana millete hayırlı evlat olarak yetiştiriyorlar.

Hayra motor, şerre fren olmak için çaba sarf ediyorlar.

Hangardaki uçağın darmadağınık olan parçalarını birleştirip uçak uçuruyorlar... Yani topluma faydası olacak insanları bir araya getirip onları organize ediyor, onların ilgi ve istidatlarına göre onlara görev veriyorlar.

Onların heba olmasına mani oluyorlar.

Öğrenci velilerine gönüllü dersler veriyorlar.

Bir öğrenciyi çağın vebasından kurtarırsam kâr diyerek öğrencilerle birebir ilgileniyor, onların maddi ve manevi sorunlarına çözüm arıyorlar, çoğunlukla da buluyorlar.

Bir araya geldiklerinde sadece kitap okumuyor, sadece ibadet etmiyor, okuduklarından anladıklarını da hayata geçirmeye çalışıyorlar.

Makam mevki peşinde koşarak değil makam mevkiden uzak kalarak Allah rızası nasıl kazanılır onu da tecrübe etmek için uğraşıyorlar.

Hatta onlar biliyorlar ki...

Herhangi bir koltuğa oturan insan Allah'tan yavaş yavaş uzaklaşır ve koltuğa oturtan kim ise ona doğru meyilli hâle gelir.

Öteden beri böyle olmuştur bu.

Çünkü koltuğa oturan herkesin bir yerlere mutlaka diyet borcu olur.

Diyet borcu da doğaldır ki Allah'tan uzaklaştırır insanı.

Şu diyalog çok önemlidir!

Abdurrahim Karakoç siyasete girmişti bir ara, bilen bilir.

Ona soruyorlar, siyasete neden girdin üstadım?

Allah rızası için, diyor

Peki, neden siyasetten çıktın? diye soruyorlar.

Bu cevap çok önemli:

Gene Allah rızası için çıktım, diyor üstad.

Sakın yanlış anlaşılmasın, kimse siyasete girmesin demiyoruz, elbette siyaset çok önemli.

''Siyasetle ilgilenmeyen Müslümanı, Müslümanı önemsemeyen siyasetçi yönetir.''

Bunun da bilincinde olmamız gerekiyor.

Siyasete girecek insanların oldukça dirayetli olması gerekir, hem de akıntıya kapılmayacak derecede dirayetli!

Karakoç gibi nahif insanların işi değil siyaset.

Yani demem o ki guzum...

O Allah rızası için makama mevkiiye tamah eden kardeşlere söyle, onlara kendileri dışında pek kimse inanmıyor...”

Dedi ustam...

Ustam çay içer misin diye soracaktım baktım ki, bir koca demliği bitirmişiz.

Mustafa Süs