15 Temmuz'da yürürlüğe giren yeni infaz düzenlemesi, cezaevinde bulunan bazı hükümlülere kapalı cezaevinden açık cezaevine üç yıl erken geçiş ve üç ay sonrasında tahliye olma imkanı sağladı. Bu düzenleme, 6 Şubat tarihinde meydana gelen depremlerin yol açtığı ekonomik kayıpların telafisi için getirilen ek motorlu taşıtlar vergisi kanun teklifine eklenerek kabul edildi. Yasayla birlikte çocukların cinsel istismarı, cinayet, uyuşturucu suçları gibi bazı suçlardan hüküm giyen mahkumlar da dahil olmak üzere birçok suçtan hüküm giyenler, açık cezaevine geçme ve tahliye olma imkanına kavuşacak.
Ancak bu düzenlemeye göre, toplam hapis cezası 10 yıldan az olan hükümlüler bir ayını, 10 yıl ve daha fazla olanlar ise üç ayını kapalı cezaevinde geçirdikten sonra açık ceza infaz kurumlarına ayrılarak bu düzenlemeye dahil olabiliyorlar. Açık cezaevine geçen hükümlüler, denetimli serbestlik hükümleri kapsamında üç ay süreyle daha iyi şartlarda cezalarını infaz edecekler. Bu düzenlemeden cezası ertelenenler ile durdurulanlar da yararlanacak.
Ancak uzmanlar, bu infaz düzenlemesini "örtülü af" olarak nitelendiriyor ve suç mağdurlarını daha da mağdur edeceği görüşünde. Suç mağdurlarının adalet için devletin cezalandırma yetkisine başvurduklarını ifade eden uzmanlar, bu tür düzenlemelerin ceza adaletine zarar verebileceğine dikkat çekiyor. Ayrıca, infaz indirimlerinin cezanın caydırıcılığını ortadan kaldırabileceği ve toplumda güvenlik riski yaratabileceği endişeleri dile getiriliyor.
Özellikle nitelikli kasten yaralama gibi ciddi suçlar için getirilen bu düzenlemenin, suçluluğu artırabileceği ve "birkaç yıl yatar çıkarım" anlayışını besleyebileceği kaygıları dile getiriliyor. Bu tür düzenlemelerin, toplumda adalet duygusunu zedeleyebileceği ve mağdurların mağduriyetlerini artırabileceği endişeleri, uzmanlar tarafından eleştiri olarak dile getiriliyor.
