2020 yılı Mart ayından itibaren yaygınlaşarak devam eden Covid-19 salgını, tüm sektörleri etkilediği gibi, eğitim sektörünü de olumsuz yönde etkiledi. Okullar yaklaşık 1,5 yıl süresince açılamadı ve eğitim-öğretim faaliyetleri çevrim içi eğitim yoluyla devam etti. Zaman zaman seyreltilmiş eğitim uygulamaları uygulansa da, salgın oranındaki artış sebebiyle, okullar tekrar çevrim içi eğitim uygulamasına yönelmek zorunda kaldı. Bu dönemde özellikle dezavantajlı kesim, internet, bilgisayar, televizyon gibi çevrim içi eğitime ulaşma kaynaklarından yoksun olduğu için, salgın döneminden daha fazla etkilendi. Genel olarak öğrenme kayıplarının 1,5 yıllık bir düzeye ulaştığı, öğrenme kayıpları telafi edilmediğinde gelecekte telafisi olanaksız pek çok sorunun yaşanacağı ileri sürülmektedir.

Milli Eğitim Bakanlığı çevrim içi eğitim yoluyla öğrencilere ulaşmaya çalışsa da, bakanlığın kontrol edemediği pek çok değişken yüzünden bu süreç sekteye uğramakta, beklenen fayda ortaya çıkmamaktadır. Yaz aylarında yapılması istenen telafi programları, öğrencilerin ısınan havalar ve çevrim içi eğitimlerin yoğunluğu ve yorgunluğu gerekçe gösterilerek eleştirilere uğramakta, telafi eğitimlerinde gönüllülük esası ön plana çıkmaktadır. Salgın döneminde öğrenciler, öğretmenler ve ebeveyn tükenmişlik sendromu yaşamakta, bu sebeple her türlü telafi eğitimine ön yargılı yaklaşıp reddetme eğilimi içerisine girmektedirler.

Salgın öncesinde, mayıs ayından itibaren eğitim-öğretim uygulamaları bazı bölgelerde sıcaklığın ani artış göstermesi, köy halkının yaylaya çıkması, tarım işçiliği ve merkezi sınavlara hazırlanan öğrencilerin sürekli rapor ve izin kullanmaları sebebiyle düzenli yapılamadı. Salgın dönemindeki öğrenme kayıplarını telafi etmek için yaz dönemini etkili kullanmaya kalkışmanın hiçbir pratiği olmadığı gibi beklenen faydanın da ortaya çıkması olanaksız gibi görünmektedir. Bu koşullar altında öğrencilerin öğrenme kayıplarını asgari düzeye indirmek, sürekli öğrenmelerini sağlamak, yaz aylarında aile ortamında hem telafi eğitimlerini yapmak hem de yeni konuları öğrenme ortamları yaratmak gerekir.

Yaz aylarında öğrenciler ne yapmalı?

Yaz aylarında öğrencilerin ne yapacağına ebeveyn değil, öğrenci kendisi karar vermeli ve planlama yapmalıdır. Bu durum içsel güdülemeyi gösterir. Ebeveyn, öğrencinin ne yapacağına karar verirse, bu durum öğrencinin direnmesine, güdülenme düzeyinin düşmesine, gereksiz bir çatışma ortamının yaratılmasına neden olabilir. Öğrenci kendisi için bir telafi programı yapmıyorsa, ebeveyn öğrenciye müdahale etmek yerine etkileşim içerisinde bulunacağı arkadaş grupları ve öğrenme ortamları yaratmalı, çocuğunun eğitim ihtiyacı hissetmesini sağlamalıdır. Öğrenciler en çok akran gruplarından etkilenir ve uygun öğrenme ekosisteminde harekete geçer. Öğrenci yaz tatili boyunca okuyacağı kitap listesini kendisi hazırlamalı, kendi istediği kitapları seçmeli, ebeveyn çocuğun yardım talep etmesi halinde rehberlik yapması gerekir. Öğrenci okuduğu kitapları haftanın belirli bir gün ve saatinde, aile bireylerine aktarması için fırsat verilmelidir.

Öğrenciler çevrim içi eğitim yoluyla öğrendiği bilgileri tekrar etmeli, farklı durumlara transfer etmeli, öğrendiği bilgileri farklı problemlerin çözümünde kullanmalıdır. Kalıcı öğrenmenin ortaya çıkmasında en etkili yöntemlerden birisi düzenli tekrar yapmak, eski öğrenmelerle ilişkilendirmek ve günlük hayatta öğrenilen bilgileri kullanmaktır.

Öğrenciler tatil, eğlenme, dinlenme ve gezi programlarını eğitim ve öğrenme süreçleriyle birlikte yürütmelidir. Örneğin, Ege Bölgesinde tatil yapan bir öğrenci, bölgenin iklimi, bitki örtüsü, coğrafi özellikleri, yerleşim biçimi, tarım, endüstri ve turizm gibi alanlardaki mevcut durumunu incelemeli, okuldaki öğrenmelerle ilişkilendirmelidir. Erzurum’a yapılacak bir gezi esnasında Erzurum Kongresi ve alınan kararlar, kongre binasında incelenmesi sağlanmalı, fotoğraf ve dokümanlarla birlikte bir dosya ve sunu hazırlaması için teşvik edilmelidir.

Öğrenciler tatil döneminde hayatın içerisindeki müfredatla tanışması sağlanmalıdır. Örneğin, köy ziyaretinde ailenin 22 dönümlük tarlası olduğu bilgisi ile birlikte bir dönümün 1000 metrekare olduğu fırsat eğitimi yoluyla verilebilir. Ailenin tarlalardan elde ettiği buğdayın kile ile ölçüldüğü, bir kile buğdayın 30 kilograma denk geldiği bilgisi, hayatın içerisindeki müfredat yoluyla kazandırılabilir. Karabük ilindeki Demir-Çelik Fabrikasının kısa bir tarihçesi, Sivas Divriği’nden gelen demir filizlerinin işlenme süreci, fabrikanın neden Sivas’a değil de Karabük’e yapıldığı ile ilgili teknik bilgiye ulaşması için öğrencilere rehberlik yapılabilir. Bu süreçte harita okuma, yerleşim yerlerini haritada görme, yerleşim yerindeki dağları, yaylaları, madenleri, tarihi ve turistik yerleri öğrenme fırsatı sunulabilir.

Öğrenciler, farklı çevrelere girme, etkileşimde bulunma, farklı kişilerle tanışma ve yeni bilgiler öğrenme konusunda teşvik edilmelidir. Örneğin, bir ayakkabı tamircisiyle sohbet etme, bir fayans ustasından mesleğin sırlarını öğrenme, balans ayarı yapan lastik tamircisini izleme gibi hayatın gerçeklerini mahallinde görme olanağı sunulmalıdır.

Öğrencilerin hobileri ebeveyn tarafından bilinmeli, yeni hobiler kazanması için uygun ortam ve çevre yaratılmalıdır. Yaz aylarında balık tutma, tahta ya da telden oyuncak yapma, doğa yürüyüşlerine çıkma, bir spor alanında amatör de olsa antreman yapma, bir müzik aleti çalma, hatta bir halk müziği ezgisini seslendirme şeklinde yönlendirme yapılabilir.

Öğrenciler yaz tatili döneminde bir köy düğününe katılmalı, halay çekmeli, yere bağdaş kurup yer sofrasında yemek yemeli, ev işlerinde ve küçük tamir işlerinde ebeveyne destek olmalı ve bazı temel becerileri kazanmalıdır.

Yaz tatili boyunca öğrenciler günlük gazete, dergi okuması için teşvik edilmelidir. Eğitim-öğretim döneminde derslerin yoğunluğu, ödevler ve sınavlar gerekçe gösterilerek ertelenen faaliyetler için telafi yapılması gerekir. Öğrenci istediği bir gazeteyi ya da dergiyi okuma, bir yazarı takip etme, günlük köşe yazılarını okuyup tahlil etmesi sağlanmalıdır. Bu aşamada sosyal, siyasal ya da ekonomik konularda seviyesine uygun konuları öğrenmeye özendirilmeli, bu konulardaki farkındalık düzeyini artırmak için desteklenmelidir.

İnsan beyni sözcüklerle düşünür. Ne kadar sözcük bilirse o kadar etkili düşünme, problem çözme, sözlü ve yazılı olarak kendisini ifade etme becerisi kazanır. Tatil döneminde okunan kitaplardan, izlenen filmlerden, takip edilen gazete ve dergilerden öğrenilen yeni sözcüklerin anlamları öğrenilmeli, günlük hayatta kullanması sağlanmalıdır.

Tatil döneminde öğrenciler bir yıl önceki öğrenmelerine paralel olarak gelecek eğitim-öğretim konularında da yetkin hale gelmesi için teşvik edilebilir. Gelecek eğitim-öğretim döneminde öğrenilecek konular, okunacak kitaplar, yapılacak projeler tanımlanır ve ön hazırlık yapması sağlanır.

Eğitim-öğretim döneminin dersleri, konuları, ders kitapları ve yardımcı ders kitapları okunarak tekrar edilebilir. Bu süreçte aile bireyleri de ders konuları ile hayattaki olayları ilişkilendirmesinde öğrenciye yardımcı olabilir. Konu tekrarı, hayata transfer, kısa hikâye ve deneme yazma gibi edebi faaliyetler de bu süreçte işe koşulabilir. Yaz aylarında öğrencinin okuduğu bir kitabı tahlil etmesi sağlanabilir.

Sonuç olarak tatil, öğrencilerin sadece okula devam etmedikleri, zamanı ve etkinlikleri kendilerinin planlayıp eyleme geçtikleri zaman dilimidir. Tatilde yeni bilgiler öğrenme, spor yapma, sosyal ve kültürel etkinliklere yönelme, hatta bir konuda profesyonelleşmek için fırsat sunulan bir dönem olarak algılanması gerekir. Salgın döneminde çevrim içi işlenen konuların düzenli olarak tekrar edilmesi, eski öğrenmelerle yeni öğrenmelerin ilişkilendirilmesi, yaparak-yaşayarak öğrenme ortamlarının oluşturulması, öğrencilerin her açıdan gelişmesi için son derece önemlidir. Bu dönemde öğrencilerin akrabalarıyla, aile büyükleri ile zaman geçirmesi, kültürel değerleri içselleştirmeleri açısından önemli rol oynar. Tarihi ve turistik yerler hakkında bilgi sahibi olmak için oralara gitmek, görmek önemli ancak maddi sorunu olan öğrenciler buralara gidemezler. Bu sorunu çözmenin bir yolu, internet üzerinden tarihi ve turistik yerleri sanal tur yaparak gezmek, merak ettikleri şeyler hakkında bilgi edinmesini sağlamaktır. Burada anahtar sözcük, öğrenme istek ve arzusu, üst düzeydeki öğrenme motivasyonudur. Yaz tatilinde öğrenme kayıpları %30 civarındadır. Yaz tatilini yatarak geçiren, kitap okumayan, ek öğrenme fırsatları yaratmayan öğrenciler, eylül ayında okullar açıldığında arkadaşlarına göre yaklaşık iki aylık bilgi kaybına uğramış halde yeni eğitim-öğretim dönemine başlarlar. Dönem sonunda lise giriş sınavı ya da üniversite giriş sınavı varsa, yaz dönemini verimsiz kullanan öğrenci, akranlarını iki ay geriden takip etmek, bilgi eksikliğini kapatmak için çok fazla çaba sarf etmek zorunda kalabilir. Unutmayınız ki, tembeller daha çok yorulur.