Genetik benzerliklerimiz, birlikteliğimiz bizi akraba; adanmışlığımız, fedakârlıklarımız, değerlerimiz, inançlarımız ve paylaşımlarımız ise bizi aile yapar. Aile her ne kadar kan bağını gerektirse de, kan bağı olmadığı halde çok güçlü bağlarla birbirlerine bağlanan, birbirini benimseyen, birbiriyle bütünleşen aileler vardır. Aile ister büyük isterse çekirdek aile özelliği taşısın, her birinde uyulması gereken kurallar ve ilkeler mevcuttur. Bu kurallar, ilkeler ve değerler, çocuğun kişiliğinin oluşumunda, topluma hazırlanmasında önemli rol oynar.

Çocuklar, yaşadıklarını yansıtırlar. Ailede ya da yaşadığı sosyal çevrede şiddet mağduru olan çocuk bu durumu, hayatının belirli aşamasında ortaya çıkarabilir. Sevgi, saygı, ait olma ve onaylanma gibi destekleyici davranışlarla yetiştirilen çocuklar da aksi durumlar söz konusu olmadığında toplumun başarılı bir üyesi olurlar. Bu sebeple çocuklara iyi şeyler yaşatmak, iyi rol model olmak gerekir.

Çocukların IQ düzeyleri akademik başarılarının, duygusal zeka (EQ) düzeyleri ise onların savaşçı olma, yılmazlık, sebat, direnme ve sabırlı olmalarında etkili olur. Çocukların IQ düzeyleri iyi eğitim, çevre, beslenme ile 2-3 puan artar. Bu duruma flynn etkisi adı verilir. Çocukların aldıkları eğitim, onların IQ düzeylerini artırmaz ancak, IQ’larını etkili kullanma becerisi kazandırır. Çocuklar, eğitim yoluyla duygusal zekâlarını (EQ) artırırlar. Onların okul, iş ve aile hayatlarında başarılarını belirleyen faktörlerin başında bu gelir. IQ seviyesi yüksek fakat EQ seviyesi düşük olan çocuklar, duygularını etkili yönetemedikleri için okul, iş ve aile hayatında çok da başarılı olamazlar. Çocuklara sabretmeyi, savaşçı olmayı, sorumluluk sahibi olmayı, kurallara uymayı ve yılmazlığı öğretmek gerekir. “Lak” dediğinde et, “luk” dediğinde su verilen çocuklar hedonist olur, duygularını yönetemezler.

Anne-baba ve çocuk arasındaki ilişkiler işlemci özellik taşıyorsa, hesapçı ilişkilerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Ebeveyn çocuğa iyi cep telefonu, bilgisayar, bisiklet aldığında, onu iyi ve pahalı okullara gönderdiğinde, iyi anne-baba olduğunu düşünüyorsa, muhtemelen geleceği kaybetme sorunu ile karşı karşıyadır. Özellikle Z kuşağı bunun bir nimet ya da fedakârlık olmadığı, ebeveynin görevi olduğu görüşündedir. Çocuklar için yapılan harcamaların, çocukların gözünde hiçbir değeri, kıymeti yoktur. Çünkü günümüzün çocukları bu durumun bir pozitif ayrımcılık olmadığı, bu olanakları sunamayanların çocuk yapmaması gerektiği ve bu tür uygulamaların anlatılmasının da doğru olmadığı kanaatindedirler. Çocuk yetiştirirken duygulara, değerlere, inançlara ve erdemlere odaklaşmak, materyalist bir yapıdan uzaklaşıp kültürümüzün harcı niteliğindeki erdemlere yönelmek gerekir. Bu geleneksel yapıyı anlatmak yerine yaşamak daha etkili olur. Pek çok ailenin yaşadığı travmanın altında, yaşamadıklarını anlatıp, çocuklarını etkilemeye çalışmalarında yatmaktadır.

Her aile “Sıfır Hata” çocuk yetiştirme telaşındadır. Hiçbir çocuk mükemmel değildir ve olmayacaktır. Çocukların kendisi ile barışık, güçlü ve zayıf yönlerinin farkında olan, sorun çözebilen, kendisini kabullenen, öz yönetim becerisi gelişmiş, hatalarından ders çıkarabilen çocuklar olarak yetişmesini sağlamak, çocuklara yapılan en önemli yatırımlardan birisidir. Bu bağlamda aileye bağımlı değil, ancak bağlı çocukların yetiştirilmesi mümkün hale gelebilir.

Ailede çocuk ile ebeveyn ilişkilerini bozan faktörlerden birisi de çocuğun okul başarısıdır. Başarı yönelimli ama başarısız olmuş ebeveyn, çocuklarına yarış atı muamelesi yapar. Bu koşullarda beklentilere uygun yetişen çocuk deney faresi gibidir. Uyarıcı-tepki davranışı gözlenir. Ödevini yapar, TV izler. Sınavdan 100 alır hafta sonu sinemaya gider. Ergenlik dönemine kadar her şey yolunda gidebilir. Belirli aşamadan sonra işler çığırından çıkmaya, saldırgan ya da sahtekâr davranışlar sergilemeye başlayabilir. Çocuklar deney hayvanlarının gösterdiklerini gösterecek kadar masum değildirler. Biyo, psiko, sosyal özellikleri, hormonları, beklentileri, öfkeleri ve istekleri vardır. Bu sebeple çocuklara küçük yaşlardan itibaren sorumluluk kazandırmaya, kendilerini doğru, düzgün ifade etmeye, düşünmeye ve eylemde bulunmaya yönlendirin. Okul başarısı ile ilişki sisteminizi birbirinden ayırınız. Çocuk okulda başarısız olsa bile onu, sevgisizlikle, dışlanmakla ve kazanımlarına kota koymakla tehdit etmeyiniz.

Çocuğunuzun akademik başarısı için küçük yaşlardan itibaren yatırım yapmanız gerekir. En önemli beceri dinleme ve izleme becerisidir. Televizyonun karşısına oturtulan, eline tablet ya da telefon verilen çocuklarda bu durum gelişmez. Dinleme ve izleme becerisi için altı aylıktan altı yaşına kadar düzenli olarak kısa hikâyeler anlatın. Bu hikâyelerin yazılı olması gerekmez. Siz de hikâyeler uydurabilirsiniz. Hikâye anlatırken çocuklara yaklaşın, hikâyedeki hayvan ya da nesne seslerini çıkartın. Örneğin, kapı üç defa çalındı. Tak tak tak… Bu arada elinizle üç defa masaya ya da herhangi bir nesneye vurun. Köpek iki defa havladı. Parmaklarınızla ikiyi gösterip hav hav… Çocuklarınızın altı yaşına kadar kelime dağarcığını geliştirin. Her gün, her hafta yaşına, derslerine ve ilgi alanlarına göre kelime öğrenmelerini sağlayın. Dört yaşından sonra onlara da kısa hikâyeler anlattırın. Birbirinden bağımsız nesnelerle ilgili konuşturun. Kelimelerin anlamını ve mahiyetini öğrenmelerini sağlayın. Okula başladıktan sonra sözlük ve imla kılavuzu gibi dil öğrenme araçlarını masanın üzerinde hazır bulundurun. Matematiksel kavramları günlük hayatta kullanın. Ekmeğin dörtte birini ver. Bardağım üçte ikisini doldur gibi. Kısa ve uzun yönergeler verip, bu yönergelere uygun eylemde bulunmalarını, etkinlikleri yapmalarını sağlayın. Çocuklarınıza matematiksel işlemleri yapmaya çalışmak yerine matematiksel düşünme becerisi kazandırın. İçsel güdülenmeleri için habitat yaratın. Mecbur kalmadığınız sürece ödülü devreye sokmayın. Ödül vermek zorunda kalırsanız, üç-dört ödülden sonra, ödülü ortamdan kaldırınız.

Çocuklar bazen “olumlu istendik”, bazen de “ters kişilik” geliştirebilirler. Bu aşamada çocuğunuzla çatışıp otoriteye boyun eğdirmeye çalışmak yerine, tersi kişilik geliştirmesine neden olan faktörleri ortadan kaldırmaya çalışın. Kardeşini kıskanma, okulda dışlanma, fiziksel bir rahatsızlık, psikolojik bir sorun, çevrede şiddet ya da farklı saldırganlığa maruz kalabilir. Aynı ve farklı cinsiyet grubundakilerle iletişimde yaşanan sorunların mutlaka nedeni öğrenilmelidir. Zamanında fark edilip çözülemeyen sorunlar, gelecekte içinden çıkılamaz pek çok sorunun yaşanmasına neden olabilir. Çocukların cinsel kimliklerine uygun davranışlar sergileyin ve onlardan da bu şekilde davranışlar sergilemelerini isteyin. Otoriter ailenin sorunları olmasına rağmen, gevşek, ilgisiz ve tutarsız aileden daha iyidir. Finlandiya eğitim sistemi başarılıdır ve demokratiktir. Çin, Japonya, Güney Kore ve Japonya daha disiplinli ve çok çalışmayı gerektirir. Uluslararası PISA ve TIMMS sınavlarında hem demokratik olanlar hem de disiplinli olanlar başarılı olurlar. Tutarsız, dengesiz ve gevşek modeller, çocuk yetiştirmede tercih edilmez.

Sonuç olarak çocuğunuzu ne kadar iyi yetiştirdiğinizin en önemli ölçütü, çocuğunuzun toplum içine karışınca sergilediği davranışlardır. İletişim becerisi, dinleme, konuşma, problem çözme, öfke kontrolü, duygu yönetimi gibi özellikler, onun toplumsallaşma sürecinde başarılı olmasını sağlar. Aile bireyleri arasında oluşan sevgi, saygı ve bağlılık önemlidir. Babasına, annesine şiddet uygulayan, ailesinin değerlerini ayaklar altına alan evlat, uzaydan gelmediğine göre, yetiştirilme sürecinde bazı hatalar yapılmış demektir. Çocukluk döneminde yaşanan bazı olumsuzluklar, maazallah yetişkinlik döneminde ortaya çıkabilir. Ailenin birliktelik, adanmışlık, sevgi ve özveri ile harmanlanması gerekir. Çocuk babaya, anneye karşı ön koşulsuz sevgi duyacaksa, bunun alt yapısı, çocukluk döneminde ön koşulsuz sevgi ile atılması gerekir. Bu bir süreçtir. Süreçte pek çok hatalar ortaya çıkabilir, sorunlar yaşanabilir. Her şeye rağmen bu sorunlarla başa çıkmayı öğrenmek ve öğretmek de gerekir. Hayat her zaman insanlara düz yollar vermez. Çoğu zaman sorunlarla karşılaşmak ve çözmek esastır. Çocuklarınıza bu becerileri kazandırın. Düşünmeyi, araştırmayı, hızlı karar vermemeyi, duygu yönetiminin ne kadar gerekli olduğunu öğretin. Alın teri ile kazanılan 5 liranın hırsızlıkla kazanılan 500 liradan daha fazla ve değerli olduğunu, onlara kavratın.