AĞZINDAKİ 'DUT' DÜŞÜNCE ŞAKIYANLAR 
Bırak en yüksek makamı, en alt makamdan bile atılanlar anında Reis'e karşı cephe alıyor, Reis hakkında ileri geri konuşmaya başlıyorlar. 
Sadece onlar değil, her makama yalnızca kendisini lâyık görenler, kendisi dışındaki herkesi liyakatsizlikle suçlayanlar da cephe almaya başlıyorlar. 
Önceleri yumuşak yumuşak sonraları gittikçe sertleşen tavırlarla vurmaya başlıyorlar. 
Gün geçtikçe de kantarın topuzunu kaçırmakta beis görmüyorlar... 
Eleştiriyi hak görüyorlar. 
Eleştirmeyeni koşulsuz teslim olmakla suçluyorlar...
Öyle ki;
''Düşene vuran çok olur!'' felsefesini ters yüz edercesine, ''Düşen vurmaya başlıyor''
Elindeki imkanları sonsuza dek kullanacağını düşünenler, imkanlardan mahrum kalınca kendi yetersizliğinden habersiz, kendisini yetersiz görenlere vurmaya başlıyor. 
Böyle devam ederse iktidarın kaybedeceğini düşünüyor, oylar azalınca da 'biz demiştik' diyorlar. 
Görünen o ki Türkiye'de herkes işini çok iyi yapıyor gene görünen o ki hiç kimse işini iyi yapmıyor. 
Yukarıdakiler halinden memnun, gidişat onlara göre gayet iyi. Yeter ki onların yoğurduna kimse ekşi demesin. 
Onların dava gibi bir derdi yok. 
Kendilerinin gemisi yürüyorsa işler yolunda...
Herhangi biri dün eleştiriyor bugün dut yemiş bülbüle dönüyorsa bilinmeli ki ağzına 'dut' düşmüştür. 
Herhangi biri, dün dut yemiş bülbül gibi susuyor da bugün eleştirmeye başlamışsa ağzındaki 'dut' düşmüştür. 
Herhangi biri suya sabuna dokunmuyorsa onun da 'dut' beklentisi vardır. 
Aslında uzaktan bakıldığında, herkes haklı yönden eleştiriyor. 
Kimi İstanbul Sözleşmesi'nden vuruyor, kimi adalet sisteminden rahatsız, kimi dış işlerinden, kimi 'damat'tan muzdarip, kimi döviz, altın fiyatlarından şikayetçi. 
Zaten haksız eleştiri yapınca iyot gibi ortaya çıkacaklarını biliyorlar. 
Haklı eleştiri yapsınlar ki, asıl düşmanlıklarını gizlesinler!
Tüm mesele beklenti. 
Beklentisi gerçekleşmeyen vurmaya başlıyor. 
Bırakın herhangi bir makama gelmeyi, bırakın herhangi bir makamdan düşmeyi, iktidardan beklentisi olan bir sivil toplum kuruluşuna giremeyen bile kendisini İbrahim zannedip önüne gelen herkesi put gibi görüp saldırıya geçiyor. 
Gerçek derdi 'dava' olanlar da Reis'in arkasında dağ gibi durmaya devam ediyor. 
Yapılan haksızlıkların, adaletsizliklerin, sorunlu gidişatın Reis'ten değil de kurumlardan, karaktersiz kişilerden kaynaklandığını biliyor ve o çürük elmaların ayıklanması için mücadele ediyorlar. 
Bakın etrafa, sürekli eleştiri yapan kim varsa ciddi beklentisi olan tipler... 
Beklentisi olmayanlar da, resmin tamamına bakıp Tam Bağımsız Büyük Türkiye hayalleri kuran Reis'e koşulsuz destek verenlerdir...
Mustafa Süs