KUL HAKKI YEMENİN AKADEMİK BAŞARIYA ETKİSİ

Okulların ve ailelerin temel kaygısının erdemli insan yetiştirmek olduğunu defalarca söyledik.

Hatta bu konuda hemfikir olmadığımız kimse de yoktur da dedik.

Tipik bir ütopyadır bu aynı zamanda. Tipik bir paradoks…

Eğitimciler ve aileler erdemli nesil yetiştirme konusunda hemfikir iken neden bunun tam tersini isterler ve yaparlar?

Aslında eğitime kafa yoran uzmanların bunu araştırması lazım…

Hayır, gelecek kaygısı ile açıklanamaz bu durum.

Herkeste vardır gelecek kaygısı.

Özellikle rızkı verenin Allah olduğuna inandığını söyleyip de bunu sadece diliyle ikrar eden herkeste gelecek kaygısı daha çok. Gerçek anlamda inanan insanlar, Allah rızkı bir şekilde verir, yeter ki sen “yazın gölge hoş, kışın çuval boş” moduna girmeden bir şeyler yap!

Demek istediğim bu değil.

Erdemli nesil yetiştirilmesi istenirken akademik başarıya odaklanma çelişkisinin irdelenmesi lazım.

Kul hakkının ne denli önemli bir günah olduğunu bilmeyenimiz yoktur.

Ve Allah’ın benim öyle bir hakkı affetme yetkim yok dediğini de herkes bilir.

Nesil yetiştirirken her şeyi bir kenara bırakıp sadece kul hakkı anlatılsa, evde, okulda, sokakta…

Göreceksiniz binanın temelini atmış olursunuz ve akademik başarı da ardından zaten gelir.

Kul hakkının ne demek olduğunu bilen nesil, ders çalışmamanın bile kul hakkı olduğunu bilir.

İftira atmanın, dedikodu yapmanın, hırsızlık etmenin, trafikte araba kullanırken kural ihlal etmenin, vergi kaçırmanın, yanlış siyasi tercihte bulunup da elinden asla iş gelmeyen siyasetçilere oy vermenin, temizliğin, elinde bilgi, belge olmadan kişilik haklarına saldırının hasılı toplumu ayakta tutan ne varsa, barış, kardeşlik, birlik ve beraberlik içinde huzurlu yaşamak için ne gerekliyse tamamında kul hakkı önceliği vardır.

Gelin hep birlikte;

Sadece kul hakkı yemeyen nesil yetiştirelim…

İnanın ülkemiz kendiliğinden uçuşa geçer…