Bireylerin genetik yapısındaki küçük farklılıkların, bazı insanların Kovid enfeksiyonuna karşı güçlü bir doğal savunma geliştirirken diğerlerinin neden hastalığı ağır geçirdiğini açıklamaya yardımcı olabileceği, yeni bir araştırmada ortaya kondu.

MRC-Glasgow Üniversitesi Virüs Araştırma Merkezi'ndeki bilim insanları, OAS1 adı verilen ve belirli bir proteini kodlayan geni saptadı. Bu genin, kişilerin Kovid-19'a neden olan Sars-CoV-2 virüsüne verdiği tepkinin erken aşamalarını şekillendirmede önemli bir rol oynadığı düşünülüyor.

Yeni araştırma: Kovid-19 hafif seyretse bile beyni küçültüyor

Kovid-19 geçiren annelerin sütünde 10 ay boyunca antikor bulunduğu ortaya çıktı

Kovid-19 hapları birkaç ay içinde gelebilir

İnsan hücresi enfekte olduğunda OAS1 proteini virüsün varlığını algılayabiliyor. Bu protein harekete geçip RNA öldürücü enzimi etkinleştirmeye giden olaylar zincirini başlatarak, hücrenin virüsün genetik materyaline saldırmaya başlamasını sağlıyor.

Science adlı bilimsel dergide yayımlanan çalışma, bazı kişilerin OAS1'in "prenile hale gelmiş" daha koruyucu bir türünü taşıdığını öne sürüyor. Bu, OAS1 geninin kodladığı proteine tek bir lipit molekülünün eklenmesi anlamına geliyor.

Koronavirüsler hücrelerin içinde saklandığı ve genomlarını lipitlerden oluşan keseciklerin içinde çoğalttıkları için prenile hale gelen OAS1, Sars-CoV-2'yi tespit etmede ve hücresel silahları onunla mücadele etmek için yönlendirmede daha etkin oluyor.

Hastanede yatan hastalarda, genin prenile hale gelen versiyonu ağır geçen Kovid-19'da daha iyi sonuçlarla ilişkilendirildi. Karşılaştırıldığında, prenile gene sahip olmayan kişilerin klinik sonuçları daha kötüydü. Çalışma, bu hastaların yoğun bakım ünitesine kaldırılma ya da ölme olasılığının 1,6 kat daha fazla olduğunu belirtti.

Araştırmacılar, Sars-CoV-2'nin tahmini kaynaklarından biri olan nalburunlu yarasalarda bu koruyucu genin yaklaşık 55 milyon yıl önce yok olduğunu da ortaya çıkardı.

Bu da virüsün bu özel savunma hattından sakınmak için adapte olmaya hiçbir zaman ihtiyaç duymadığı anlamına geliyor. Bu yüzden de bu gen, bazı kişilere koruma sağlamada etkili olmaya devam ediyor.

Fakat Sars-CoV-2 mutasyona uğrayıp prenile hale gelen OAS1 proteininin oluşturduğu savunmayı aşma becerisini kazanırsa, virüsün daha ölümcül ya da bulaşıcı hale gelmesi imkan dahilinde.

Virüs Araştırma Merkezi'nden virolog Profesör Sam Wilson şunları söyledi:

Virüslerin adapte olduğunu biliyoruz ve hatta içinde yayıldığı hayvan türlerinde çoğalmak için Sars-CoV-2 de muhtemelen adapte oldu.

Sars-CoV-2 virüsü, türler arası bulaşmayla insanlara geçince yeni antiviral savunmalarla karşı karşıya kaldı. Sars-CoV-2'nin bunların bazılarından nasıl kurtulacağını bilmiyor olması olası.

Çalışmamız, 2003'te SARS salgınına neden olan koronavirüsün prenile hale gelen OAS1 proteininden kaçmayı halihazırda öğrenmiş olduğunu gösterdi.

Sars-CoV-2 varyantları da aynı numarayı öğrenirse, aşı olmayan popülasyonlarda önemli ölçüde daha patojenik ve bulaşıcı hale gelebilirler. Bu, ortaya çıkan yeni Sars-CoV-2 varyantlarının mütemadiyen izlenmesinin gerekliliğini daha da kuvvetlendiriyor.