Kamudanhaber- Özel haber

Murat Kenan Erdem

Gazeteci İsmail Saymaz, 6 Ekim 2019 tarihinde sosyal medya hesabından: "Karaman’da Ensar Vakfı ve KAİMDER’e ait iki yurtta 10 erkek çocuğun tecavüze uğramasına dair 4,5 yıl sonra İl Milli Eğitim Müdürü Asım Sultanoğlu ve iki idareciye soruşturma izni verildi. Sultanoğlu’nun skandaldan sonra Millî Eğitim Bakanlığında müşavirliğe terfi ettiği anlaşıldı" paylaşımı yapmış. Saymaz, paylaşımının atında bazı evrakları yayınlamış. Evrakları incelemeden ilk bakışta paylaşımın oluşturduğu algı: Asım Sultanoğlu’nun tecavüzcülerden birisi olduğu algısı. Oysa evraklar incelendiğinde Bakanlığın prosedürü işlettiği ve Asım Sultanoğlu'nun olayın gerçekleştiği tarihte Karaman İl Milli Eğitim Müdürü olmasından kaynaklı silsile yoluyla İzinsiz Eğitim ve Öğrenci Barınma Faaliyeti Gösteren Yerlerin Denetim ve Tespiti İçin Kurulan İzleme ve Koordinasyon Komisyonu Başkanı olmasına istinaden hakkında soruşturma açılması izninin verilmiş olduğu görülüyor. Yani Bakanlık, Asım Sultanoğlu’nu korumamış yapması gerekeni yapmış. Peki, Asım Sultanoğlu bu olaydan dolayı herhangi bir ceza almış mı?

- Hayır.

Bugün, yukarıdaki paylaşım merkeze alınarak sosyal medyada Asım Sultanoğlu üzerinden bir linç kampanyası yürütülüyor. Savunulması mümkün olmayan olay üzerinden bir kişi de değil bir camia hatta Bakanlık hak etmediği bir suçlamayla karşı karşıya bırakılıyor. Nasılsa olay üzerinden bir camia, bir toplum kesimi toptan ahlaksız addedilince kendileri doğrudan ahlaklı sıfatına haiz oluyorlar ve bu sıfatla ötekileştirdiklerini gönüllerince dövebiliyorlar.

Asım Sultanoğlu’nun da bir aile babası olduğu, etten kemikten bir insan olduğu, çocuklarının olduğu göz ardı edilerek hakkında bir linç kampanyası düzenleniyor. Hani, suçun şahsiliği ilkesi vardı. Suç kesinleşmediği sürece kimsenin hükümlü sıfatıyla değerlendirilemeyeceğini ifade eden adına masumiyet karinesi denen suçsuzluk ilkesi vardı. Bu masumiyet karinesi denen hukuk ilkesi yalnızca seküler çevreler için geçerli galiba. Muhafazakârlar bu hukuk kaidesinden istisna gibiler.

Burada yaşanan veya yaşandığı öne sürülen, savunulması mümkün olmayan olaydan bağımsız olarak yapılmak istenen şey; olay üzerinden bireysel olarak Asım Sultanoğlu’nu dövmenin ötesinde ENSAR’ı kamuoyunda mahkûm etmek. Beraberinde bir adım ötesinde Bakanlığın tasarrufları üzerinde şaibe algısı oluşturmak.

Sosyal medyada linç kampanyasını yürüten güruhun hesaplarını incelediğinizde geçtiğimiz günlerde Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk için çekilen dizinin iptaline ilişkin bir tepkilerinin olmadığını görürsünüz.

Bugün haberlere konu olan İmam Hatip Lisesi mezunu, İstanbul Hukuk Fakültesi’ni birincilikle bitiren Muhammet Emin Ay’ın mezuniyet konuşmasının engellenmesini de dert etmediklerini görürsünüz.

Satanist ayinlerde kurban edilen çocuklarımızdan dolayı da olayı genelleştirmeyip adli vaka olarak ele aldıklarını görürsünüz.

Onlar, bütün bu çifte standartları yapma hakkına sahiptirler. Çünkü onlar bu ülkede halktan yetki alamasalar da kültürel iktidarın sahipleridir.

Bakan Şimşek'ten kirada yüzde 25 zam sınırı açıklaması! Kiracılara kötü haber... Bakan Şimşek'ten kirada yüzde 25 zam sınırı açıklaması! Kiracılara kötü haber...

Bunlar, Asım Sultanoğlu’nun fotoğrafını Şanlıurfa İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün sitesinde değil babasız kalan evinin salon duvarında görmek istiyorlar. Bunu da adalet çığlıklarıyla yaparak kör vicdanlarını rahatlatacaklar. Adaletiniz batsın…