İYİ Parti'nin eski üyesi Yavuz Ağıralioğlu, parti lideri Meral Akşener'in seçim dönemindeki iddialarını yalanladı ve yaşananları detaylı bir şekilde ifşa etti. İYİ Parti lideri Akşener, Fatih Altaylı'nın YouTube programında seçim sürecine ilişkin açıklamalarda bulunarak, özellikle Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'lı formüle Yavuz Ağıralioğlu dahil tüm partililerin "evet" dediğini iddia etmişti.

Bakanlıktan KDV oranlarının artırılacağı iddiası ile ilgili açıklama Bakanlıktan KDV oranlarının artırılacağı iddiası ile ilgili açıklama

Ancak Yavuz Ağıralioğlu, Akşener'in bu iddialarına sosyal medya üzerinden uzun bir açıklama yaparak cevap verdi.

Ağıralioğlu, İYİ Parti'nin seçimlerde aldığı ağır mağlubiyetin bir sonucu olarak yaşananları değerlendirdi ve şunları söyledi:

''İYİ Parti’nin ve Sayın Genel Başkanın “yaptıklarına” değil, İYİ Parti’ye ve Sayın Genel Başkana yapılanlara itiraz ederek Cumhurbaşkanlığı sürecindeki ilk itirazı basın toplantısı ile mecliste dile getirdim.
 
İkinci itirazımı ise masanın istişare diye Kemal Bey’in adaylığını tasdik eden bir “notere” dönüşmesine ve İYİ Parti’ye, Sayın Genel Başkana, milletin iradesine, seçmenin umuduna kurulan “pusuya” sessiz kalmayacağımı basına verdiğim beyanatlar vasıtası ile kamuoyuyla paylaşarak tarihe şerh düştüm. Sonrasında TBMM’de Kemal Bey’in adaylığı için İYİ Parti Milletvekilleri tarafından yapılan toplantı ve açıklamaya imza ve destek de vermedim.

Ardından yaşanan süreçteki ilkesiz, ölçüsüz ve kuralsız mücadeleye itirazlarımın milletimizce aşikâr hâle geldiği bütün bu süreçlerin nihayetinde, haklı şerhlerime uygulamada karşılık bulamayınca İYİ Parti’ye ve Sayın Genel Başkana zarar vermemesi için adaylık başvurusunda bulunmadım. Masayla ilgili Sayın Akşener’e müzakere yetkisinin talep edildiği “zoom toplantısına” da katılmadım.
 
Nihayet açıklamalara konu olayda Belediye Başkanlarının İYİ Parti Genel Merkezine geldiği gün, divan odasına davet edilmeden 10 saniye önce merdivende 50 tane gazeteciye “Meral Akşener asla bu masaya dönmeyecek.” diye açıklama yaptım, yapılan istişarede ne şartlarla masaya dönebiliriz konuşmasına divan üyesi olmadığım için fikir beyan etmedim. Hanımefendi çok yorgun ve üzgün olduğu için hatırlamıyor ya da duymamış olabilir; “Sayın Rıdvan Uz gibi düşünüyorum.” dedim. Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu latife yaparak “Eliniz havadaydı.” dediğinde “Kayıtlara giriyorsa tekrar edeyim ben Rıdvan Uz gibi düşünüyorum.” dedim. Sayın Genel Başkan misafirlerinin yanına geçtiğinde, divan üyesi arkadaşlarımızla alt kattaki odada “Bu kadar hakarete uğradığımız bu masaya Sayın Genel Başkanı göndermemiz doğru değildir.” dedim, bunun üzerinden istişare ettik, konuştuk, tartıştık. İmkân bulabildiğim her istişarede, her toplantıda, her diyalogda itirazlarımı net bir şekilde ifade ettiğimi de herkes çok iyi bilmektedir.
 
Belki herkesin dikkatinden kaçmıştır; ben Kemal Beyin adaylığı ile sonuçlanan sürecin kabul etmeyeni ve itiraz edeni olduğum ve olacağım için, bu açıklamaları yaptığım için, ilkeli ve ölçülü olmak namına milletvekili adaylığı başvurusunda bulunmadım ve partiden istifa ettim.
 
Özetle siyaset her şeye rağmen ilkeyle, ölçüyle, hakkaniyetle, vefayla ve en önemlisi şahsiyeti koruyarak yapılmalıdır. Böyle yapılırsa saygın ve itibarlıdır. Bir siyasetçi için inandırıcılık ve güven duygusu en elzem karinedir. Doğru ile yanlışı, sahici olan ile olmayanı da tarih ve millet belirler. Herkes, her şeyi görüyor ve gördü. Olan biten her şey milletin gözü önünde oldu. Bu sebeple kim kendine ne yakıştırıyorsa yakıştırsın; biz, dün durduğumuz yerden geleceğe bakarak ve ilkelerimizle yürüyerek siyaset yapmaya devam edeceğiz.
 
Millete verdiğimiz söz bütün hayatımızın en büyük kılavuzudur. O söze uygun yürüyeceğiz.''