Kamudanhaber-Özel haber

Murat Kenan Erdem

SİZ ANLARSINIZ… O SENDİKA!

Bir Eğitim Sendikasının İstanbul Şubesinden 3 Kişiye Aylık 54.000 (54 Bin) TL Ödeme…

Şaşırdık mı?

-Tabii ki, Hayır!

Bir Eğitim Sendikamızın İstanbul Şubesinden 3 profesyonel yöneticiye aylık maaş ve sosyal güvenlik primleri toplamı olarak ayda 54.000 (54 Bin) TL ödeme yaptığı iddia ediliyor. Sitemize iletilen iddiaya göre bir eğitim sendikamızın İstanbul Şubesi (Sendika ve şube adını, sendikanın avukatlarıyla muhatap olmamak için veremiyoruz. Kamudanhaber okuyucusu zekidir. Siz anlarsınız. O, sendika…)

İstanbul’da bir eğitim sendikasının 6-7 Bin civarı üyesi bulunan şubesinden; biri genel merkezde görevli, biri şube başkanı, biri de şube başkan vekili 3 profesyonel sendikacıya profesyonel sendikacı maaşı ödendiği bilgisine ulaştık.

Bir profesyonel şube yöneticisine aylık olarak (sendikalardan bu konuda yalanlama gelmediği için bu rakamı yazıyoruz) 15.000 (15 Bin) TL maaş ödendiği ifade ediliyor. Bunların 3.000 (3 Bin) TL’de SGK primi tutsa kişi başı aylık 18 Bin TL’den 3 kişiye aylık 54 Bin TL ödeme anlamına geliyor. Bir de şube binasında bunların çayını kahvesini yapan hizmetlinin 3 Bin TL maaş ve 3 Bin TL SGK pirimi olmak üzere aylık 6 Bin TL ödemesi… Eder, ayda 60 Bin TL.

Öğretmenlerin sendikacılığa ve sendikalara ilgisinin azaldığı dönemde ülkenin en büyük yetkili konfederasyon ve sendikasının bile 5-6 Bin üye kaybettiği göz önüne alınırsa sendikal alanda büyüme olmadığı görülecektir. Sendikal alanda küçülme varken; ayda ortalama 10 (on) üye bile kaydedemeyen bir sendikada 3 kişinin maliyeti 60 Bin TL’yi buluyor. Bu rakama makam aracının masrafları, benzini, telefon giderleri, şube binası kirası, elektrik, su, doğalgaz, şubeye gelen misafirlerin ağırlanması, çay, kahve, yemek, şube yöneticilerinin temsil giderleri, ilçe başkanlarına verilen temsil ücreti gibi kalemler de eklenirse ilgili sendika şubesinin aylık masrafları 100 Bin TL’ye yaklaşıyor.

Peki, bu çok değerli sendikacılarımız bu parayı hak edebilmek için ne yapıyorlar? Okul okul gezerek selfi yapmanın ve birbirlerine plaket vermenin dışında işe yarar, dişe dokunur, vatana, millete faydalı bir işleri var mı? Bu arkadaşlar çok mu zekiler? Çok mu yetenekliler? Çok mu kültürlü, birikimliler? Üstelik, bu arkadaşlar kadro işgal ederek devlette öğretmen açığına da neden oluyorlar. Bu arkadaşlar, sendikacı olmasalar; öğretmen olarak alacakları, hak edecekleri maaş ne olur?

Sendikacıların Lale Devri demekte haksız mıyız? Üstelik bütün bunlar yasal çerçevede gerçekleşiyor. Biz konunun yasallığını tartışmıyoruz.

Ne diyordu Alev Alatlı:

“21. Yüzyılın en yaman projesi helal olanı yasal olanla örtüştürmek olsa gerekir. Aslolan helalleşmek olmalıdır. Helalleşmek mahkemede dava kazanmaktan daha üstün olmalıdır. Çünkü her yasal hak helal değildir ve olamaz.

…Raf ömrünü uzatmak için ekmeğin içine kanserojen madde koyan fırıncı yaptığı formülü ambalajın üzerine koyduğu için yasaldır, dolayısıyla suçsuzdur ama yaptığı iş helal değildir… Yasaların tanıdığı haklardan insanlık veya Allah adına feragat etmenin garipsenmediği bir yeni düzen getirmek zorundayız.”

Bu alınan maaşlar, yasal olabilir ama yapılacak bir tüzük değişikliği ile bundan feragat etmek mümkün… Ülkenin içinden geçtiği bu sıkıntılı dönemi de göz önünde bulundurarak; gelirinin tamamı devletimizin öğretmenlerimiz adına sendikalara ödediği sendikalaşma priminden oluşan sendika bütçesinden alınan astronomik maaşlardan, bir an önce feragat edilmelidir. Bir öğretmenin aldığı kadar maaşla yetinilmelidir. Diğer türlüsü yakışmıyor. Güven kaybına neden oluyor.

Bu yazılanlara yönelik olarak herhangi bir sendikamız üzerine alınarak; tekzip ya da büyükşehir şube başkan maaşlarının bordrosunu gönderirse buradan yayınlayacağız.