Murat Kenan Erdem

Kamudanhaber- Özel haber

“Makbul sendikaların profesyonel sendikacılarının her şey dâhil konformist yaşamlarının siyasi faturası, ilk seçimde iktidar aleyhine oy olarak sandığa yansıyacaktır.”

Türkiye’de sadece sendikalar değil istisnalar hariç neredeyse bütün sivil toplum örgütleri belirli siyasi yapılara angaje olmuş durumda. Zaten STK’nın daha kuruluş aşamasında buna karar verilir. Türk siyasetinde var olan ana siyasi akımlar hangileriyse o akımları hangi siyasi partiler temsil ediyorsa STK’larda bu siyasi yapılara eklemlenmiş bir şekilde doğarlar. Sendikalar gibi kimi yapıların, özellikle de kamu işçi ve memurunu temsil eden sendikaların siyasetle yoğun temas halinde olması bir anlamda doğasının gereğidir. Ancak bizim burada vurgulamak istediğimiz temsil edilen kesimlerin/sınıfların hakları için kurulan bir temas olmayıp eklenti bir yapı olarak varlıklarını sürdürme çabası içinde olmalarıdır. Bu STK’ların eklemlendiği siyasi yapıların iktidar ya da muhalefette oluşları durumu değiştirmeyip sadece davranış biçimlerini değiştirmektedir. Hangi siyasi akım iktidarda ise onun karşısındaki siyasi akımlara eklemlenen STK’lar kendini muhalefet kabul ederek tamamen muhalif bir tavra bürünürler. Destekledikleri siyasi akım iktidarda olan STK’lar ise iktidar tarafından akredite edilirler ve mevcut iktidarın sosyal/ekonomik politikalarına toplumsal rıza üretme yarışına girişirler. Bu STK’lara sendikalar, odalar, vakıflar, dernekler, kimi meslek örgütleri ve cemaatler dâhildir. İster iktidarı desteklesinler ister muhalefeti, bu yapılar kendi arenasında organizedirler, birlikte hareket ederler. Buna sivilleşme diyenler de var. Ancak bizim burada kastettiğimiz bu sözümona sivil toplum örgütlerinin resmiyetteki kuruluş amaçları ve temsil ettikleri kitlelerin menfaatleri için değil de parçası oldukları siyasi organizasyonun menfaati için çalışıyor olmalarıdır. Bunların davalarında samimiyetlerinin ölçüsünü, aynı organizasyon içerisinde yer alan kimi yapıların; hazine arazine izinsiz olarak inşa edilen ruhsatsız bir yurt binasının yıkımı karşısında pozisyon değiştirmelerinde görmek mümkün. Demek ki zaman zaman bu yapılar, kendi özel amaçları için de dava filan dinlemeyip pozisyon değiştirebilmekteler. Yani dava, onlar için kitleleri elde tutmanın bir manivela kolu sadece… Bu yapılar, çok rahatlıkla siyasi pragmatizme başvurabilmekte, makyavelist de olabilmektedirler.

İktidarların belirli konularda kendi meşruiyet gerekçelerinin kabul edilebilirliği noktasında toplumun ikna edebilmesi için meşruiyetini sürekli yeniden üretmesi gerekmektedir. Son zamanlarda kamuda faaliyet gösteren kimi sendikalarının eklemlendiği siyasi harekete toplumsal rıza üretme hizmetlerinin fazlasıyla göze battığını söylemek pekâlâ mümkün. Burada ölçü kaçtığında yani temsil edilen sınıfın menfaatlerinin iktidarın sosyal ve ekonomik politikalarına destek sağlamak için feda edildiği iddialarının güç kazandığı dönemlerde sarı sendikacılık yaftaları da yüksek sesle dillendirilmeye başlar.

“Emekçi kesimde “makbul çalışan” üretimi/temini konusunda devletlerin en etkin ideolojik aygıtları “makbul sendikalar”dır. Makbul sendikalar, devletin/iktidarın akredite sendikalarıdır. “Makbul sendika”lardan beklenen ulusal/millî ekonomiye tehdit oluşturmamalarıdır. Makbul sendikalar, işveren ve kamu çalışanları arasındaki ilişkinin kontrolü/denetimi noktasında sistemin sigortalarıdır, aynı zamanda…”

Sendikalarda profesyonelleşmenin bir amacı mevcut sendika genel merkez yönetimlerinin koltuğuna saç ayağı olacak kadrolar oluşturmaktır. Yani genel merkez yönetiminin iktidarının devamının teminini sağlamaktır. Al gülüm ver gülüm meselesi anlayacağınız… Diğer amacı da eklemlenen siyasi hareketin politikalarına toplumsal rıza üretimi ve makbul çalışan teminini sağlayacak tam zamanlı kadrolar oluşturmaktır. Yani temsil edilen sınıfın menfaati için değil tam aksine temsil edilen sınıfın bir anlamda iktidar politikalarına teslimi için lazımdır profesyonel sendikacılar.

Bu yüzdendir ki temsil ettikleri sınıflardan çok daha fazla mali ve sosyal imkânlarla donatılmışlardır. Örneğin; rızasını temin ettikleri kitlelerin aldığının alt kademelerde 4-5, üst kademelerde ise 8-9 kat fazlası kadar bir ücret alırlar. Edindikleri ek imtiyazlarla da kendi kişisel niteliklerinin ederinin ve temsil edilen sınıfların yaşam standardının çok üzerinde her şey dâhil konforlu hayatlar yaşarlar.

Profesyonel sendikacıların eklemlendiği siyasi hareket ya da partiye ve topluma sosyal maliyeti de tam bu noktada oluşur. Gözü kapalı bir şekilde iktidarın her eylemini sorgusuz bir şekilde onaylayan gerektiğinde imzalayan bir sendika kendi varlığını inkâr etmiş olduğu için, toplumda ve temsil ettiği kitlelerde inandırıcılığı da kalmaz. Dolayısıyla toplumsal rıza üretimi ve makbul vatandaş temini konusundaki becerisi kaybolur. Konjonktür gereği sayısal olarak üye kaybetmezler. Çünkü süreç içerisinde üye profili de pragmatist hale gelmiştir. Üye de akreditasyonu olan sendikada kendi kişisel menfaatlerini daha iyi koruyacağına inanmaktadır. Bu tutumuyla üye de aslında kendi genel menfaatine ihanet içerisindedir. Üyenin bu tutumu sendikada işlerin yolunda gittiği algısını pekiştirir. Ama profesyonel sendikacıların kişisel ederlerinin 8-9 katına varan bir ücret/maaş alması ve ek imtiyazlarla (makam aracı, temsil gideri, huzur hakkı, masraflar vs.) donatılması toplumsal öfkeyi bu yapının desteklediği siyasi harekete/partiye yöneltir.

Üye profilinin pragmatizminin gölgesinde istatistiklere yansımayan bu sendikal anlayış; makbul sendikaların profesyonel sendikacılarının her şey dâhil konformist yaşamlarının siyasi faturası olarak ilk seçimde iktidar aleyhine sandığa yansıyacaktır.

Profesyonel sendikacıların eklemlendikleri siyasi partilere ve topluma sosyal maliyetinin hesaplanabilir boyutunun bir kısmına bu yazımızda yer verdik.

Binlerce sendikacının devlet kadrolarını işgal (burada kadroyu lüzumsuz yere dolu tutma anlamı kastedilmiştir) ederken kendi kamu görevlerinin dışındaki işlerle meşgul olmalarının yarattığı iş gücü kaybının ekonomik maliyeti ise ayrı bir yazı konusu… O konu da bir başka yazıya inşallah…

Üzerine alınması gerekenler hiç çekinmeden alınabilirler…

YASAL UYARI: Yayınlanan haberin tüm hakları MYZ DİJİTAL MEDYA Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Kamudanhaber.Net'i Twitter'dan takip etmek için tıklayınız

Kamudanhaber.Net'i Facebook'tan takip etmek için tıklayınız

KAMUDANHABER TELEGRAM KANALI İÇİN: https://t.me/kamudanhabersitesi