OMURGASIZLIKTA KARAR KILANLAR!
Doğruları yazmak bir gazeteci için güven unsuru olabilir mi?
En olmadık zamanlarda doğruları yazmak falan?
Yazılan doğrulara mı bakmalıyız sadece veya yazanın kim olduğu konusunda da ufak da olsa araştırma yapmalı mıyız?
Son zamanlarda gündemimizden hiç düşmeyen bir takım yazarlar var. Ak Partiye yakın gazetelerde yazıp,
“Kovulduk, kalemimizi elimizden aldılar, artık doğruları yazamıyoruz.” Gibi bahanelerle kendilerine yeni bir gazete kuranlar.
Normalde Türkiye’de,
Onların deyimiyle “batan ekonomide” yeni bir gazete kurmak oldukça güç hatta imkansız. Hele hiç kazanamayan “yazar tayfasının” kendi aralarında para toplayıp gazete çıkarması? Tuhaflık burada başlıyor zaten. Nereden geliyor bu değirmenin suyu diye sormuyoruz, elimizde yeterince kanıt olmadığı için. Ama normalde sorulur bu soru! Doğru söylemek moda ya!
İşte bu ekip yeni bir gazetede toplanıp kendilerini Şair Nef’i, Malcom X falan gibi görmeye başladılar.
Kimisi naif ses tonuyla “28 Şubat’a rahmet okutur bu devlet” gibi safsatalarla çıkmaya başladı karşımıza.
Sözcü gibi odatv gibi basının yazdığı iftiraları, yalan yanlış haberleri, hakaretleri 28 Şubat döneminde kim yapabilirdi? Doğru söylemek moda ya? Cevap versinler bu sorulara…
Her istediğini yazıp ardından tir tir titriyorum korkudan demek hangi Müslümana yakışır?
Tamam, zor şartlarda yazan, her yazdığı yazıdan sonra adliye koridorlarında dolaşmak zorunda kalan insanların öyle cümleleri kurması normaldir belki ama sen kaç kez dava edildin?
Hangi lafı ağzına tıkadı devlet?
Ne zaman evinden derdest edilip karakollarda sabahladın?
Yalan söyleyerek “doğruları yazdığını” anlatmaya çalışan sinsi, münafık bir güruh var karşımızda…
 O doğruları söyleme cesaretin vardı da, Davutoğlu Başbakan iken, Gül Cumhurbaşkanı iken neden aklına tek doğru gelmedi?
O zamanlar hiç yanlış yapılmıyor muydu?
Ölümüne Erdoğan twitleri atarken, “seçimden sonra sorun hesap soracaksanız ama bu seçimde mutlaka oyunuzu Reis’e verin” derken yalan mı söylüyordunuz? Omurgasız mıydınız yani? Şimdi eleştiri yapmayana omurgasız diyorsunuz ya?
Hain olmakla suçlandığınızı falan söylüyorsunuz, hayır ben sizin hain olacağınızı asla düşünemem.
Ama hainlerle mücadele kolaydır da sizin gibi omurgasızlarla mücadele çok zor be canlarım.
“Entelektüeller bazen isyan etmelidir, devlete başkaldırmalı, devletin yanlışını dile getirmeli” mealindeki yazılarınızı ayakta alkışlıyorum da, çok değil bundan birkaç sene önce aklınıza; “isyan, eleştiri” gibi düşünceler gelmediğini bildiğim için hemen oturup alkışlayan ellerimi bileğimden kesmek istiyorum.
Cemaziyel Evvelinizi bildiğimiz için, sizin o “doğrularınızı” okurken midemiz bulanıyor.
Ne kadar iyi ve kültürlü insanlar olursanız olun,
Ne denli nitelikli yazılar yazmış olursanız olun,
Yarın adınız Sultan Abdulhamid’e isyan bayrağı açan o meşhur kutsal şairimiz gibi anılacak…
Size diyeceklerim bu kadarla sınırlı değil tabii ki sizi Allah’a havale ediyorum da, asıl sıkıntı sizin gelmişinizi geçmişinizi bilmeden ya da bildiği halde sizi okuyup, sizi adam yerine koyanların gözlerinin kapalı olması.