Kredi, kredi kartı, banka dışı borçlar... Pek çok vatandaşın gündeminde. Herkes borçlarını ödenebilir seviyede tutmaya çalışıyor. Ancak bazı durumlarda bu mümkün olmuyor. Özellikle banka borçlarının zamanında ödenmemesi yüksek faiz yükünü de beraberinde getiriyor. Birikmiş borçlara eklene faiz kişileri borçlarını ödeme noktasında zorluyor. Böyle bir durum pek çok kişi için içinden çıkılamaz bir hal alabiliyor. Peki böyle bir durumda finansal sağlık için neler yapılmalı? Posta gazetesinden Bilal Emin Turan tüm bu konuların ayrıntılarını Psikolojik Danışman Dr. Feyza Çelen’le konuştu. Finansal stresin insan beyninde ve vücudunda oluşturduğu etkileri neler? Finansal stres; günlük veya aylık ödemelerimizi, hesabımızın üstündeki borçlanmalarımızı, varsa yatırım ve gelecek planı olarak düşündüğümüz maddi süreçlerimizi yönetirken ki inişli çıkışlı ruh halidir. Duygu geçişlerinin bu kadar hızlı olması bireyi daha savunmasız bir hale getirebiliyor. Titremeler, baş dönmeleri, terleme nöbetleri, kalp ritmine dair sorunlar, boyun ve sırt ağrıları şiddetli bir stresin göstergeleridir. Devam eden süreçte depresyon ve anksiyete en sık karşılaştığımız durumlardır.


BORCU BORÇLA KAPATMALAR

Finansal sağlığın, ruh sağlığımıza yansıması nasıl olur? Ruh; yaşadığımız ortamdan, bedenimizin sinyallerinden, kullanılan sözcüklerden ve en önemlisi üsluptan çok etkilenir. Bu yüzden sık görüştüğümüz kişilerin bir takım düşünce ve duygularından yerli yersiz etkilenme haline gireriz. Harcama alışkanlıklarımız zamanla en çok birlikte olduğumuz kişilere göre şekillenmeye başlar. Borcu borçla kapatmalar, kartları kredi çekerek ödemeler bir süre sonra raydan çıkar ve zorlanırız. ‘Bir daha mı dünyaya geleceğiz? Harca, kendini şımart’ gibi sloganlar bir yandan kendinizi önemli hissetmenizi sağlıyormuş gibi görünürken bir yandan sizi sizden uzaklaştıran davranışlar yumağına dönüşebilir. Haliyle yaşanılan her çatışma gibi, bu da kişinin ruh sağlığını tehdit eder.

FİNANSAL STRESLE NASIL BAŞ EDEBİLİRİZ?

-Kendimizi iyi tanımak bunun için çok önemli. Kendini tanıyan biri, sınırlarını ya da sınırsızlıklarını tespit edebilmiş biridir. Kişi, herhangi bir ürünün karşısına geçtiğinde ‘Bu gerçekten şu an benim için gerekli mi?’ sorusunun cevabını daha iyi netleştirebilir. -Olaylar karşısında geride durma, vazgeçebilme ya da reddetme eylemlerinin hayatındaki rolü; aslında finans becerisinde de kendini göstermektedir. Harcama stilini incelediğiniz bireylerin, hayatlarındaki diğer konularda da aynı tepkileri gösterdiğini fark edebilirsiniz. Sınırsız harcamalar, ilişkilerindeki savurganlığı hakkında da fikir verebilir. -Tüketmekten ziyade üretebilmek kavramına yoğunlaşmak başka bir önlem olabilir. ‘İşe yarıyorum’ duygusu kişiye manevi bir tatmin sağlar.


LİSTELEYİN VE KAYITALTINA ALIN

Finansal süreçleri somutlaştırmak en önemli kavram. Yazmak, kayıt altına almak, listelemek, tablolaştırmak daha hızlı ve uygun karar almayı sağlar. Ekstrelerdeki harcama istatistikleri sembollerini bu yönüyle çok severim. Bir sonraki periyot için hedefler belirlemek, 'şundan kısayım, şuna ağırlık vereyim' gibi adımlar her zaman işe yarar. Küçük meblağlar gibi görünse de somut veya soyut bir kumbara alışkanlığı kazanmak önemlidir. Babaannelerimizden çokça duyduğumuz kefen parası, yastıkaltı, çekmecedeki altın kavramları davranışlarımızın gizli yönlendiricisi olabilmektedir


Finansal stresi azaltmada egzersizler ve hobiler etkili olur mu?
Kararların veriliş amacında ve duygu geçişlerinde egzersizlerin ve hobilerin katkısı ise inanılmazdır. Spor, basit bir yürüyüş, zihninizi netleştirmek adına ve daha sağlam kararlar vermek adına daha etkilidir. Yürürken beyin endorfin salgılar ve böylece keder, olumsuzluk ve acıyı azaltan alıcılarla bağ kurar. Bu yüzden coşkuyu uyandırır bu da stresli kişinin ihtiyacı olan enerjiyi ona vermektedir..

‘BAŞKALARI NE DER?’ DUYGUSUNDAN KURTULUN

-Ekonomik olarak içinden çıkılmaz bir ruh halindeyken kararlar almadan önce nelere odaklanmalıyız? -’Hayır’ diyebilme becerimize de çok ihtiyacımız var. Duru bir zihinle düşünmek, ‘ihtiyacım olabilir’den ‘ihtiyacım var’a evrilen bir anlayışla devam etmek, riskin getirebileceği olumsuzları tespit etmek ve göğüsleyebilmek çok önemli. Ortamın harcama davranışlarımız üzerindeki etkisi çok fazla. Arkadaşınız bir ayakkabı alırken, kendinizi bir anda hiç ihtiyacınız olmayan bir ayakkabı alırken bulabilirsiniz. -Duygusal yaşantımızın sonucu olarak yaptığımız harcamaları daha kapsamlı ele almak gerek. Özellikle düğüne ve yeni bir bebeğe hazırlık döneminde, kişisel teknolojik ürünlerimizin tercihinde, çocuklarının özel okullarını belirleyen ebeveynlikte, ‘benim yoktu, çocuğumun olsun’, ‘başkaları ne der diye yaşamak’ gibi kavramlardan uzak durmak gerekiyor.


CÜZDAN, KUMBARA, ACİL DURUM FONU...

Vazgeçemediğimiz alışkanlıkları dizginlemek için kendimize nasıl psikolojik tasarruf telkinlerinde bulunabiliriz? Şok, inkar ve kabul süreçlerinden geçmek gerekiyor. Kayıplarımız veya büyük kazançlarımız karşısında şok yaşarız önce. Yaşamamış gibi inkar ederiz bu durumu ve bu duygusal iniş çıkışlar bizi alt üst eder. Kabul sürecine ne kadar hızlı geçiş yapabilirseniz iyileşmek ve yeni bir alışkanlık geliştirmek o kadar hızlı olur. Kendini, hatalarını, eksikliklerini kabul etmiş bir birey her zaman yeni bir alışkanlık geliştirebilir. Cüzdan, kumbara, acil durum fonu, alışveriş listesi gibi kavramları daha sık gündemimizde tutmak; hesap kitap, tasarruf, değer, maliyet, üretim gibi kelimelerin konuşma üslubumuzda yer almasını sağlamak da mühim.

AZİM VE İSTİKRAR ÇOK DAHA DEĞERLİ

Ekonomik açıdan duygusal ve ruhsal sorunlar yaşamamak için tüketim ve harcamayla ilgili karar alırken nelere dikkat etmeliyiz? Dingin ve huzurlu olmayı daha fazla önemser, aldıkça mutlu olmak kavramından uzaklaşırsak, bu kapsamdaki gereksiz harcamaları kontrol altına almak mümkün. Bir şeye eriştiğimizdeki yüksek coşku halimiz kadar; alamamak, erişememek, kaybetmek de hayatın içindeki diğer duygular ve yaşantılardır.

Bunların başımıza gelmiş olması, hayatın ta kendisidir. Hedefler koyabilmek, para biriktirebilmek ve bu süreçteki azim-istikrar çok daha değerli olgular. Bu yüzden ruh sağlığını destekleyen, bizi biz yapan dostlarımıza, hayatımıza yeni kattığımız her şeye ciddi bir özen göstermeli, işlevsiz alışkanlıklarımızı ve ilişkilerimizi yeniden gözden geçirmeliyiz.