Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından eski TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın 14 Mayıs olarak planlanan seçimlerin ertelenmesini, yaşanan atmosferde seçimlerin sağlıklı bir şekilde yapılamayacağını belirtmesi üzerine muhalefet cephesinden sesler yükselmişti.

Arınç'ın sözlerine ilk tepki CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'ndan geldi. Kılıçdaroğlu, seçimlerin savaş hali dışında ertelenemeyeceğini belirterek, seçimlerin zamanında yapılması gerektiğini belirtti.

CHP liderinin ardından İYİ Parti Sözcüsü Kürşat Zorlu, yaptığı açıklamada seçimlerin ertelenmesinin Anayasa'ya aykırı olduğunu, parti olarak erken seçime karşı tavırlarının net olduğunu vurguladı.

Peş peşe gelen tepkilerin ardından basın mensuplarına açıklamada bulunan AK Parti kurmayları, yaşanan atmosferde seçim tartışmalarının olmasının doğru olmadığını, gündemlerinde sadece afet bölgesindeki yaraların sarılması için yapılacak çalışmalar olduğu belirtildi.

Yaşanan tartışmaların ardından sessizliğini bozan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, HaberTürk yazarı Fatih Altaylı'ya konuştu.

Fatih Altaylı, Akşener ile gerçekleştirdiği konuşmayı şu sözlerle aktardı:

Kayıpların açıklanandan fazla olduğunu ima ediyordu.Laf elbette seçimlere geldi.Meral Akşener, iktidarın seçimleri 14 Mayıs’ta yapacağını düşünüyor. “Ertelemeyi düşündüler ama lehlerine olmayacağını anladıkları anda bir an önce yapalım demeye başladılar. Bülent Arınç’a da bu yüzden şimdi kızıyorlar” dedi. “Sizce yapılabilir mi?” diye sordum.

“Depremden etkilenen kentlerden 8’inde seçim yapılmasının önünde hiçbir engel yok. Kahramanmaraş, Adıyaman ve özellikle Hatay sorunlu ama çözüm bulunur. Yeter ki, birileri bu kentlerdeki ortamdan çıkar sağlama çabası içinde olmasın” dedi. Seçmen kütüklerinin sağlıklı biçimde yenilenmesinden söz ettiğini anladım.“Peki sizin, yani Altılı Masa'nın adayı 14 Mayıs’a yetişir mi?” dedim.Bir “Oh” çekti.Israr ettim. “Birkaç gün önce yine toplandınız bir gelişme oldu mu?” diye sordum.“O toplantı deprem gündemli idi. Aday konusu konuşulmadı“ dedi.“Peki ne zaman konuşulacak?” dedim.“Umarım ayın 2’sinde yapacağımız toplantıda konuşulur. O toplantının en önemli konusu bu olur herhalde” dedi.Sesinde hafif bir bezginlik hissettim.“Umutsuz gibisiniz” dedim.“Yok. Olur mu hiç. Siyaseten tek bir hedefimiz var. Bu iktidardan Türkiye kurtulmalı. Bunun için de ne gerekiyorsa yapmalıyız. Umutsuz olma hakkımız da yok, umutsuz olmamızı gerektirecek bir durum da yok.”

“Peki adaylık konusunda oluşmuş bir fikir var mı? 15 gün öncesine oranla daha uzlaşabilir bir yerde mi masanın çevresinde oturanlar” dedim.Çok net bir yanıt verdi. “Fatih Bey, ben konuşunca bozguncu muamelesi görüyorum. Kimseye saygısızlık etmeden, kimseyi kırmamaya çalışıyorum. Ama ne desem kabahat oluyor. Bu yüzden konuşmayacağım. Çünkü bu iktidardan Türkiye’yi kurtarmayı, sizin kızınızın, benim oğlumun, milyonlarca evladımızın güzel bir geleceği olmasının başka çaresi yok. Bunun için susuyorum. Ama şunu bilin. Ben sizinle program yaptığımız gün nerede duruyorsam aynı yerde duruyorum. Türkiye’deki milyonlarca insan nerede duruyorsa orada duruyorum. Milyonlarca genç ne diyorsa, ben onların taleplerini duyuyor ve onu seslendiriyorum. Ama konuşmayacağım.”