İslam’a Hakaret Bataklığı

Özellikle Ramazan’da artış gösteren organize diyebileceğimiz ama kimler tarafından organize edildiği bilinmeyen bir kötülük baş gösteriyor her yıl.

Ramazan dışında da hızını kesmeden devam ediyor bu kötülük.

Kötülüğün adı: Dini değerlerimize saygısızlık…

Kimliğinde Müslüman yazan, Müslüman ailelerde yetişmiş, cenazeleri İslami usullerle defnedilen insanların çocukları neden dini değerlerimize saldırma ihtiyacı duyarlar?

Bunun analizini iyi yapmamız gerekiyor.

Onlara, onların anlayacağı dilden konuşmak da var elbet hatta onların hakaret dilini kullanarak onları yerin dibine sokma gibi imkânlarımız da mevcut ama bu bir şeyi değiştirmez.

Namaz kılmasa da evinde seccade bulunduran insanlar bunlar.

Kur’an okumasa bile evinde Kur’an-ı Kerim bulunduran insanlar bunlar.

Evlerine yolunuz düşer de namaz kılacağım derseniz hemen size kıbleyi gösterip, seccadeyi seren ve saygıyla yanınızdan ayrılan insanlardan ya da onların çocuklarından söz ediyoruz.

Nedir bunların İslam’la, dini değerlerimizle dertleri? Neden her fırsatta aleni bir şekilde hakaret ediyorlar ve neden git gide çoğaldılar bunlar?

Bunların İslam’la mı sorunu var Müslümanlarla mı sorunu var?

Hangi okula giderseniz gidin, her öğretmen öğrencilerine önce saygıyı öğretir, doğru mu?

Ama hangi saygıyı? Kime saygıyı?

Sanırım sorunun kaynağında eğitim sistemimizdeki negatif ayrımcılık var…

Nedir o negatif ayrımcılık?

“Türkiye’de yaşayan insanların çoğunluğu Müslüman ve bu ülkede İslam’a ve Müslümanlara, onların değerlerine saygısızlık yapma!” Gibi bir ibare yoktur hiçbir ders kitabında…

“Bu memleketi ayakta tutan yegâne unsurlardan biri de dini değerlerimiz, bu değerlerimize karşı çok hassas davranmalısın.” ibaresi de yoktur.

Bu gençleri yetiştiren TV dizilerine bakarsanız, eski Yeşilçam filmlerine bakarsanız dinle, din adamlarıyla sürekli dalga geçildiğini görürsünüz.

İslam diniyle ve Müslümanlarla dalga geçilince, onlara hakaretler edilince medyanın üç çakalı pardon üç maymunu oynadığını görürsünüz.

Dine hakaret edene yüksek perdeden ses çıkaran olursa onların da linç edildiğine şahit olursunuz.

Yani, hem dini değerlere saldırırlar hem de saldıranı korumaya alırlar; saldırana karşı çıkana da saldırırlar. Nasıl? Tezgâh iyi işliyor mu?

Kim kurdu bu tezgâhı?

Kitaplarımızdan İslam dinine dair ne varsa kaldırıldı… Din adına ne varsa konuşmak çağdışı sayıldı.

İmamlarımız çember sakallı ve üçkâğıtçı olarak resmedildi karikatürlerden tutun da filmlere kadar her platformda…

Okullarda en çok Din Dersi öğretmenleriyle dalga geçti çocuklar. Bunu matah bir şeymiş gibi yaptılar. Kimse onlara dur demedi…

İslam’ı her türlü ilerlemeye engel olarak gösterdiler.

Eşek heykeline gıptayla bakan nesil İslam’a nefretle bakmaya başladı.

Bu tür ayrıştırmalarla kutuplaşma gittikçe daha da derinleşti.

Bir takım aklı evvel de;

Müslümanlara bakıp da İslam’dan soğumaya başladım diyor. Kötü zenginlere bakıp da paradan soğuyana rastlamadık ama…

Peki, ne yapabiliriz?

Okullardaki tüm kitaplara “Ahlak ve Erdem” ünitesi koyarak işe başlayabiliriz…

Mustafa SÜS