Puanı düşük olmasına rağmen Kadıköy Anadolu Lisesi’ne kaydı alındığı iddiasıyla tepki gören öğrencinin avukatı Deniz Yazgan, "öğrencinin Kadıköy Anadolu Lisesi’ne nakledilmesinin tek nedeni, sağlık raporunda da belirtildiği üzere, öğrencinin evine metrelerle ifade edebilecek kadar yakın olan bir okulda öğrenim görmesini gerektiren özgü bir hastalığa sahip olmasıdır." açıklamasını yaptı. Yazgan açıklamasında herhangi torpil ya da kayırmanın mümkün olmadığını ifade etti. 

İlk olarak CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun Twitter hesabından ‘torpil’ iddiasıyla duyurulan kayıt, sosyal medyada büyük tepki toplamıştı. 

Nakil işleminde ‘torpil’ iddiasının gerçeği yansıtmadığını belirten avukat Yazgan’ın açıklamasında şunlar kaydedildi:

“Öğrenci çocuk, ana kontenjan kapsamında değil, kamuoyunca ‘pozitif ayrımcılık’ olarak bilinen kapsayıcı düzenlemeler dolayısıyla ‘kontenjan şartı aranmaksızın’ Kadıköy Anadolu Lisesi’nde öğrenim görmeye hak kazanmıştır. Öğrenci çocuk, hiç kimsenin hakkına müdahale etmemiş, ana kontenjandan okula girmeye hak kazanan herhangi bir öğrencinin yerine geçmemiştir. “

Basın açıklamasında ayrıca yönetmelik, Anayasa ve Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin ilgili maddelerine de vurgu yapıldı.

‘Nefrolojik hastalık sahibi’

Öğrencinin ve velisinin avukatı Deniz Yazgan’ın yayınladığı basın açıklamasının tamamı şöyle:


“Son günlerde kamuoyunun dikkatini çeken ‘Kadıköy Anadolu Lisesi’ne ‘nakil krizi’ başlıklı haberler dolayısıyla Milli Eğitim Bakanlığı tarafından işleme yönelik olarak soruşturma açılmıştır. Aldığımız duyuma göre öğrenci çocuğun kaydının okuldan alınmasına ve işlemi gerçekleştiren kamu görevlileri hakkında soruşturma açılmasına karar verilmiştir. Öğrenci çocuğun üstün yararının ikinci plana atıldığı bu süreç dolayısıyla bu basın bülteninin yayınlanması gereksinimi doğmuştur.

Basında çıkan haberlerin odak noktasının, taban puanı 455 olan Kadıköy Anadolu Lisesi’ne, Liseye Giriş Sınavı’ndan 405 puan almış bir öğrencinin kaydedilmesi dolayısıyla oluştuğu iddia edilen haksızlık olduğu görülmektedir[1].

Oysa öğrenci 29.07.2019 günü Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğrenim Genel Müdürlüğü’nün dikkatine sunulan ‘Ortaöğretim Öğrenci Nakillerine Esas ICD Kod ve Tanı Listesi ile Sağlık Kurulu Raporu Vermeye Yetkili Sağlık Kuruluşları Listesi[2]‘ ile de belirlenmiş olan ve ailenin yakın takibini gerektiren nefrolojik hastalık sahibi olan bir kız çocuğudur. Öğrencinin özgü sağlık durumunu ortaya koyan bu nitelikte bir raporu hazırlamaya yetkili bir üniversite hastanesi tarafından düzenlenmiş ‘Durum Bildirir Sağlık Kurulu Raporu’ da bulunmaktadır.

"Okul evine metrelerce yakın olmalı"

Öğrencinin Kadıköy Anadolu Lisesi’ne nakledilmesinin tek nedeni, sağlık raporunda da belirtildiği üzere, öğrencinin evine metrelerle ifade edebilecek kadar yakın olan bir okulda öğrenim görmesini gerektiren özgü bir hastalığa sahip olmasıdır.

Eğitim sistemimiz, ön ergen ve ergenlik çağındaki çocukları esnek olmayan ve stres-yoğun skalalara tâbi tutan bir geçmişe sahip olsa da; zaman içerisinde, olabildiğince fazla çocuğun eğitimsel gereksinimlerini karşılayabilme amacına uygun düşecek biçimde iyileştirmelerin de yapıldığı bilinmektedir.

Bu iyileştirmelerden bir örneği de 07.09.2013 günlü ve 28758 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 23. maddesinin 7. fıkrası oluşturmaktadır. Bu hüküm uyarınca ‘Komisyon; temel eğitimden ortaöğretime geçiş sistemi ile yerleşen öğrenciler de dâhil olmak üzere; Sağlık Bakanlığınca belirlenen ‘Öğrenci Nakil ve Geçişlerine Esas Teşkil Eden Hastalıklar’ listesine bağlı olarak sağlık kurulu raporu vermeye yetkili hastanelerden alınmış sağlık kurulu raporunda belirtilen uzun süreli tedavi gerektiren hastalığı bulunan öğrencilerin bu durumlarını belgelendirmeleri kaydıyla kontenjan şartı aranmaksızın, ortaöğretim kayıt alanı içinde tercihe bağlı olarak öğrenci alan okullara dengeli bir şekilde; merkezi sınav puanıyla öğrenci alan okullardan gelen öğrencilerin ise öncelikle aynı türden merkezi sınav puanıyla yerleşebileceği okula, aynı türden okula yerleşememesi durumunda puanının yeterli olduğu okula, yine yerleşememesi durumunda ise öğrencinin puanına en yakın taban puanı bulunan okula nakil ve geçiş işlemlerini yapar.’

"Kayırma ve torpil yok"

Bu kapsamda öğrenci; okul yönetimi, okul aile birliği, basın kuruluşları ve siyasi kimliklerce iddia edildiği gibi herhangi bir kayırma veya torpille değil; kapsayıcı eğitim ilkelerinin gereklilikleri dolayısıyla Kadıköy Anadolu Lisesi’nde öğrenim görmeye başlamıştır.

"Çocuğun yararı temel düşüncedir"

Anayasamızın 90. maddesinin son fıkrası uyarınca ‘Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir.’ Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin 3. maddesi uyarınca, ‘Kamusal ya da özel sosyal yardım kuruluşları, mahkemeler, idari makamlar veya yasama organları tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde, çocuğun yararı temel düşüncedir.’

Aynı sözleşmenin 23. maddesi ile engelli çocukların toplumsal yaşama etkin biçimde katılım hakkı, 24. Maddesi ile de sağlık hakkı güvence altına alınmıştır.

En önemlisi ise, üye ülkelerin Sözleşme ile tanınan hakların hiçbir ayrım gözetilmeksizin tüm çocuklarca kullanılabileceğine söz vermiş olmalarıdır.

Unutulmamalıdır ki, eğitim sistemi, engellileri kapsayıcı ve farklılıkları barındırıcı olanaklara sahip olmalıdır.

Okul arkadaşları, öğrenci çocuğa can ve gönülden destek sunsalar da özellikle sosyal medyada ve anlık mesajlaşma platformlarında gerçeği yansıtmayan, dayanaksız ve yıpratıcı söylemler yer almaktadır. Öğrenci çocuk, özel gereksinimli olmamakla, özel gereksinimli ise dahi nakil işlemi ile özel gereksinimini kötüye kullanmakla ve kontenjanı haksız yere işgal etmekle itham edilmektedir.

"Hiç kimsenin hakkına müdahale edilmemiş"

Şu konuya açıklık getirmek ve yinelemek gerekir. Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 23. Maddesinin 1. Fıkrasında belirtilen ‘puan türü’ nicel olduğu kadar nitel olarak ele alınmaktadır. Öğrenci çocuk, ana kontenjan kapsamında değil, kamuoyunca ‘pozitif ayrımcılık’ olarak bilinen kapsayıcı düzenlemeler dolayısıyla ‘kontenjan şartı aranmaksızın’ Kadıköy Anadolu Lisesi’nde öğrenim görmeye hak kazanmıştır. Öğrenci çocuk, hiç kimsenin hakkına müdahale etmemiş, ana kontenjandan okula girmeye hak kazanan herhangi bir öğrencinin yerine geçmemiştir.

İdarenin eylem ve işlemleri yargı denetime açıktır. Anayasanın 2. maddesinde belirtildiği üzere, sosyal bir hukuk devletinde yaşamanın gereklilikleri dolayısıyla, özel gereksinimi bulunan öğrencinin toplum içinde onurunun zedelenmesini önleyerek eğitim hakkından faydalanmasını ve yaşamasını sağlamak adına gerçekleştirilen bu işleme dair açıklama ve denetim istemi, öğrenci çocuğun ve ailenin kimliğine ve kişisel verilerine yönelik kitlesel bir saldırıya dönüşemez.

Özellikle konuyla ilgili yöneticilerin, çocuğun kimliği ve kişisel verilerini üçüncü kişilerle paylaşmaksızın, değerlendirme ve açıklama yapmadan önce, çocuğun mevcut durumunu gösteren sağlık raporlarını ayrıntılı olarak incelemelerinin çocuğun üstün yararı ilkesine daha uygun düşeceğine yönelik kanaatimizi paylaşmak isteriz.”