Kamu Görevlilerinin Geneline ve Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklara İlişkin 2022 ve 2023 Yıllarını Kapsayan 6. Dönem Toplu Sözleşme, 25/08/2021 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi. 6. Dönem Toplu Sözleşme’nin İkinci Kısım Birinci Bölümünde yer alan “Toplu Sözleşme İkramiyesi” başlıklı 23. Maddesinde:

“Toplu Sözleşme İkramiyesi

Madde 23-(1) 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 4 üncü maddesinde yer alan "üyelik ödentisi kesilen kamu görevlilerine" ibaresi, "kamu görevlisi sendikasının kurulu olduğu hizmet kolundaki sendika üyesi olabilecek toplam kamu görevlisi sayısının en az %1'inden fazla sendika üyesi kaydeden sendikalara üyelik ödentisi kesilen kamu görevlilerine" şeklinde, "Kırk beş Türk lirası" ibaresi "2119 gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı sonucu bulunacak tutarda" şeklinde uygulanır.” Hükmü yer aldı.

6. Dönem Toplu Sözleşmede yer alan bu hükümlere göre sendika üyesi olmayan kamu çalışanları ve bağlı olduğu iş kolunda sendika üyesi olabilecek toplam kamu çalışanı sayısının %1’i kadar üyesi olmayan sendikalara mensup olan kamu çalışanları her 3 ayda bir verilecek olan 400 TL’lik toplu sözleşme aidatından yararlanamayacak. Bu destekten mahrum kalan kamu çalışanı, üyesi olduğu sendikasına yapılan sendika kesintisini de cebinden ödemiş olacak.

Bu durumda, Memur-Sen Genel Başkan danışmanı Tarkan Zengin’in twitırdan açıkladığı rakamlarla; sendika üyesi olmayan ya da %1’in altında üyesi bulunan sendikalara üye olan kamu çalışanları aylık 31,5 TL’den yılda 378 TL sendika keseneğini cebinden öderken; dört büyük sendikanın üyelerinin cebine aylık 101,5 TL, yıllık ise 1.218 TL para girecek. Yani sendika üyesi olmayan ya da %1’in altında üyesi bulunan sendikalara üye olan kamu çalışanları yıllık 1.596-1.600 TL zararda olacaklar.

Memur-Sen Konfederasyonu 28 Şubat’ın zor günlerinde, Şubat soğuğunda boncuk boncuk terlerin döküldüğü günlerin kuşatmalarını yara yara bugünlere geldi. Ali Yalçın’da ilk göreve geldiği Eğitim-Bir-Sen Olağan Kongresinde; “Korkuların, kaygıların, kuşkuların kuşatmasını yararak geliyoruz.” sözleriyle Eğitim-Bir-Sen delegelerinin büyük teveccühünü kazandı.

25.06.2001 tarihinde yayımlanan 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu 2. Bölüm Geçici 3. Maddede Temmuz 2002 tarihinden sonra %5 barajını aşamayan sendikaların sendika üyelik aidatı kestiremeyecekleri hükmü yer alıyordu. Yüzde 5 barajı Eğitim İş kolunda 35.000 üyesi olmak anlamına geliyordu. Eğitim-Bir-Sen ise bu rakamların çok çok uzağındaydı.

Rahmetli Erol Battal, “Sendikal Örgütlenme ve Eğitim-Bir-Sen” kitabının 58. Sayfasında bu durumu; “4- Kaynaktan kesim yapabilmek (sendikaların aidat toplayabilmeleri) için herhangi bir baraj şartı konmamalıdır. Tasarı bu haliyle örgütlenme hakkına sınırlamalar getirmektedir.” Sözleriyle ifade etmişti.

Erol Battal, 5. Madde de: “Bu kanun; sayıları 1.300.000’i bulan emeklilerin anayasal hakları olan örgütlenme haklarını engellemekte, eşitlik ilkesi çiğnenmektedir. “ Demekte…

Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen’in kurucusu Mehmet Akif İnan’ı anlatan “Bilge Sendikacı Mehmet Akif İnan” kitabının 1. Cildinin 332. sayfasında da Mehmet Akif İnan’ın görüşleri: “Yeni Demokrasi anlayışı, katılımcı demokrasidir, sendika bir sivil toplum örgütü olarak, kendi üyeleri ve ülke menfaatleri doğrultusunda öneri ve katkılarda bulunarak, demokratik yapıyı güçlendirir.” ifadelerine yer verilmiştir.

Eğitim-Bir-Sen’in her teşkilat toplantısında da Akif İnan’ın: “Hangi düşüncede olursa olsun, hangi fikir kampı içerisinde yer alırsa alsın, onun bir insan olarak kabul görmesi, inancından dolayı horlanmaması lazım. İsterse benim inancımın tam zıddı olsun. Ben ona da hakk-ı hayat tanınmasının kavgacısıyım” sözleri en çok alkışı almaktadır.

Yine Onursal Genel Başkan Ahmet Gündoğdu döneminde gerek 2010 Anayasa Değişikliği Referandumu sürecinde gerekse kılık kıyafet dayatmasına son veren sivil itaatsizlik eylemleri sürecinde sendikanın özgürlükçü ruhu doruğa çıkarılmıştır.

Bugün sendikasızların -ki bunlar arasında istese de sendika üyesi olamayan emekliler, emniyet görevlileri, askerler gibi geniş bir kitle var- ve %1’in altında üyesi olan sendika mensuplarının sendika kesintisinin baraja takılarak engellenmesi kararına imza atılması, Akif İnan’ın kurduğu Memur-Sen’in özgürlükçü ruhunun inkârı olarak algılanacaktır.

Bu imza Ali Yalçın’a yakışmamıştır. Bu imzanın Akif İnan’ın da Erol Battal’ın da ruhunu sızlatacağı açıktır. Ali Yalçın’ın bu imzası Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen’in çizgisinde bir kırılma noktasıdır. Bu imzayla, özgürlüklerden yana söylenecek sözlerin ve yapılacak eylemlerin etkisi şimdiden kırılmıştır. Ülkenin okumuş, demokrat, aydın, entelektüel kesimlerinde, kamu çalışanları nezdinde, sendikanın sözünü tüketecek ve desteğini azaltacak bir etki yapacaktır. Özgürlükler noktasındaki söylem ve eylemlerin de inandırıcılığı kalmayacaktır.

Demokrat Büro Çalışanları Sendikası Genel Başkanı Mehmet Zülfikar Kotanlı: “Yıllardır dayanışma aidatı ile rakip sendikaları ortadan kaldırmayı planlayanlar, bu kez "teklif İşbirliği"ni "kutsal ittifak"a dönüştürerek sivil toplumu ortadan kaldırmanın hesabını yapmaktadır. Demokrasinin gereği çoğulculuğu yok ederek. Sendika tekeli istemiyoruz" diyerek Toplu Sözleşmenin ardından 90’ın üzerinde sendika ve konfederasyonun Kamu Sendikalar Platformuna katılım sağladığını belirtti.

İnşaallah yarın bu sendikaların desteğine ihtiyaç duyulmaz…

Murat Kenan Erdem