Fenerbahçe, Süper Lig'in 30. haftasında Trabzonspor ile karşı karşıya geldi ve mücadeleden 3-2 galip ayrıldı. Ancak, maç sonrası yaşanan olaylar, futbol camiasında geniş yankı uyandırdı. Özellikle saha içinde ve tribünlerde yaşanan gerginlikler, Trabzonspor'a ve Fenerbahçeli futbolculara yönelik olası cezaları gündeme getirdi.

MSB'den Fatih Sultan Mehmet dönemine ait tunç topları paylaşımı MSB'den Fatih Sultan Mehmet dönemine ait tunç topları paylaşımı

Trabzonspor'un muhtemel cezaları üzerine yapılan değerlendirmelerde, öncelikle saha güvenliğinin sağlanamaması ve taraftarların topluca sahaya girmesi gibi ciddi ihlaller ele alındı. Bu durum, Disiplin Talimatı'nın 52. maddesi uyarınca para cezası, saha kapatma ve seyircisiz oynama cezası alınmasıyla sonuçlanabilir. Ayrıca, usulsüz seyirci alma ve merdiven boşluklarının doldurulmaması gibi kurallara da uyulmaması, Trabzonspor'un Disiplin Talimatı'nın 49. maddesi gereğince para cezası almasına neden olabilir. Maç sırasında yaşanan çirkin ve kötü tezahüratlar da kulübe ceza getirebilir. Egemen Korkmaz'ın İrfan Can'a yönelik fiili saldırı olarak nitelendirilirse, Disiplin Talimatı'nın 44. maddesi uyarınca ciddi cezalarla karşılaşabilir.

Fenerbahçe'nin alabileceği cezalar ise oyuncularının tribün olaylarına müdahalesiyle ilgili yoğunlaştı. Jayden, Batshuayi ve Osayi Samuel'in taraftarlara müdahaleleri inceleniyor. Ancak, bu müdahalelerin saldırı olarak değerlendirilmemesi gerektiği vurgulanıyor. Fenerbahçeli futbolcuların, tribün olayları nedeniyle savunma pozisyonunda hareket ettiği düşünülüyor. Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu'nun, bu durumu kavga olarak değerlendirip değerlendirmeyeceği önemli bir konu. Eğer PFDK, kavga kapsamına girildiğine hükmederse, oyuncuların müsabakadan men cezaları alması muhtemel. Ancak, haksız tahrik indirimi gibi unsurlar da değerlendirilebilir.

Spor Hukuku'nun Ceza Hukuku'ndan farklı olduğuna dikkat çekilirken, "Meşru Müdafaa" kavramının spor hukukunda geçerli olmadığı belirtiliyor. Bu nedenle, önceki benzer durumlarda verilen cezaların, bu olaylar için de bir ölçü olabileceği ifade ediliyor. Josef de Souza'nın geçmişte yaşadığı benzer bir durumda haksız tahrik indiriminin geçerli olmadığı örneklenerek, benzer bir yaklaşımın bu durumda da izlenebileceği belirtiliyor.