Milli Eğitim Bakanlığı 16.04.2014 tarihinde sadece sözlü sınavla 1709 Taşra Teşkilatı Milli Eğitim Müdürlüğü Şube Müdürü kadrosuna atama gerçekleştirmiş fakat Danıştay 2.Dairesinin 10.11.2015 ve 15.10.2015 tarihli kesin kararlarıyla bu atama iptal edilmişti.

MEB genel iptali uygulamak yerine mağdur olduklarını düşünenlere bireysel mahkeme kararı almaları durumunda tercih hakkı verileceği duyurulmuştu.2015 2016, 2017, 2018 ve en son 2019 yıllarında bazen yılda iki duyuruyla bazen de bir duyuru yayımlayarak mahkemelerini kazanan adaylara hukukun gereği olarak tercih hakkı vererek atanmalarını sağladı.

Bazı adaylar 2019 yılındaki İl-İlçe Milli Eğitim Şube Müdürlüğü kadrosuna mahkeme kararıyla atanma tercih ve onay surecini bir haftayla hatta 3 günle kaçırdılar, lehte kararlarını Bakanlık yetkililerine ulaştıramadılar.2019 Kasım'ında yapılan en son atamadan bu yana 37 kişi mahkemelerini kazandı hatta Bakanlık Personel Genel Müdürlüğü kazanan adayların kurumlarına muvaffakatlarını gönderdi(OLUR).  2020 yılı duyurusu beklenirken -içlerinde 15  aydır elinde kesinleşmiş mahkeme kararıyla bekleyenler bile mevcut- şok edici haberi aldılar .Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü 15 Aralık 2020'de beklenenin aksine mahkeme kararıyla atanma duyurusu yapmayarak hukukun işlemesine engel oldu.

Oysa 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu 28.Maddesi çok açıktı: Danıştay ,Bölge İdare Mahkemesi ve İdare Mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarını -gecikmeksizin- idare,  işleme koymaya mecburdur ve bu süre otuz(30)günü geçemez. Bugüne kadar 514 kişiyi mahkeme kararlarıyla atayan MEB 2019 Aralık'tan bu yana kesinleşmiş mahkeme kararı olan 37 kişiyi hukuka ve hakkaniyete aykırı bir şekilde mağdur etmektedir.

Devletimizin uzun zamandır gündeminde olan "Yargıda Yapısal Reformlar" üzerine herkes hassasiyetle yaklaşırken MEB bürokratları KESİNLEŞMİŞ MAHKEME KARARLARINI tanımayarak ne yapmak istemektedirler?

Bugüne kadar mahkeme kararıyla atanan 514 kişiyle 2020 yılı kazananları olan 37 kişi arasındaki çifte standardı nasıl açıklamaktadırlar?

Anayasanın Eşitlik İlkesi hiçe mi sayılıyor?

İdare, mahkeme kararlarını nasıl tanımaz?

Sendikalar hiç vakit kaybetmeden SUÇ DUYURUSUNDA bulunun yönünde tavsiyeler ve yönlendirmeler yaparken bu 37 mağdurun saygı esaslı sessizliği, bekleyişi yanlış mı anlaşılmıştır?

Herkesçe haklı ve mağdur görülen sırtlarını önce ALLAH'a sonra da kazandıkları sınav sonucuna ve HUKUK'a yaslayan şube müdürü adayları, birileri gibi 76.maddeye tenezzül etmeyeceklerdir?

Bu hukuk savaşını, hak arayışını asla bırakmayacak sonuna kadar mücadelelerine devam edeceklerdir. 

İlgilerinden ve desteklerinden ötürü tüm Kamudanhaber çalışanlarına şükranlarımızı sunarız. 1709 Şube Müdürlüğü Mahkeme Kararı Lehte Mağdurlar