Döviz kurunda son günlerde yaşanan atakların, geçmişte de denenen ve Türkiye'nin alışılagelmiş düzenden çıkışına bir tepki olduğu belirtildi. Türkiye'nin gerek ekonomide, gerekse dış politikada yaptığı büyük değişim, uluslararası arenada güç ve parayı elinde tutanların bir tepkisi olarak değerlendirildi. Uzmanlar, dövizde aniden gelişen bu hızlı çıkışın durulacağını ifade edip "Çünkü ekonomik bir gerekçesi yok" görüşünü ifade ederken, iş dünyası da hükümetin ekonomide yeni stratejisi olan "Üreterek büyüme" politikasına tam destek verdi. Dövizdeki ataklarını siyasi olarak değerlendiren Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi öğretim üyesi, Uluslararası İlişkiler, Orta Doğu ve Kamu Diplomasisinde önemli isimlerden olan Prof. Dr. Mehmet Şahin, yaşananları "Türkiye'nin yeni ekonomik ve siyasi modeline karşı çıkış" olarak değerlendirdi. "TÜRKİYE'NİN YENİ EKONOMİK MODELİNE DİRENÇ GÖSTERİYORLAR" Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Türkiye için alışılmış olan, yüksek faiz ve yüksek enflasyonla büyüme modelinden çıkıp üretim ve ihracatla büyüme modelinde ısrarcı olduğunu açıklamasını değerlendiren Şahin "Türkiye çok uzun süredir yeni ekonomik model için hazırlık yapıyor. Bu hazırlık üreterek, ihraç ederek büyüme modeline dayanıyor. Cumhurbaşkanı dedi ki, 'Yüksek faizli büyüme ekseninden vazgeçiyoruz. Çünkü bu süreç bizim açımızdan olumlu netice vermedi. Yeni dönemde faizi düşürerek üretim yönünü güçlendiren adımlar atıyoruz.' Bu duruşa bazı yabancı kuruluşlar hemen karşı çıktı. 'Merkez Bankası neden faiz artırmadı, dövizdeki çıkışa döviz satarak neden müdahale etmedi, neden IMF'in kapısına gitmedi' diye sormaya başladılar. Bunlar gösteriyor ki, Türkiye'nin yeni ekonomik modeline direnç gösteriyorlar" dedi. Uluslararası gücü elinde tutanların 2013'ten bu yana Türkiye'nin siyasi duruşundaki direncini kırmak için çalıştıklarını dile getiren Mehmet Şahin "2013'teki Gezi direnişinden PKK'yı desteklemeye, darbe girişimlerine kadar her şeyi sayabiliriz bu siyasi karşı duruşun içinde. Dış politikadaki proaktif duruş, Suriye politikası malum. Bunu hazmetmeleri mümkün olmuyor. Bunu da Türk halkının en hızlı etkilendiği alan olan spekülatif eylemlerle yapmaya başlıyorlar. Ayrıca seçim de yaklaştı. Seçimleri kendi istedikleri seyre sokmaya çalışıyorlar. 2013'ten itibaren yaşadıklarımıza bakın, hepsinde siyasi olayların ekonomik tezahürünü görürsünüz" diye konuştu. DÖVİZ ARTIŞINDAN MEDET UMANLAR Terör örgütüne desteği sebebiyle yargılanan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile MİT tırlarının durdurulması sebebiyle yargılanan firari Can Dündar'ın açıklamaları da Türk siyasetini ekonomik müdahale ile dizayn etme iddiasının bir göstergesi olarak ortaya çıktı. FETÖ firarisi Can Dündar, Türkiye üzerinde oynanan kur oyununa ilişkin niyeti "Şimdi beklenen, bu iktisadi krizin bir siyasi krize evrilmesi ve seçimi kaçınılmaz hale getirmesidir" dedi. Demirtaş ise "Bugün değilse ne zaman" diyerek muhalefete tüm Türkiye'de halkı mitingler yoluyla sokağa çağırma tavsiyesinde bulundu. DÖVİZ PİYASASI SAKİNLEŞTİ Türk lirasının değer kaybının ardından bazı uluslararası kuruluşların "Merkez Bankası neden döviz satmıyor" şaşkınlığı öne çıktı. Hükümet ise düşük faizde kararlılık mesajı verdi. Bu politikada kararlı duruş, önceki gün rekorlar kıran döviz piyasasında gevşemeye sebep oldu. Eylül ayından bu yana değer kaybı yaşayan TL'deki kayıp önceki gün yüzde 18'in üzerine çıkmış, doların değeri 13,50 TL'ye kadar yükselmişti. Dün gevşeyen piyasalarda dolar 12 TL'nin altına sarktı ve 11,56 TL'ye kadar geriledi. Tarihi zirvesini 15,20 TL olarak gören avro ise 13,50 TL'ye geriledi. İngiliz sterlini ise 16,231 seviyelerinden işlem görüyor.