Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Ayşad Güdekli, sosyal medyada yeni tip koronavirüs (Kovid-19) ile ilgili haber ve bilginin teyit edilmesinin toplum sağlığı açısından büyük önem taşıdığını bildirdi.

Güdekli, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kovid-19 döneminde sosyal medyada aşıyla ilgili yalan ve yanlış haberlerin yaygın olduğuna dikkati çekti.

Asılsız bilgi ve haber salgınının virüsten hızlı yayıldığını anlatan Güdekli, bu durumun sağlık çalışanlarını olumsuz etkilediği gibi kamu kurum ve kuruluşlarının harekete geçmesinde olumsuzluk ortaya çıkardığını dile getirdi.

Sosyal medyada kamu kurum ve kuruluşlarının resmi hesaplarının takip edilmesi ve burada paylaşılan bilginin doğruluğuna inanılması gerektiğini aktaran Güdekli, şunları kaydetti:

"Farklı hesaplardan kaynağı belli olmayan bilgilere belirli bir seviyeyle bakmamız, sorgulayıcı olmamız gerekiyor. Ebola virüsü 2014'te dünyanın belli bölgelerinde yayılmasının ardından enfeksiyon korunma önlemleriyle ilgili yanlış ve çarpıtılmış sağlık haberlerinin çok kısa sürede 15 milyona yakın insana ulaştığı tespit edildi. Paylaşılan oldukça dramatik ve insanı bir anda paniğe sürükleyecek bir içerik olduğunda insanların buna kendini kaptırması, bulundukları psikoloji ve ruh haliyle tetikleniyor. Bazı paylaşımlar saniyeler içinde milyonlarca insana ulaşabilme riski taşıyor."

- "Toplum sağlığı teyide muhtaç haberlerle tehlikeye atılmamalı"

Güdekli, sosyal medyada paylaşılan yanlış haber ve yalan içeriklerin teyit edilmesinin zaman aldığını belirterek, şöyle devam etti:

"Bir haberin doğru olup olmadığı ya da gerçekten bu bilginin haber olup olmayacağına dair geleneksel medyada bir yapı var. Yayın kuruluşları buna dikkat ediyorlar ama sosyal medyada her kullanıcı haber oluşturabilmeye sahip bir konumda ve bu içeriklerin paylaşılması, yayılması bir hesaptan oluyor. Habermiş gibi lanse ediliyor. O yüzden sosyal medyanın dezavantajlarından biri de bu. Toplum sağlığı bu tip haberlerle tehlikeye atılmamalı. Bu tip haberlere hızlı şekilde refleks gösterebiliriz. Paylaştığımız haber bir insanın canına mal olabilir. Bilerek ya da bilmeyerek yanlış haberin bir parçası olmayalım. Bu kötü içeriği yayan tarafta biz olmayalım. Mutlaka haberleri, karşımıza gelen içerikleri lütfen teyit edelim, teyit etmeden de hiç kimseyle paylaşmayalım."

- "Aşının milleti olmaz. Bilim adamları üretir ve insanlığa sunar"

Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Murad Karaduman ise aşılarla ilgili farklı tabir ve kullanımların olumsuz bir etki oluşturabileceğini söyledi.

"Çin aşısı" tabirinin yanlış bir kullanım olduğunu vurgulayan Karaduman, "Çin aşısı' dediğimizde insanlar da olumsuz birtakım düşünceler ortaya çıkabiliyor. Bunun nedeni, birincisi bu virüsün Çin'de ortaya çıkması. Bu nedenle o ülkeden çıkabilecek bir aşıya da insanlar temkinli yaklaşabiliyorlar. Bazıları tarafından 'Çin aşısı' tabiri 'Çin malı' tabiriyle eş değer tutulabiliyor. Yani Çin malı güvensizdir, kalitesizdir gibi yanlış bir algı var ancak aşının milleti olmaz bilim adamları üretir ve insanlığa sunar." diye konuştu.

Karaduman, dünyanın dört bir yanından bu tür yalan ve yanlış bilgilerin yayıldığını kaydetti.

Türkiye'nin salgın yönetimi açısından gelişmiş bir ülke olduğuna dikkati çeken Karaduman, "Aşı planlamalarını yıllardır yapan bir ülke ve toplum tarafından bunun çok büyük ölçüde kabul gördüğünü görüyoruz. Toplum doğru bilgiye ulaştığında doğru kararlar alacaktır. Aşıların devlet tarafından güvenirliği vurgulandığında ve bu aşamaları geçtiğinde vatandaşların aşı yaptırmakla ilgili şüphesi kalmayacaktır." ifadesini kullandı.