Kamudanhaber yazarımız Murat Kenan Erdem, Eğitim-Bir-Sen Tüzük Tadil Kongresini değerlendirmeye devam ediyor…

“Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u kuşattığında surlar aşılmak üzere iken, Bizans’ın ileri gelenleri Ayasofya’da toplanıp; şehrin kuşatmadan nasıl kurtulacağını tartışmak yerine meleklerin cinsiyetini tartışıyordu.”

Eğitim-Bir-Sen'de dün gerçekleşen Tüzük Tadil Kongresinde yapılan oylama sonucunda, 128 oya karşı 134 oyla kamuoyunda 3 dönem kuralı olarak bilinen Eğitim-Bir-Sen Tüzüğünün “Yöneticilerin Görev Süresi” başlıklı 33. Maddesi’nde değişikliğe gidilmişti. Yapılan değişiklikle Eğitim-Bir-Sen’de ömür boyu başkanlık yapabilmenin yolu açılmıştı. Bir başka değişiklikle de ilçelerde yapılan temayül seçimleri şube seçimlerinin sonrasına bırakılarak fiilen işlevsizleştirilmiş oldu. Şube başkanı seçildikten sonra muhalif ilçe başkanının doğal olarak bir şansı kalmayacaktır. Bu durum da şubelerin fiili denetçileri olan ilçe başkanlarını denetim görevini yapamaz hale getirecek; şube başkanlarına keyfiyet alanı açılacaktır.

262 üst kurul delegesinin 134’sı 3 dönem kuralının kalkması yönünde oy kullanırken ilginç bir durum ortaya çıktı. Önce, 3 dönem kuralının kaldırılmasının gündeme alınarak oylanması için açık oylama yapıldı. Bu açık oylamada, çoğunluğun 3 dönem kuralının kaldırılmasının gündeme alınmaması yönünde el kaldırdığı görülüyor. Ancak her ne oluyorsa gizli oylamaya geçildikten sonra oluyor. Açık oylamada 3 döneme karşı el kaldıran kimi üyeler; paravanın arkasına geçince bir gün kendilerinin de 3 dönem kuralına takılacağını hatırlayıp oylarının rengini değiştiriyorlar. Bu durum, oylama sonucuna yansıyınca da beklenmeyen sürpriz sonuç ortaya çıkıyor.

Açık oylamaya ilişkin fotoğraf, Eğitim-Bir-Sen’in web sitesinde paylaşıldı. Sonrasında; bu fotoğrafın 3 dönem yasağının kaldırılmasına karşı çıkanları ve destekleyenleri afişe ettiği ortaya çıkınca “yarılmanın fotoğrafı” siteden silindi.

Yıllar önce 3 dönem kuralının gelmesi için imza verdiği ortaya çıkan Erol Ermiş’e şimdi neden kaldırılması için imza verdiği sorularak çelişkisi hatırlatıldığında; “O gün öyle icap etmişti. Bugün böyle cevabı verdiği” öne sürüldü. Erol Ermiş’in bu yaklaşımı, Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in meşhur “Dün dündür, bugün bugündür.” sözünü hatırlattı.

Diğer yandan; uzun bir süredir Genel Başkan Ali Yalçın’la görüş ayrılığı yaşadıkları konuşulan Genel Başkan Yardımcıları Hasan Yalçın Yayla, Atilla Olçum, Şükrü Kolukısa’nın 3 dönem kuralının kaldırılması konusunda da Ali Yalçın’la ters düştükleri görüldü.

Ama bugün hem silinen fotoğraftan hem de üst kurul delegelerinden öğrendik ki; 3 dönem kuralının kaldırılması konusunda en canhıraş mücadeleyi Genel Sekreter Latif Selvi vermiş…

Yani Ali Yalçın, 3 dönemden fazla seçilmeme kuralı değiştirilmesin aynen kalsın derken; Genel Sekreter Latif Selvi, Genel Başkan Yardımcıları Hasan Yalçın Yayla, Atilla Olçum, Şükrü Kolukısa karşı yönde 3 dönem yasağının kaldırılması için çalışmışlar. Ali Yalçın’a sadece Genel Başkan Yardımcıları Ramazan Çakırcı ve Muammer Karaman destek vermiş. Dört genel başkan yardımcısını karşısında bulan Ali Yalçın, kaçınılmaz olarak bu oylamayı kaybetti.

Silinen fotoğraf da Ali Yalçın ret yönünde el kaldırırken; Genel Sekreter Latif Selvi, Genel Başkan Yardımcıları Hasan Yalçın Yayla, Atilla Olçum, Şükrü Kolukısa’nın, Ali Yalçın’ın aksine 3 dönem yasağının kalkması için kabul yönünde ellerini kaldırmadığı görülüyor.

İstanbul ekibinden Ali Yalçın’ın şubesinin başkanı ve en yakını Talat Yavuz’da fotoğraf da el kaldırmayanlar arasında. Bu kampanyanın öncüsü Eğitim-Bir-Sen İstanbul 3 Nolu Şube Başkanı Erol Ermiş ve Eğitim-Bir-Sen İstanbul 6 Nolu Şube Başkanı İdris Şekerci’yi de dahil edersek; İstanbul’da 3 şube Ali Yalçın’ın tercihinin karşısında konumlanmış görülüyor.

Bir başka ilginç nokta ise Genel Başkan Yardımcısı Hasan Yalçın Yayla’nın Şubesi’nin başkanı olan Eğitim-Bir-Sen İstanbul 2 Nolu Şube Başkanı Rıfat Kavakçı’nın da Hasan Yalçın Yayla’nın tercihine rağmen karşıt yönde oy kullanması oldu. Yani anlayacağınız şubelerde karşılıklı bir yer değiştirme söz konusu…

Eğitim-Bir-Sen’in bir zamanlar kaptan köşkü olan Eğitim-Bir-Sen İstanbul 1 Nolu Şube ve Eğitim-Bir-Sen İstanbul 5 Nolu Şube’nin politika üretmekten uzak bir şekilde rüzgârda savrulmaları ve güçlü gördükleri yerde saf tutmaya çalışmaları dikkat çekti. Bu şubeler, eski günlerinden oldukça uzakta bir tablo ortaya koydular. Şube başkanlarının şahsi kariyerlerini riske etmemek adına bedel ödemekten kaçındıkları şubeler de “Ödemekten kaçınılan bu bedeli maalesef şubeleri öder.” Bunu bir kenara not alın….

Sözün özü: Genel Merkez, Ali Yalçın’ın aleyhine 4’e 3 bölünmüş durumda. İstanbul, 3’e 3 bölünmüş durumda. Anadolu’da oluşacak potansiyel bir muhalefetin mutlaka küçük Türkiye diyebileceğimiz İstanbul’dan müttefik bulması gerekliliği ortadayken; bunun adı YARILMA değilse nedir? Mücadelenin merkezi İstanbul olduğundan İstanbul’da yeni hamleler kaçınılmaz olacaktır. Madem ki mücadelenin merkezi İstanbul’dur, hatırlamakta fayda var.

“Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u kuşattığında surlar aşılmak üzere iken, Bizans’ın ileri gelenleri Ayasofya’da toplanıp; şehrin kuşatmadan nasıl kurtulacağını tartışmak yerine meleklerin cinsiyetini tartışıyordu.”

Öğretmenler ne durumda, bir fikriniz var mı Değerli Sendikacılar?

Murat Kenan Erdem