Kamudanhaber yazarımız Murat Kenan Erdem yazdı…

Kanun, eski Yunan'dan beri büyük sineklerin yırtıp geçtiği, küçüklerin takılıp kaldığı bir örümcek ağı.

                                             Cemil Meriç

 

Eğitim-Bir-Sen’de geçtiğimiz pazar günü gerçekleşen tüzük değişikliğinin yankıları sürerken, Genel Merkez Yönetimi bu konuda adeta suskunluğa bürünmüş: “Tüzük Değişti” diyememişti. Ancak gerçekleşen değişiklik kararlarının önceki yılların aksine vakit geçiremeden tüzüğe eklendiği görüldü.

Tüzük incelendiğinde “Üyelikten Çıkarılma” başlıklı 11. Maddeye “Ek Fıkra” eklendiği görüldü. Gerçekleşen değişikliğe göre eklenen “Ek Fıkra” aşağıdaki şekildedir.

(2) (Ek Fıkra: 12.06.2022 – Tüzük Tadil Kongresi) Ancak her türlü şiddet, cinsel taciz, cinsel istismar ve çocuk istismarı gibi fiillerin vukuu halinde adli ve/veya idari soruşturma süresince üyelik, Genel Yönetim Kurulu kararıyla askıya alınır. Üyeliğin askıya alındığı süre boyunca üye, her türlü üyelik haklarından mahrum bırakılır. Suçun sübuta ermesi halinde üye, takip eden ilk genel kurulda üyelikten çıkarılır.

Gayet yerinde ve her sendikada olması gereken bir karar olduğu için bu kararı alanları alkışlıyoruz. Millî Eğitim Bakanlığı personeli arasında da her ne kadar arzu edilmese de bu tür davranışlar sergileyenler maalesef mevcut. Ancak şunu da sormadan edemiyoruz:

 En az cinsel suçlara meyilli olanlar kadar, hatta belki onlardan daha fazla oranda: Zimmet, rüşvet, irtikap, nitelikli dolandırıcılık, kamu malını zarara uğratma, ihaleye fesat karıştırma, memuriyet sıfatını veya görevini kötüye kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına haksız olarak para verilmesi veya sair menfaatler sağlanması veya bu yolda vaatte bulunulması, nepotizm, torpil, mobbing, servis, kantin, kılık kıyafet işleri gibi şahsa karşı ve/veya mali konularda da suça bulaşan milli eğitim personeli var. Ve bunların bir kısmı sendika üyesi…

Şahsa karşı işlenen suçların ve mali konularda işlenen suçların unutularak kapsama alınmamış ya da kapsam dışı bırakılmış olmasının sahaya, teşkilata, üyelere nasıl bir mesaj vereceği düşünüldü mü acaba?

İstemeden de olsa; adeta “Kurtlar Vadisi” ve “Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz” türü mafyatik dünyayı canlandıran televizyon dizilerinin kahramanlarının verdiği mesaj gibi: “Kadına ve çocuğa dokunma. Kırmızı çizgimiz budur, gerisi mühim değil.” mesajı verilmiş olmadı mı?

Madem ki yasal sürecin sonuçlanması beklenmeden kişinin üyelik hakları askıya alınabiliyor; bu hakkın, mali suçları işleyenler için kullanılması yoluna neden gidilmedi?

Kimi zaman mali suçlara bulaşan sendika yöneticilerinin profesyonel sendikacı yapılması; adeta öğretmenlik yapma utancından korunduğu görüntüsünün verilmesine yol açıyor ve sendikacılığa en büyük zararı veriyor.

Eğer, yasal sürecin sonuçlanması beklenmeden üyelik hakları askıya alınacaksa; icraatlarını sağır sultanın bile duyduğu kimi sendika yöneticileri içinde bu Ek Fıkra işletilecek mi?

Kimi yerlerde üyelere rasgele açılacak telefonlarla; kimlerin bahse konu Ek Fıkra kapsamına girdiğini öğrenmek pekâlâ mümkün. Gerekirse bize gelen bazı duyumları ilgililerle paylaşmaya hazırız.

Ek Fıkra’da “şiddete” de yer verilmesi; akla, sendikalarda son dönemlerde gerçekleşen fiili saldırıları getirdi. Ek Fıkra ile üyelerin, sendika yöneticilerine ve birbirlerine karşı şiddeti durdurulabilir belki… Ama ya öğretmenler… Onları, şiddetten kim koruyacak? Bu konuda bir çözümünüz (öneriniz değil) var mı?

Ek Fıkra’yı; kamuoyunda “Ge….tal Estetik Anlaşması” olarak duyurulan özensiz anlaşmalara imza atan şubeler içinde uygulayacak mısınız?

Ne diyordu Cemil Meriç: Kanun, eski Yunan'dan beri büyük sineklerin yırtıp geçtiği, küçüklerin takılıp kaldığı bir örümcek ağı.

 

Durum, bu mudur yani?

 

Sözün özü: Evde kalmış kızın akraba düğünündeki son çırpınışlarını hatırlatan bir çabayla hazırlanan adeta yamalı bohçayı andıran tüzük değişiklikleriyle ancak bu kadar oluyor… Hadi hayırlısı…

Murat Kenan Erdem