Atatürk Üniversitesi Deprem Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Çağlar Özer, yapıların statik projelerine bağlı kalmak için düzenli aralıklarla zemin kontrolü ve onay uygulanmasını önerdi. Bu öneri, yapıların inşa edildiği zeminin özelliklerinin belirlenmesi ve yapıların deprem riskine karşı daha güvenli hale getirilmesi amacını taşıyor. Özer, Afet ve Acil Durum Yönetimi'nin ülkedeki önemli depremlerin şiddetini ölçüp raporladığını ve bu verilerin yapıların tasarımı ve inşası üzerinde önemli bir rol oynadığını vurguladı. Sağlam zeminlerde sismik ivmelerin düşük olduğunu belirten Özer, zayıf zeminlerde ise deprem dalgalarının yavaş ilerleyip seyahat süresinin uzun olduğunu, bu durumun yapıların daha fazla sallanmasına neden olduğunu açıkladı.

Özer ayrıca, Japonya'nın deprem bölgesinde yapıların uygun zeminlerde inşa edilmesinin deprem kuvvetini azaltacağını söyledi ve uygun mühendislik tasarımıyla yapı projelerinin tamamlanması gerektiğini vurguladı.

Yapıların belirli bir ekonomik ömre sahip olduğunu ve bu süre zarfında yapıların düzenli olarak kontrol edilmesi gerektiğini belirten Özer, yapıda yapılan değişikliklerin denetlenmesi ve yapıların güvenliğinin sürekli olarak sağlanması gerektiğini ifade etti.

TBMM'ye 6 yeni dokunulmazlık dosyası sevk edildi TBMM'ye 6 yeni dokunulmazlık dosyası sevk edildi

Deprem sonrası bölgelerde yapı ve zemin için önlemler alınması gerektiğini belirten Özer, bu önlemlerin uygulanması için yeni fikir ve önerilere ihtiyaç olduğunu söyledi. Özellikle, yapıların belirli periyotlarda zemin kontrollerinden geçirilmesi ve yapılan değişikliklerin denetlenmesi için bir vize sistemi kurulması önerildi. Ayrıca, binalar için deprem kimlik belgesi oluşturulması ve bu belgede zemin durumu, yapı malzemeleri ve statik durumunun detaylı olarak belirtilmesi öneriliyor. Bu önlemlerin uygulanmasıyla, deprem riskinin azaltılması ve yapıların güvenliği için önemli adımlar atılması amaçlanıyor.