Kamudanhaber.com-özel

Öğretmenin okuldaki rolünün önemi dikkate alındığında öğretmenleri yöneticilerle olan ilişkilerinde kendilerine yöneltilen yıldırma davranışlarına ilişkin çalışmalara da ihtiyaç olduğu görülmektedir. Bu bakımdan bu çalışmada,  nitel olarak yöneticilerin öğretmenlere yönelttikleri yıldırma davranışlarına ilişkin yöneticilerin ve öğretmenlerin betimlemeleri belirlenmiş daha sonra ise belirlenmiş olan betimlemelerin yıldırma davranışı olarak değerlendirilme düzeyi ortaya konmuştur. Ayrıca bu çalışmada yöneticilerin kendilerine neden psikolojik yıldırma davranışları uyguladıklarına ve bu davranışların üzerlerinde bıraktığı etkilere ilişkin öğretmenlerin görüşlerine yer verilmiştir. 
Yöneticilerin betimlemelerinde yer alan görüşmekten kaçınma, isteksizlik gösterme, kişilik haklarını ihlal etme, kötü niyet algılanmasına neden olacak söz ve davranışlar, aşağılama, dışlama, ayrımcılık içeren söz ve davranışlar, yerli yersiz öğretmeni eleştirme, ima ve benzeri dolaylı anlatımlarla yapılan tacizler gibi söz ve davranışların, alanyazında elde edilen bulgularla paralellik gösterdiği anlaşılmıştır. Bu betimlemelerle ortaya konulan davranışların öğretmenlerin haysiyetine, bütünlüğüne, saygınlığına ve yeteneklerine saldırı, onları küçük düşürme ve kontrol altına alma girişimi, bu davranışları hak ettiklerini varsayma ve hissettirme, onlarda itibarsızlık algısı yaratma anlamını taşıdıkları ileri sürülebilir. 
Öğretmenlerin betimlemelerinde de öğretmenlerin betimlemeleri ile benzer söz ve davranışların bulunması betimlenen davranışların gerçeği ve ortak algıyı yansıttıkları kanısını güçlendirmektedir. 

Bu çerçevede betimlenen öğretmenlerin kendilerini ifade etmelerinin engellenmesi, kabalık ve nezaketsizlik içeren söz ve davranışlar, dışlama, kişilik haklarına saldırıldığı düşüncesi, bir an önce gitmelerinin istendiğine ilişkin algıları, değersizlik hissi verilmesi, jest, mimik ve diğer beden dili ifadeleri ile rahatsızlık yaratılmasnın psikolojik yıldırma çerçevesinde yorumlanabileceği anlaşılmaktadır. 

Buna göre öğretmenlerin görüşlerine dayalı betimlenen yıldırma davranışlarının öğretmenlerin okullarla ve özelde yöneticilerle ilişkilerinde iletişim olanaklarını ortadan kaldırma, öğretmenlerin okuldaki değişkenlerle ve okul aracılığı ile okul dışındaki insanlarla kurabilecekleri sosyal ilişkilerinin kısıtlanmasına yol açma, öğretmenlerin saygınlıklarına zarar verme, öğretmenlerde kişisel, mesleki ve sosyal yönden küçümsenme hissi yaratma, fiziksel özelliklerine yönelik görüş ve yorumlarla rahatsızlık verme niteliği yansıttıkları söylenebilir. 

Araştırmada elde edilen nicel veriler hem yöneticilerin hem de öğretmenlerin, öğretmenlerin psikolojik yıldırma davranışlarına ilişkin betimlemelerinin genel kanı olduklarını doğrular niteliktedir. Bu durumda bu davranışlarla neden olunan psikolojik yılgınlığın öğretmenlerin yöneticilerle ve genelde okulla ilişkilerini olumsuz etkilemesi kaçınılmaz bir sonuç olarak ortaya çıkmaktadır. 

Öğretmenlerin yöneticilerin yıldırma davranışı göstermelerinin nedenlerini genel olarak sosyolojik temelli ön yargılara bağlamaları dikkat çekicidir. Ayrıca baskı altına alma, sosyal tabakalara göre insanları kategorize ederek yaklaşma, farklı fikirlere tahammülsüzlük ve sarsılmaz doğru dayatması şeklinde belirlenen nedenler yöneticilerin tutum ve bilgisinin bilimsel temelde değerlendirilmesi gerektiğini düşündürmektedir. Ancak yöneticilerin yıldırma davranışı gösterme nedenlerine ilişkin belirlenen bu konuların nicel verilerle desteklendiği anlaşılmaktadır. Alanyazında yıldırma davranışlarının çok sayıda faktörle ilişkilendirildiği görülmektedir. Bu bakımdan öğretmenlere yöneltilen yıldırma davranışlarının nedenlerinin çeşitli boyutlarıyla araştırılması gerekmektedir. 

Genel olarak her bir yıldırma davranışının farklı semptomlara yol açtığı belirtilmiştir. Örneğin anlamsız görevler vermek kişinin kendi görüşlerini ifade etmesini engellemektedir. Bu bakımdan yöneticilerin yönelttikleri yıldırma eylemlerinin öğretmenler üzerindeki etkilerini belirlemeye yönelik kapsamlı çalışmalara ihtiyaç vardır. 

Araştırmanın en önemli sonucu hem öğretmenlerin hem de yöneticilerin görüşlerine dayalı olarak nitel yöntemle elde edilmiş olan verilerin, öğretmenlere yönelik yıldırma davranışlarına ilişkin kavramsal bir çerçevenin oluşmasıdır. Belirlenmiş olan bu davranışların öğretmenlere yönelik öncül nitelikte veri oluşturma özelliğine sahip oldukları söylenebilir. Bu bakımdan da bu konuda yapılacak çalışmalara kaynaklık etmesi beklenebilir. Milli Eğitim Bakanlığı‘nın bu yönde yapılacak bilimsel çalışmaları destekleyerek bu konudaki bilgi havuzunu derinleştirmesi ve genişletmesi gereklidir. Ancak araştırmayla ortaya çıkan mevcut bilgilerin de ışığında öğretmenlerin okullarda verimli çalışma ortamının ve huzurlarının sağlanması amacıyla yöneticilerin öğretmenlere yönelik tutum ve davranışlarının gözden geçirilmesi yararlı olacaktır.