Dünya yaklaşık 3 aydır corona virüsü tartışıyor. Çin'in Wuhan şehrinde ortaya çıkan yerel bir salgın sorunu, tüm insanlığın geleceğini tehdit eder boyuta geldi. 10 Mart'ta Türkiye'de görülen ilk vaka ile ülkemizde de ciddi bir tehdit haline gelen bu salgının sonuçlarını tüm insanlık gibi biz de merak ediyoruz. Bugüne kadar meselenin hep sağlık boyutunu konuştuk. Meselenin bir de sosyolojik boyutu var. Bu kadar büyük bir korku iklimi içerisinde gelecekten ümidimizi giderek kaybediyor muyuz? Alınan önlemler hakkında ne düşünüyoruz? Türkiye bu buhrandan ekonomik olarak nasıl çıkacak? GENAR Araştırma Başkanı İhsan Aktaş ile Nisan ayının başında yapılan kamuoyu araştırmasını konuştuk. İşte İstanbul, Ankara ve İzmir'de telefonla yapılan araştırmadan çarpıcı sonuçlar.

TOPLUMUN YÜZDE 94'Ü BİLGİLİ

-İhsan bey bugüne kadar meselenin hep sağlık yönünü konuştuk. Sosyolojik boyutunu hiç konuşmadık. Siz bu konuda bir kamuoyu araştırması yaptınız. Türkiye halkı Koronavirüs konusunda meselenin ciddiyeti konusunda bilinçli mi?

Araştırma yapmanın zor olduğu bu günlerde sürece katkı sunmak amacıyla kamuoyunun korona virüs süreçlerini nasıl algıladığını tedbirlere uyup uymadığını ve sağlık bakanlığının çabalarını nasıl değerlendirdiğini hepsinden önemlisi gelecek için toplumun umut içerisinde olup olmadığını ele alan bir araştırma yaptık. Araştırma bulgularında halkın büyük oranda bilgi sahibi olduğu ve gelişmeleri yakından takip ettiği görülmüştür.

-Oranlar nasıl bu konuda?

Katılımcıların yüzde 74'ü kendisini koronavirüs konusunda bilgili hissediyor. Yüzde 20,1 kısmen bilgili. Sadece yüzde 5,9'unun bilgisi yok. Bence bu çok iyi anlamda çok önemli bir oran.

YÜZDE 90 TEDBİRİNİ ALIYOR

-Tedbirler konusu da çok önemli. Halkımız tedbirler konusunda yeterince dikkatli mi?

Vatandaşın beyanı esastır halkın %90,3'Ü tedbirlere tamamen uyduğunu söylüyor. Kısmen uyduğunu söyleyenler var, hiç uymadığını beyan eden sınırlı sayıda insan var. Araştırmada genel anlamda demografik ayrıma gitmeden 50 yaş altı ve üstü diye gruplandırma yaptık. 50 yaş üstünde haberdar olma ve tedbirlere uyma yüzde yüze yakın duruyor. Bir yönüyle Türkiye tarihinde hiç olmayacak kadar vatandaşlarımız süreçler hakkında bilgi sahibiler ve problemin ciddiyetini anlamış bulunuyorlar. Halkın bu düzeyde bilgili olması kamu otoritesinin işini kolaylaştıracaktır.

TÜRKİYE SAĞLIKTA AVRUPA'YA FARK ATTI

-Sağlık Bakanlığı ilk günden bu yana Türkiye'yi ve dünyayı bu konuda bilgilendiriyor. Halkımız sağlık bakanlığını bu konuda başarılı buluyor mu?

Krtiter dergisinin nisan sayısı için ''bir kamu diplomasi modeli olarak sağlık iletişimi '' başlıklı bir yazı kaleme aldım ve bu sürecin nasıl dikkatli yönetildiğini detayları ile aktardım. Kamu diplomasisinde esas olan kamuoyunu zamnında doğru bilgilendirmektir. Sağlık bakanlığı hiçbir şüpheye mahal bırakmadan, gelişmeleri kamuoyu ile zamanında paylaştı ve dünyada tedbirler konusunda en dikkat çeken çalışmaları yaptı. Araştırmada bakanlığı başarılı bulma oranı oldukça yüksek ve bu konuda bir toplumsal mutabakat oluşmuş durumda. Krizler bir devletin imkan ve kabiliyetlerini ortaya çıkarır. Bu bağlamda Türkiye'nin kurumsal kapasitesi ve siyasi liderliği ve bakanların iş yapma kapasitesi de ortaya çıkar. Kendi ülkesine inanmayan batılı devletlere güneşe bakar gibi bakan ve gözleri kamaşan insanların kendi devletlerine olan itikadının artacağını düşünüyorum. Güney Kore, Türkiye, Japonya Almanya dünyada en başarılı devletler olarak görülüyor süreç yönetiminde.

SAĞLIK BAKANINA KAMUOYU DESTEĞİ YÜKSEK

-Sağlık Bakanlığı'nı başarılı bulanların oranı nasıl?

Bu soruya verilen cevap bizi şaşırtmadı. Toplumun yüzde 63.6'sı Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'yı başarılı, 27,4'ü kısmen başarılı buluyor. Başarısız bulanların oranı sadece yüzde 9. Bu sonuçlar siyasi iktidarın bu meseleyi doğru yönettiğini gösterdiğini söyleyebiliriz.

-Evde kalma sürecinde halkı en çok ne rahatsız ediyor bu süreçte?

Maalesef Türkiye'de FETÖ bir virüs bulaştırdı bazı kesimlere. Şartlar ne olursa olsun Türk halkına, hükümetine ve devletine güvenmeyen, her meseleden kaos ve fitne çıkaran bazı odaklar var. Çoğu zaman bu insanlar ülkelerine düşmanlık ettiklerinin farkında olmuyorlar. Fetö'nün dışında bir de marjinal guruplar var. Daha çok AB desteği ile yaşama tutunan guruplar, bu insanlar vatansız ve milletsiz insanlar. Maalesef seferberlik hali olan bu günlerde olanı biteni ters yüz etme çabasından vazgeçmiyorlar. Birde şartlar ne olursa olsun uyarıları takmayan daha çok genç guruplardan oluşan küçük bir kesim var sokakta olan, onlarında kendi yaşlılarını düşünmesi lazım.

TÜRKİYE EKONOMİSİNİN DÜZLÜĞE ÇIKACAĞINA İNANILIYOR

-Meselenin tabi küresel ekonomik kriz boyutu da var. Vatandaş Türkiye'nin bu krizden yüzünün akıyla çıkacağını düşünüyor mu?

Karşı karşıya olduğumuz krizin boyutları konusunda kimsenin net bilgisi yok. Bu süreç yer kürenin tamamını etkisi altına aldı. Türkiye son dönemlerde karşı karşıya kaldığı krizlerden hep kurumsal kapasitesini artırarak çıktı. Elazığ depremi, İdlip meselesi, Akdeniz enerji krizi, Libya ile yapılan münhasır ekonomik bölge, deniz yetki alanlarının kullanımı ile ilgili antlaşmalar vs. süreçlerin her birinden başarılı bir devlet olarak çıktık. Hükümetin korona krizini iyi yönetmesinden mülhem Türk halkı %60,8'lİk bir oranda Türkiye'nin bu süreçten başarılı bir şekilde çıkacağına inanıyor. 24,5 ise kısmen başarılı olacağını düşünüyor. Bu da yüksek bir oran. Demek ki halkımız ne olursa olsun devletine güveniyor.

VATANDAŞ ÇARESİZ BIRAKILMADI

-Bu güvenin arkasındaki motivasyon nedir?

Öncelikle devletiyle hükümetiyle bu süreç iyi yönetildi. Vatandaş yalnız ve çaresiz bırakılmadı. Bu çok önemli. Ayrıca, Çin birçok üretim merkezini karantinaya aldığında birçok tedarik Türkiye'ye yönelmişti. Bu konuda çok alternatifleri olan bir ülkeyiz. Jeopolitiğin sunmuş olduğu imkanlarımız var. Türk halkı üretim kapasitesini kaybetmedi. Birçok Avrupa ülkesi için bu alan problemli gözüküyor.

-En büyük sorunların başında evde oturmak var. Evinde kalma konusu uzarsa burada bir sıkıntı olabileceğini düşünüyor musunuz?

Araştırma verilerine bakacak olursak büyük oranda tedbirlere uyulduğu gözüküyor. Evde kalanların can sıkıntısı artmakla beraber meselenin ciddiyeti ve etkisi de günden güne artmaktadır bu iki durumun birbirini dengeleyeceğini düşünüyorum.

SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI BEKLENTİSİ YOK

-Sokağa çıkma yasağı konusu bazı çevreler tarafından çok sık dile getiriliyor. Halkın böyle bir beklentisi var mı?

Sokağa çıkma yasağı daha çok ekonomiyi köklü bir şekilde etkileyecek bir karardır. Daha şimdiden birçok üretim alanında yavaşlama var. Ben sıkı tedbirlerle bu meseleyi yönetmenin en doğrusu olacağını düşünüyorum. Türkiye'nin meselelerine vakıf olmayan daha çok yerel bazı yöneticiler bu meseleyi dillendiriyor. Bir ülke için bu karar oldukça stratejiktir. Sokağa çıkma yasağı yerine evde kalma tedbirlerinin sıkı şekilde uygulanması daha yerinde olacaktır. Beklenti de budur.

2-3 AY İÇİNDE NORMALLEŞİRİZ

-Sizin beklentiniz nedir? 2020 yılı sonunda nasıl bir Türkiye gözünüzün önüne geliyor. Bu süreçten güçlenerek çıkacak mıyız. Sadece ekonomik olarak değil sosyolojik olarak da soruyorum bu soruyu.

İki üç ay içerisine bu problemin bir düzene gireceğini düşünüyorum. Türkiye için 2020 büyüme ve ivme yılı olacaktı. Koronanın hasarının ne olacağını kestiremiyoruz. Elimizde bizi olumlu düşündürecek verilerimiz var. İlk olarak Türkiye üreten bir ülke. Dimamik bir nüfüs yapısı var ve her kriz yaşandığında alternatif ülke olduğumuz gerçeği ile yüzleşiyoruz. Süreç bittiğinde dünyada sağlık turizminden en fazla pay alan ülkelerden biri olacağız. Korona süreci bütün ülkelerin devlet ve kurumsal kapasitesini ortaya çıkardı. ABD de daha çok devlet başkanlarında araştıma yapan ve ''haris poll'' diye markalaşan bir model var biz bu modeli PBS firması ile birlikte Türkiye için uygulamıştık. Alt yapı yatırımları tamamlandı. Faydası ileriki dönemlerde en değerli veri olarak otaya çıkmıştı. Umarım böyle olur çükü Türk toplumu teyakkuz zamanlarında güçlenen bir toplumdur.