TBMM Genel Kurulunda, Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu Teklifi'nin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı.

İYİ Parti adına söz alan Denizli Milletvekili Yasin Öztürk, eksikliklerine rağmen ürün güvenliği düzenlemesinin yasalaşması gerektiğini söyledi.

Ürün güvenliğine ilişkin en çok çocukların risk altında olduğunu dile getiren Öztürk, "Çocuk ürünleri olarak adlandırılan yelpaze çok geniş. Çocuk tekstili, çocuk ayakkabısı, yürüteçler, mama sandalyeleri, karyolalar, oyuncaklar, kırtasiye malzemeleri ve birçok ürün. En fazla rastlanan kimyasal risk, özellikle aksesuar ve bebek giysisi grubunda görülüyor." dedi.

Bebek giysilerinde, nikel, kurşun ve kadmiyum gibi maddelerin bulunduğunu belirten Öztürk, "Nikel, alerjen bir madde, daha da ilerisi kanserojen bir madde. Özellikle çocuk oyuncaklarında Çin menşeli kanserojen, sağlığa uygun olmayan, güvenli olmayan ürün piyasada dolaşıyor. Çocuklarımıza oyuncak alırken bin kere düşünüyoruz." diye konuştu.

- "Ürün güvenliği stratejik öneme sahip"

MHP Antalya Milletvekili Abdurrahman Başkan, ürün güvenliği kavramının, stratejik öneme sahip olduğunu, gerek dış ticarete konu gerekse iç piyasaya arz edilen ürünlerin asgari güvenlik koşullarını taşıması gerektiğini söyledi.

Başkan, ihracatta ülke imajının güçlenmesini sağlayan ürün güvenliğinin, tağşişe konu olmamasının, ürüne ilişkin işaretleme, etiketleme, iç pazarda da yerli üreticiyi haksız rekabetten korumanın, vatandaşa sağlıklı ve güvenli ürün sunmanın en etkili yolu olduğunu anlattı.

Ürünlerin yalnızca güvenli olmasının ve uygun üretilmesinin yeterliği olmadığına değinen Başkan, kullanıcıların, ürünün kullanımıyla ilgili temel bilgileri ve içerdiği riskleri bilmeleri ile ürünün belgelendirilmesi ve ilgili uygunluk işaretiyle işaretlenmesinin gerekli olduğunu ifade etti.

Başkan, kanun teklifinin Avrupa Birliği (AB) uyum yasaları kapsamında değişiklikler içerdiğini dile getirdi.

HDP Mersin Milletvekili Rıdvan Turan, ürün güvenliğinin önemini dile getirerek, "Buna ilişkin daha önce ivedi adımlar atılabilirdi ama şu anda konuştuğumuz teklif bile en az 7 yıllık gecikmenin sonucunda gündeme geldi." dedi.

Düzenlemeyle, AB müktesebatı kapsamında ürün güvenliğine ilişkin belirlenen çerçeveye uyum sağlanmaya çalışıldığını ifade eden Turan, "Aslında Avrupa Birliği müktesebatının öne sürdüğü ya da dikte ettiği şey her neyse bunun Türkçeye çevrilmesi ve bunun bir mevzuat haline getirilmesi durumuyla karşı karşıyayız." dedi.

- "Düzenleme Türk malı imajına katkı sağlayacak"

CHP Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan, AB mevzuatı kapsamında yapılması gereken bu yasanın, "Türk malı" imajına katkı sağlayacağını belirtti.

Kamuoyunun gündeminde yer alan yerli otomobile ilişkin eleştirilerde bulunan Tarhan, endüstriyel bir ürün içinde yerliliğin, "çizim", "mühendislik" ve "ilk imalatın" o ülkede yapılmasıyla oluşacağını söyledi.

Tanıtımı yapılan yeni otomobilin yerliliğinin tartışıldığını öne süren Tarhan, "Tanıtılan otomobil, sizin iddia ettiğiniz gibi, yerli ve milli değil. Yüzde 1'i bile yerli değil. Çünkü tasarımı İtalyanların, motoru için doğrudan Alman Bosch ile çalışılacak. Biz yerli otomobile karşı değiliz. Biz bu ülkede otomobil zaten üretiyoruz. Bizim ülkemizde markamız yok." diye konuştu.

- "Geri çağırma müessesesi zorunlu olacak"

Teklifin imza sahibi milletvekillerinden AK Parti İstanbul Milletvekili Hulusi Şentürk, şahsı adına yaptığı konuşmada, günlük yaşantıda kullanılan ürünlerin her geçen gün çeşitlendiğini belirtti.

Bu ürünlerin uygun olmaları ve uygun kullanımlarının hayati önem taşıdığına dikkati çeken Şentürk, bunun için ülkelerin, piyasaya arz edilen ürünlerin güvenli olmasını sağlayabilmek için teknik düzenlemeler hazırladığını ve bu kapsamda piyasa gözetimi ve denetimi faaliyetlerini icra ettiklerini anlattı.

Türkiye'de de bu alanda en kapsamlı düzenlemenin 2001'de Meclisten geçen ve 2002'de yürürlüğe giren Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun olduğunu hatırlatan Şentürk, söz konusu kanunun, Gümrük Birliği anlaşması şartları gereği AB mevzuatı esas alınarak hazırlandığını ve yürürlüğe girdiğini aktardı.

AB'nin 2010'da piyasa gözetimi ve denetimi alanında önemli değişiklikleri olduğunu dile getiren Şentürk, piyasaya arz edilen fakat uygun olmadığı anlaşılan ürünün geri çağrılmasıyla ilgili müessesenin oluşturulduğunu hatırlattı.

Uygun olmayan ürünü piyasaya arz eden iktisadi işletmecinin doğru tespit edilebilmesi için iktisadi işletmecilerin izlenebilirliğiyle ilgili düzenleme yapıldığını anlatan Şentürk, "Uygun olmayan bir ürünün yol açacağı zararın tazminiyle ilgili düzenleme yapıldı ve e-ticarette 2010'da AB tarafından piyasa gözetimi ve denetimi mevzuatı kapsamına alındı. Bizim de ülkemizdeki mevzuatı bu çerçevede yeniden ele almamız gerekiyordu." diye konuştu.

Ürün güvenliği düzenlemesinin içeriğine ilişkin bilgi veren Şentürk, şöyle konuştu:

"İmalatçı, ithalatçı ve yetkili temsilcisi tek tek tanımlanıp, sorumlulukları tek tek belirlenecek. Daha önce bunlar ayrışmamıştı, yalnızca üretici diye geçiyordu. Bu da asıl sorumluyu bulmak ve cezalandırmakta ciddi sıkıntıya yol açıyordu. Yeni düzenlemeyle imalatçı, ithalatçı ve dağıtıcı ayrı ayrı tanımlandı. Yetki ve sorumlulukları da ayrı ayrı belirlendi. Gelişmiş ülkelerde zorunlu olarak uygulanan ama bizde ihtiyari olan geri çağırma müessesesi zorunlu hale getiriliyor. Teknik düzenlemelerde engellilerin erişilebilirliği zorunlu hale getiriliyor. Hakkında teknik düzenleme olmayan konularda yasal bir boşluk vardı, bu boşluk da genel ürün güvenliği mevzuatının düzenlenmesi ve ona atıf yapılmasıyla giderilmiş olacak."

TBMM Başkanvekili Celal Adan, teklifin tümü üzerindeki görüşmelerin tamamlanmasından sonra birleşime ara verdi. Adan, aranın ardından komisyonun yerini almaması üzerine birleşimi yarın saat 14.00'te toplanmak üzere kapattı.