Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin (KKTC), Fullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) karşı verilen mücadeleye destek olduğunu ifade etti. KKTC'de resmi ziyaretler yapan Gül, İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars'ı ziyaret etti. Yargısal ve idari konularda FETÖ ile mücadelenin sürdüğünü ifade eden Gül, "İki ülke olarak ortak mücadele kararlılığımızı bir kez daha yeniledik" dedi. Bakan Gül, "KKTC, FETÖ'ye karşı karar alan ve destek veren bir ülke. KKTC'ye teşekkürlerimizi ifade etmek isteriz. Terörle mücadele, ortak ve kararlı şekilde sürdürünce başarılı olunur. Bu konularda adli işbirliğimizi daha da iyi noktaya ulaştırmak için önemli kararlar aldık" dedi. Kıbrıs sorunu ile ilgili de açıklama yapan Gül, Kıbrıs Rumlarının uzlaşmaz tutumunun çözümsüzlüğünün nedeni olduğunu söyledi. Doğalgaz çalışmalarına da dikkat çeken Gül, Rumların tek taraflı olarak yürüttüğü hidrokarbon faaliyetlerinin bölgeye tehdit olduğunu kaydetti. Kapalı Maraş'ın açılması ile ilgili çalışmaları da değerlendiren Gül, Maraş, "KKTC'nin toprağıdır. 1974'ten sonra yerleşime kapatıldı. Mülkiyet hakların korunarak bir çözüm bulunmasını destekliyoruz. Maraş konusunda KKTChükümetinin almış olduğu karar çok yerindedir, bizler de destekliyoruz" dedi. KKTC İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars da, "Türkiye ile işbirliğinde olmak bizler için önemlidir. Türkiye Cumhuriyeti her zaman Kıbrıs Türk halkının yanında olmuştur. Bir kez daha bakanımız huzurunda teşekkür ediyoruz" dedi. KKTC'de bağımsız bir adli tıp kurumun kurulacağı mesajını veren Baybars, "Bu destek çok önemli" dedi. MARAŞ AÇILIMI KKTC'ye günübirlik ziyaret gerçekleştiren Gül, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Teberrüken Uluçay ve Başbakan Ersin Tatar ile de görüştü. Başbakan Tatar, Gül'ü kabulünde yaptığı açıklamada, "Türkiye Cumhuriyeti'nin son yıllardaki atılımları bizleri gururlandırmaktadır. Dün Sayın Cumhurbaşkanımızın (Recep Tayyip Erdoğan) Rusya ziyaretini izledik. Önemli gelişmeler olduğunu görüyoruz" dedi. Maraş konusunda da açıklamalar yapan Tatar, şunları kaydetti; "Uluslararası hukuk temelinde bakıldığında 45 yıl sonra arada bir anlaşma yokken buranın kapalı kalmasında hiçbir hayır yoktur. Orada mülk sahipleri vardır. Bütün belgeler, arşivler 1571'e kadar taranmıştır. Bu saatten sonra buranın açılması ve Vakıflar İdaresi başta olmak üzere eski hak sahiplerinin başvurmaları, bölgenin yerleşime açılması ve oranın tekrar kazandırılmasını düşünüyoruz. Bu büyük bir projedir. Hem turizme, hem ekonomiye büyük katkısı olacaktır. Doğu Akdeniz'de de proaktif siyasete büyük katkısı olacak bir adım olarak görmekteyiz. Rum tarafı bize hiç sormadan tek taraflı anlaşmalar yaparken, biz de oturup seyretmek durumunda değiliz."