İsviçre Federal Gıda Güvenliği ve Veterinerlik İşleri Dairesi (FSVO) raporunda, yüksek oranda borun fetal gelişimi ve doğurganlığa olumsuz yansıdığını, ürünün uzun süreli sağlık tehlikesi taşıdığını ve bunu görmezden gelinmemesi gerektiğini de belirtti.
BEYPAZARI'NDAN RESMİ AÇIKLAMA GELDİ
Beypazarı markası yöneticileri ise ortada risk olan bir durumun olmadığını söyleyerek şu cümleleri kurdu: “Firmamızın Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve ABD Çevre Koruma Ajansı tarafından belirlenen parametrelerin tamamında uygun değerler içinde olduğumuzu vurgularız. Haberin İsviçre kaynaklı olmasına rağmen, bu haberin “yüksek değer çıktı” şeklinde sunulmasının, bilgiyi yanlış algılamaya yönelik bir çaba olduğunu düşünüyoruz.” şeklinde ifade etti.
‘10 LİTRE İÇMENİZ GEREKİR’
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı öğretim üyesi Halk ve Çevre Sağlığı Uzmanı Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz ise, “Bor sınır değeri 1 mg/L olarak belirlenmiş durumda. Bakanlık tüm suları düzenli denetler. Sıkıntı analiz sonuçlarının açıklanmaması. Türkiye’de içtiğimiz suyun sonuçlarını bilmiyoruz “dedi.
Üsküdar Üniversitesi Adli Bilimler Enstitüsü’nden Doç. Dr. Kaan Yılancıoğlu da şu bilgileri aktardı: “DSÖ’ye göre kilogram başına 0,4 mg sağlık açısından sorun yaratmıyor. 70 kilo biri günlük 28 mg bor tüketebilir. İçme sularında 0.2 mg/L boron var. Ankara özelinde maden sularında 3mg/L boron bulunuyor. Zararlı olması için günde 10 litre içmeniz gerekir.” yaklaşımında bulundu.
‘ZEHİR DEMEK DOĞRU DEĞİL’
İstanbul Florence Nightingale Hastanesi Kardiyoloji Bölümü Uzm. Dr. Demet Erciyes deterjan, bulaşık tabletlerinde zararsız seviyede bor yer aldığını söyleyerek, “Borun, kemik, kas sağlığı ve az da olsa prostat kanserini önlemede yardımcı faktör olduğu ispatlanmış. Doğurganlığı etkileyen net çalışma yok. Yüksek dozda erkek hayvanların üremesine toksik etkileri olduğu çalışmalarda yer alıyor, zehir demek doğru değil” şeklinde konuştu.
Kimyagerler Derneği Genel Sekreteri Sefa Karta ise alınabilecek bor miktarının ülkeler arasında değişkenlik göterdiğini ifade ederek “FSVO’nun tespit ettiği bor miktarına ilişkin somut veri yok. Dönemsel doğal mineralli sularda elementel değerler farklılık gösterebilir” değerlendirmesinde bulundu.
