Kamudanhaber - Özel Haber

Murat Kenan Erdem 

"Önümüzde düşman, ardımızda da reziller vardı..."

Yol Ayrımı/ Kemal Tahir

Önde; heyecanlı atar ergenler, arkada planlayıcılar vardı. Gerçekliğe filtre takılıp gençlerin masum talepleri boot hesaplarla manipüle edilerek bir anda 300 bin twitlik algı oluşturuldu. Olguda heyecanlı gençliğin masum talepleri, algıda Ziya Selçuk istifa linçine dönüştürüldü.

Biliyoruz ki tüm hırslı piyonlar, şahı korumak için değil, vezir olmak hayaliyle savaşır. Vezir olma hayallerinin kendilerini düşürdüğü rezilliğin bir farkında olsalar keşke… Kime mi sesleniyoruz? Karda yürüyüp iz belli etmediğini sanan “gölgesizler”e… Bunlar gölgesizdirler, şu fani dünyada bir gölgeleri bile yok bunların… Çünkü reel de varlıkları yok. Reel de varlıkları olsaydı; onların da bir Ziya Selçuk’u olurdu. Düne kadar bir yardımcı fiilin suistimaline sığınıp öznesiz cümlelerle faili meçhul suikastlerin pususuna yatan gölgesizler, şimdi meydana çıkıp elektronik iz bırakma pahasına hedefi netleştirme cüretini gösterdiler. Umberto Eco’nun deyişiyle semiyotik bir gerilla savaşıdır bu yapılan. İktidar seçkini gibi davranmayan tevazuda simgeleşmiş bir ismin; Ziya Hoca’nın, koltuk hırsı içinde gösterilerek yıpratılması stratejisi… Sosyal medyanın araçsallaştırılarak silaha dönüştürülmesiyle; belirlenen simge, sembol kişiliklerin itibar suikastine uğratılması olarak da izah edebiliriz.

Dün gece, Alev Alatlı’nın ifadesiyle: “Alevler afakı sardığında meydanda olmadıkları için suçsuz kabul edilecek” sosyal virüslerin, atar ergenler üzerinden twiter’ın 280 karakterlik boşluğuna sığmayan karaktersizliğine şahit olduk. Vasatın hâkimiyetinin yaşandığı sosyal medya platfromlarında, kronik vicdan yetmezliği yaşayan gürûhun ilk yargısız infazı bu değildi, şüphesiz... Gerçeği yalanla, olguyu algıyla harmanlayan elektronik sineklerin, yaratılmış gerçeklikle rıza üretimi planlayan nefret vaizleridir bunlar… Bunlara kendi günahlarını yükleyecekleri bir günah keçisi lazımdır her zaman.

Twitırda gecenin karanlığına sığınarak, reyonların fırsat ürününe saldırır gibi saldırdılar, Ziya Hoca’ya… Anlamsızlık eşiğini aşanların asimetrik savaşında, sistemin zaman aşımına uğramış tüm hatalarını Ziya Selçuk’a fatura ettiler. Sosyal kredisini tüketenlerin filtrelenmiş gerçekliğinde Ziya Selçuk istifa etmeliydi. Neden? Yağmur nereye yağarsa tarlasını oraya taşıyan politik münafıklar öyle istiyordu çünkü…

Hedef belliydi: Ziya Selçuk!

Yolsuzluktan, hırsızlıktan vuramazlardı. Nepotizm, eş dost kayırmacılığı desen o da tutmazdı. Jakoben desen, adam halk adamı, kot pantolonla geziyor… Öğretmene işaret parmağı sallayan “Bakan”lardan da değil… İnsanları, hayvanları, kuşları, çiçekleri dahası çocukları seviyor. Eğitimci Bakan desen, eğitimci… Hem de profesör. O halde, nereden vurmalı Ziya Selçuk’u?

Sınavların yüz yüze yapılacak olmasının yaratabileceği sıkıntıların ardına sığınıp bir yönetmelik üzerinden yasal mermileriyle vurmaya geldiler. Onlar haklıydılar kendilerince… Çünkü sırtlarında yumurta küfesi taşıyan onlar değildi sonuçta.

Sosyal medyada bu tezgâhı planlayan üst akıl; 11 Haziran 2020 tarihli “Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”in Ek Madde 1’in 2. Fıkrasında yer alan: “Eğitim ve öğretim faaliyetlerine ara verilmesi durumunda uzaktan eğitim yapılabilir. Ancak uzaktan eğitimde puanla değerlendirme yapılmaz.” ifadesinin ekran görüntüsünü paylaşarak talebin yasalara dayandırıldığı yanılgısını oluşturmaya çalıştılar. Oysa adı üzerinde söz konusu yönetmelik, engeli olan özel bireylere yönelik hizmet veren “özel eğitime” ait bir yönetmelikti… Bunu paylaşanların eğer özel bir engeli yoksa tamamen art niyetli bir çarpıtma girişimi ile karşı karşıya kalındı. Kurgusal bir gerçeklikle hakikat inşa ediliyor. Bir yönetmelik, twitırda “yanılsamanın gerçekliği projesi” olarak paylaşılıyor.

Çoğunluğu, 2020’nin ekim, aralık aylarında açılmış; tek takipçili ya da takipçisi bile olmayan yeni açılmış, sıfır diye tabir edilen binlerce hesaptan gerçekleştirildi, operasyon. 10-15 takipçili hesapları saymıyoruz bile… Bu hesapların hangi amaca matuf olarak açıldığı da gün gibi ortada… Gerçek belgeyle, istenen algı oluşturuluyordu. Ardından, boot destekli twitler kısa sürede üst sıralara taşınıyor; gündem manipüle ediliyordu. Algoritma destekli algı diktatörlüğü, Ziya Selçuk’un istifasını istiyordu. Dün gece hepimiz, üretilmiş gerçekliklerin arasına sos kıvamında katılan yalanlarla olgusal ve algısal bir kurgunun içerisine hapsedildik.

“Carnegie Mellon Üniversitesi Araştırması: Koronavirüs ile ilgili Ocak ayından beri Amerika'da atılan 200 milyon tweet'in analizine göre;

- Atılan tweet'lerin %45'i

- En etkili 50 retweet'çinin %82'si

- 1000 retweet'çinin %62'si bot hesaplar…” diyor.

Algıların dünyasına hoş geldiniz…

YASAL UYARI: Yayınlanan haberin tüm hakları MYZ DİJİTAL MEDYA Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.