Yüksek İstişare Kurulu üyesi Cemil Çiçek Haber Global'de Senem Toluay Ilgaz'ın sorularını yanıtladı.

Cemil Çiçek'in açıklamalarından satır başları;

15 Temmuz sadece bir ceza hukuku olayı değil. Din eğitimi konusunda yeni bir çabaya ihtiyaç var. Buna bir bakmak gerekiyor. Ben bunları söylerken kendi meşruiyeti içinde kalanları tenzih ederim. Sözlerim, işi kötü yapanlarla ilgilidir. 2003'ten beri ben terör örgütlerinin silahsız olabileceğini söylerim. FETÖ terör örgütü 15 Temmuz'a gelinceye kadar yaptığı silahlı bir eylem yok. Devletin kılcal damarlarına sızıp, herkesin özel hayatına girmişlerdir. En evvel dinlediklerinden biri de benim. Bilgileri alıyorlar, sizin zaafınızdan, boşluğunuzdan dolayı bunları önünüze koyuyor. Bilgiyi silah haline getirdi bunlar. Onun için meseleye bu açıdan bir bakmak lazım.

Sayın Cumhurbaşkanımızın vurgu yaptığı bir şey var, dış güçler. Biz bu dış güçlerle ittifak içerisindeyiz. ABD ile ittifak içindeyiz, ABD teröre kaynak üretiyor. Şimdi bunlar var ama bilelim ki Türkiye, coğrafya ve güç kuvvet itibariyle bölgede dengeleri değiştiren bir ülke. Böyle bir ülkeye karşı operasyon yapılacaksa bunun istihbarati boyutuna da bakmak gerekir. Bu dış güçlerin 1. sınıf istihbaratçıları Türkiye gibi ülkelerde vardır. Bunlar bazen hukuk içerisinde yer alır bazen de kayıt dışı olurlar. Bizim vatandaşlarımızın bu konularda bilgilenmesi lazım.

CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ'NDEN MEMNUN MU?

Sizin sorularınız derinlikli sorular. Bir anket cevabı gibi evet, hayır dersek yanlış olur. Türkiye bu tartışmalardan bir türlü kurtulamadı. Yargı, ordu siyasete girmeseydi biz 2007'de Cumhurbaşkanı'nı Meclis'in içinde seçecektik. Türkiye yanlış dedikleri yola nereden girdi? Bir devlet krizi çıktı. Anayasa'daki şartlar çok açık. Cumhurbaşkanlığı seçimleri için maddeler belliyken bir devlet krizi çıktı. Devlet krizi çıktığı için değişim zorunlu hale geldi.

Bu uygulamalardan dolayı zaten bir çalışma yapıldı. Bu sistemin aksayan yönlerine ilişkin Fuat Oktay bir çalışma yaptı. Demek ki bu sistemdeki aksaklıklarla ilgili meseleleri devletimizin başındakiler biliyor.

"TARAFSIZ CUMHURBAŞKANI" POLEMİĞİ

Devlet sistemi dediğimiz bir otomobil gibi, siz sadece motoru üzerinde duruyorsunuz; elektrik aksamı, freni üzerinde durmuyorsunuz. Burada sadece bir yerin üzerinde durursak belli ölçülerde haklı olabilirler. Sadece partili olup olmamak bu sistemin eksikliği ya da özelliği olmaz. Denge ve denetleme olmak kaydıyla her sistem demokratik olabilir. Bugün denge ve denetleme yeteri kadar yapılamıyor. Bunun yapılamamasının sebebi olaya tek bir yerden bakılmasından kaynaklanıyor.

Hükümeti kuran parti Meclis'te çoğunlukta, çoğunlukta olunca eski sistemde de denetleme işi yapılamıyordu. Bir evi düzenlerken sadece oturma odasını düzenlerseniz bu düzenleme olmaz. Maalesef Anayasa düzenlemesini yapamadık.

1982'den bu tarafa bir siyasi taslağı ortaya çıkaramadık. Bunu TBMM yapmaz. E siyasi partiler neden yapmadı?

Ben Anavatan Partisinin kurucusuyum beni neden ihraç ettiler? 8 yıllık kesintisiz eğitime olumlu oy vermediğim için... O zamanki askerler 8 yıllık eğitim sistemini hükümet sistemine soktu. Siyasi partiler yasası doğru bir sistem tartışmasının ilk şartıdır. Daha sonra seçim yasasının düzelmesi lazım. Bu 2'sini düzeltmeden Cumhurbaşkanı partilidir, partisizdir... Bu mesele tartışılmaz.

AİHM VE AYM KARARLARI

Bu kararların uygulanması elbette bir sorundur. Yargı millet adına yargılama yapar. Yasama da Türk millet adına kanun çıkarır. 3 erk de millet adına iş yapıyor. Devlete güven Yargı'ya güvendir. Yargı, alternatifi olmayan bir şeydir. Türkiye kendi tasarrufuyla azami yüzde 5 kalkınabilir. Türkiye'nin rakipleri arasındaki farkı kapatabilmesi için yüzde 7 büyümesi lazım. Bunun için yabancı sermayenin ülkeye gelmesi lazım. Yabancı sermayenin ülkeye güvenmesi için de güçlü bir Yargı lazım.

Mevzuat açısından çok fazla sıkıntımız yok. Esas mesele bu çıkarılan yasaların uygulanmasıdır. Kanun koyucunun muradına uygun olarak uygulanmasıdır. Burada Yargı FETÖ nedeniyle büyük bir travma yaşıyor. Bunun getirdiği bir tökezleme var.

İRFAN FİDAN'IN AYM ÜYELİĞİNE ATANMASI

Çok derli toplu bir makale yayınlandı bu konuyla alakalı. O makaleyi okuyup oradan bu olaya bakmak var. Bir de tümüyle eleştiren taraftan bu olaya bakmak var. Orada Cumhurbaşkanı'nın yaptığının Anayasa'ya aykırılığı yoktur. Aday olmasının da aykırılığı yoktur diyor. Keşke sayın Fidan bu dönem aday olmasaydı. Belki bu tartışmayı yapmazdık.

"HDP KAPATILSIN" TARTIŞMALARI

Parti kapatmayı zorlaştırıcı adımların bir kısmı bizden önceki hükümet döneminde de atıldı. Burada hukuki bir konuyu konuşuyorsak bunu hukukla konuşmak lazım. Her konuyu siyaseten konuşuyoruz biz. Partilerimizin de bir sorumluluğu yok mu? Milletvekili olurken Anayasa'ya uygun davranacağıma diyerek yemin ediyoruz. Bir parti neleri yaparsa kapatma davasına haiz olur? Buna bakmak lazım. Kimse devleti de parlamentoyu da hukuku da emrivakide bırakmaması lazım. Parti kapatmalar doğru bir şey değil ama bu da ben köpeksiz köye düştüm değneksiz gezerim şeklinde olmamalı. Partiler de sorumlu davranmalı.