Bazı veliler bana ulaşıp, hocam çocuğumuz yazın ne yapsın? Dinlensin mi? Çok yoruldu malum sınavlar çok zordu…. Gibi cümleleri sık sık kullanarak, çocuklarının yaz tatilinde ne yapması gerektiğini bana soruyorlar.

Tatil denildiği zaman, genel olarak kültürümüzdeki “Bahçe bostan yan gel yat Osman.” veciz sözü aklımıza geliyor.

Tatilde yat, uyu, gez, toz keyfine bak…

Bu anlayış hem yanlış hem de telafisi imkânsız pek çok sorun yaratmaktadır. Öncelikle yaz aylarında bilgi kaybı %30 civarındadır. Yaz aylarında eline kitap almayan çocuk, eylül ayında okul açıldığında, yaz tatilinde kitap okuyup yeni bilgiler öğrenen arkadaşlarını iki aylık bir gecikme ile takip etmektedir. Mesela bu öğrenci LGS’ye ya da TYT’ye girecekse, haziran ayındaki sınava iki aylık bir gecikme ile hazırlanmış demektir. Çünkü iki aylık bir öğrenme kaybı vardır. Ayrıca kalıcı öğrenmeyi sağlamanın yolu, öğrenilen konuları düzenli olarak tekrar etmektir.

Yaz tatilinde dar gelirli aile çocukları bilgi kaybını daha çok yaşarken, sosyo-ekonomik düzeyi yüksek ailelerin çocukları, yaz aylarını daha etkili ve verimli kullanmakta, daha çok bilgi-beceri öğrenme fırsatı yakalamaktadır.

Yaz aylarında çocuklar ne yapmalı?

Öncelikle anne-baba değil, çocuk kendi programını kendisi yapmalı. Eğer bu programı anne-baba yaparsa, öğrenme oyun olmaktan çıkar, göreve dönüşür…

Çocuğun yaptığı planda gezme, eğlenme, oyun, kitap okuma, beslenme ve spor gibi tüm faaliyetler olmalı. Çocuğun yaptığı planı uygulayabilmesi için anne-baba destek olmalı, ortam yaratmalıdır.

Çocuk öğrendiklerini tekrar etmeli ve hayata transfer etmelidir. Örneğin, ailesi ile Karadeniz gezisi yapan bir çocuk, iklim, bitki örtüsü, coğrafi özellikler, yerleşim biçimi, tarım, endüstri ve turizm gibi alanlardaki mevcut öğrenmelerinin yansımalarını somut olarak görmeli, analiz edebilmelidir. Tarihi ve turistik alanları gezme, geziden önce ön bilgi sahibi olma ve süreci fotoğraflama, sunu haline dönüştürüp sunma, kalıcı öğrenme için oldukça önemlidir.

Çocuklara öğrendikleri bilgileri paylaşma imkânı sunulmalıdır. Haftanın bir akşamı, örneğin cumartesi akşamı saat 20.00-21.00 arası, çocuğun okuduğu kitapları anlatma, öğrendiklerini aile bireyleri ile paylaşma saati olmalıdır.

Çocuklara farklı çevrelere girme ve farklı kişilerle etkileşim içerisinde bulunma fırsatı verilmelidir.

Çocukların hobileri ile ilgili alanlarda çalışmaları ve bu hobilerini paylaşabilecekleri alanlar, ortamlar oluşturulmalıdır.

Okuma-öğrenme için önemli olan ekolojik çevredir. Bu çevreyi düzenlemek ve daha etkin hale getirmek anne-babanın sorumluluğundadır.

Çocuğun öğrendiklerini paylaşmasına ve tartışmasına olanak sunulmalıdır. Çocuk, öğrendiklerini tartışma ortamlarında kendisini özgürce ifade ettikçe hem eksiklerini anlamaya hem de farklı bakış açıları kazanmaya başlar. Böylece olayları daha nesnel irdeleme becerisi kazanır.

Eğitim-öğretim dönemi içerisinde çok fazla gazete, dergi okuma imkânı olmayan çocuklara günlük gazete okutulmalı, özellikle makaleler, makalelerde geçen kavramlar, bu kavramların içeriği öğretilmelidir. Sosyal, siyasal, kültürel olaylara karşı farkındalık düzeyi artırılmalıdır.

Her gün ez az 15 kelime öğrenmesi ve bunu günlük yaşamında kullanması için teşvik edilmesi gerekir. Öz Türkçe’nin dil zenginliği, bütünlüğü, akıcılığı ve anlamı, Atasözleri ve deyimleri kullanma, tatil döneminin vaz geçilmez etkinlikleri arasında yer almalıdır.

“Müzik ruhun gıdasıdır.” veciz sözüne binaen çocuklar bir kültürel enstrümanı çalmayı öğrenmeli, bir halk oyununu öğrenmesi için teşvik edilmeli, en az bir türkü öğretilmelidir. Kültürel normlar, değerler yaşatılmalı, bir köy düğününe katılıp halay çekmeli, diz çöküp, bağdaş kurup bir köy somununu parçalayıp yemeli, kırlarda, bayırlarda özgürce gezip tozmalıdır.

Tatil döneminin vaz geçilmez etkinliği spordur. Her gün düzenli yürüyüş, koşu, bir spor dalında aktif spor yapma imkânı sağlanmalıdır. Özellikle denizde yüzme ve güneşlenme fırsatı sunulmalıdır.

Tatillerde çocuklara farklı beceriler kazandırılabilir. Küçük ev aletleri ile bakım, onarım ve tamir işlerinde rol almalarını sağlanabilir. Anne-baba ile birlikte erkek, kız çocuk fark etmez mutfağa girip yemek yapmalı, elektrik süpürgesi ile yerleri temizlemeli, bulaşık makinasına bulaşıkları dizmeyi öğrenmelidir.

Tatil, iyi değerlendirilirse, çocuğa çok önemli kazanımlar sağlar. İyi değerlendirilemediğinde, beyhude geçen zaman diliminden başka bir şey değildir. Unutmayın, boşa geçen zamanın telafisi yoktur…

Sonuç olarak, tatil öğrencilerin sadece okula devam etmedikleri zaman dilimidir. Tatilde öğrenme, sportif faaliyette bulunma, sosyal ve kültürel etkinlikleri yapma, hatta bu alanlarda yoğunlaşma zamanıdır. Öğrenilen bilgilerin düzenli olarak tekrar edilmesi, eski öğrenmelerin üzerine yenilerinin eklenmesi, yaparak yaşayarak öğrenme ortamlarının oluşturulması, çocukların gelişimi açısından son derece önemlidir. Bu dönemde çocukların aile büyükleri ile zaman geçirmesi, kültürel normları içselleştirmesi açısından önemli rol oynar. Dar gelirli aile çocukları, tatil dönemini mevcut imkânlar içerisinde etkili olarak değerlendirebilir, öğrenme düzeylerini artırabilirler. Bilgisayar teknolojileri yardımıyla müze ve tarihi alanların sanal gezilmesi, öğrenme sürecinde alternatif uygulamalardan birisidir. Öğrenmek isteyen herkes için öğrenme imkânı vardır. Yeter ki çocuk, öğrenme istek ve arzusu içerisinde olsun. Yaz tatili öğrenme ve kendini geliştirmek isteyen herkes için bulunmaz bir fırsattır.