Vakalar patladı, can kayıpları rekor kırdı / Fotoğraf: AA

Aralık 2019'da Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan koronavirüs (Kovid-19) yayılmaya ve can almaya devam ediyor.

Virüsün şimdiye kadar Alfa, Beta, Delta, Gamma ve Omicron gibi birçok varyantına rastlanıldı.

Dünya genelinde virüse yakalananların sayısı 418 milyon 245 bini 964 kişiyi buldu.

Birçok ülke koronavirüs tedbirlerini gevşetip kısıtlamaları kaldırırken, kimi ülkelerde vaka ve ölüm oranları yüksek seyrediyor.

Vaka ve ölüm oranları yüksek seyreden ülkelerden biri de Türkiye.

Geçen 8 Şubat Salı günü vaka sayıları rekor düzeyde artarak 111 bin rakamını geçti.

Önceki gün ise 309 kişi koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti.

Türkiye, şu anda vaka ve ölüm sayılarının en yüksek olduğu ülkeler listesinde 7. sırada.

Bugüne kadar 91 bin 388 Türk vatandaşı koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti. 

"Vefat sayılarının yüksek olduğunu unutmayalım"

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımda ölüm oranlarının çok yüksek olduğu hatırlatmasında bulundu.

Omicron kaynaklı vakaların hafif seyretmesinin geri kalan her şeyin iyi gittiği anlamına gelmeyeceğini belirten Koca, "Öncelikle, vefat sayılarının yüksek olduğunu unutmayalım. Bir hastalık daha mücadele gücü olmayan kronik hastaları, direnci düşük yaşlıları korumak için dikkatli olalım" uyarısında bulundu.


 

"Her 4,7 dakikada bir insanımız öldü"

Gerekli tedbirlerin alınmaması ve sürecin doğru yöneltilmediği gerekçesiyle birçok kişi Koca'ya tepki gösterdi.

Tepki gösterenlerden biri de Türk Tabipleri Birliği (TTB) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı oldu.

Sağlık Bakanı Koca'ya "Sorumluluk hissediyor musunuz acaba?" diye soran Fincancı, şunları kaydetti:

"Karantina ve izolasyon sürelerini kısalttınız, halk sağlığı önlemlerinin hiçbirini gözetmiyorsunuz, hafif grip gibi diyerek toplumu rehavete sürüklediniz, aşılama neredeyse durdu.  Sonuç olarak bugün her 4,7 dakikada bir insanımız öldü. Sorumluluk hissediyor musunuz acaba?" 


 

Prof. Dr. Finacancı'nın da dediği gibi koronavirüs hafif gribe benzetildi ama vaka sayıları patladı, can kayıpları arttı.

Peki, bundan sonra ne olur? Rahatlama be zaman ve nasıl yaşanır?

Independent Türkçe'ye konuşan uzmanlar, artan ölüm vakalarına karşı tedbirin elden bırakılmaması gerektiği görüşünde.

"Maalesef ölümler arttı ve daha artacak gibi görünüyor"

Bilim Kurulu Üyesi ve Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Tevfik Özlü, Omicron varyantı vaka sayılarının daha önceki varyantlarda görülen günlük vaka sayısının yaklaşık dört katına ulaştığını söyledi.

Ancak artışın 4 kat olmasına rağmen günlük sayılara bakıldığında daha önceki varyantlarda görülen günlük ölüm sayılarına ulaşılamadığını gördüklerini ifade eden Prof. Dr. Özlü, "Bu da oransal olarak Omicron'a bağlı dalganın çok daha az ölümcül olduğunu açıkça ortaya koyuyor" dedi.

Vaka sayılarının çok artması sayısal olarak ölümü de artırdığını kaydeden Özlü, "Maalesef ölüm sayıları arttı, artıyor ve artacak gibi görünüyor. Sayısal olarak bakıldığında Omicron'a bağlı ölen kişi sayısının yüksek olacağı ama oransal olarak değerlendirildiğinde ölümün diğer dalgalara göre daha az olacağını düşünüyorum. Ancak ölüm söz konusu olunca ne sayı ne de oran acı ve üzüntümüzü ifade etmekten çok uzak" diye konuştu.

Bir kişinin ölümünün bile istenmeyen bir sonuç olduğunun altını çizen Özlü, "Virüs halen yayılmaya ve öldürmeye devam ediyor. Özellikle yaşlılar, aşısızlar ve bağışıklığı baskılayan durumu olanlar kişilerde daha fazla etki ediyor. Hatırlatma dozlarımızı mutlaka yapalım, dikkat ve tedbiri elden bırakmayalım" tavsiyesinde bulundu.

"Nisanda bir rahatlama bekliyorum"

Eski Bilim Kurulu Üyesi ve Türk Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları (KLİMİK) Derneği Başkanı Prof. Dr. Alpay Azap da özellikle Omicron'un çok bulaşıcı bir varyant olduğunu söyledi.


 

Varyantın Türkiye'den önce görüldüğü ülkelerde birkaç hafta içerisinde zirve yaptığını hatırlatan Prof. Dr. Azap, "Zirveden sonra ilk hafta içerisinde azalma eğilimi başlıyor. Bizde de böyle olmasını bekliyoruz" şeklinde konuştu.

Önümüzdeki haftalarda vaka sayılarında bir azalmanın olacağını ama yüksek ölüm oranlarının bir süre daha devam edeceğini belirten Azap, "Rahatlama için farklı senaryolar söz konusu. En iyi senaryo Omicron varyantından daha bulaşıcı bir varyantın çıkmaması ve kalıcılaşması, bir mevsimsel hastalık yani kışın artan, yazın azalması gibi. Gerçekleşecek diye bir kural. Kötü senaryo ise; yeni gelişen varyantlardan biri Omicron'dan çok daha bulaşıcı ve antikorlardan da kaçan biri olabilir" dedi ve ekledi:

"Muhtemelen bu ikisinin arasında bir şey gerçekleşir. Mesela daha bulaşıcı ama antikordan kaçamayan ya da antikordan kaçan ama daha az bulaşabilen bir varyant olabilir. Bunların hepsinde süreç uzayarak bir mevsimsel hastalığa dönüş gerçekleşir. Omicron yerine bir varyant bırakmazsa havaların ısınmasıyla nisan gibi bir rahatlama olacağını bekliyorum." 

"En büyük handikabımız aşılanmanın düşük olmasıdır"

Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Bengi Başer ise salgının yayılmaya devam ettiğini, oranlara göre "düşecek, rahatlıyoruz" demek için henüz çok erken bir dönem olduğu görüşünde.


 

Testlerin pozitif çıkma oranının yüzde 20'lerde olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Başer, "Her 5 kişiden birinin testi pozitif çıkıyor, bu çok yüksek bir rakam. Dünya Sağlık Örgütü'nün öngördüğü rakam yüzde 5" dedi.

Önceki gün gerçekleşen 309 ölümün çok yüksek olduğunu vurgulayan Başer, "Hep dile getirdik. En büyük handikabımız aşılamanın düşük olmasıdır. Ortalama yüzde 35-40 arası bir değerde. Yani her 3 kişiden biri ancak etkin doz aşısı yaptırmış. Şebnem hocanın da söylediği gibi koruyucu kalkanımız yok. Salgın hala çok ciddi anlamda hızını sürdürüyor ve ne yazık ki ölüm oranlarımız da yüksek seyrediyor" dedi ve şu uyarılarda bulundu:

"'Salgın grip gibi oldu, artık zayıfladı ve aramızdan geçip gidecek' şeklinde mesaj verirseniz aşılanmanın yetersiz olduğu bir toplumda istediğiniz başarıyı elde etmeniz biraz zor. Zaten insanlar gevşeme eğiliminde ve her geçen gün aşılanma hızımız düşüyor. Sanki kendi kaderine terk edilmiş gibiyiz. Bu yüzden enfeksiyon dernekleri ve tabipler birliği gibi kurumlar benzer tepkiyi gösteriyor."

"Salgın basite alınacak bir hastalık değil"

Akademik Solunum Derneği Başkanı ve Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu da meslektaşları ile benzer görüşte.


 

Çok yüksek olan ölüm oranlarını basit bir grip gibi kabul etmenin çok doğru olmadığına dikkati çeken Tutluoğlu, "Gripte sonuçta ölümcül bir hastalık ve bazıları daha çok öldürüyor. Özellikle yaşlı, kronik hastalığı olan ve bağışıklık sistemi baskılanmış olanları öldürüyor" dedi.

Salgının basite alınacak bir hastalık olmadığını, yüksek vakalardan bunun anlaşıldığını aktaran Tutluoğlu, devamında şunları söyledi:

"Hasta sayıları çok fazla olduğu için oransal olarak ölümler de fazla oluyor. Önümüzdeki günlerde ölümlerde bir azalma bekliyorum. Hastalığı daha önce geçirmişler olanlar veya yeterli aşıya sahip olanlar için hafif olma olasılığı yüksek ama herkes için hafif seyrettiği meselesi yanlış. Yeterli aşı olup çok ileri yaşlarda olanlar veya ciddi immün yetersizliği olanlar ağır geçirebiliyor. Şu an belki dalgalanmalarla sürü bağışıklığına doğru gidiyoruz. Her sene yaz aylarında bir azalma olduğu gibi mayısta bir rahatlama bekliyorum."

"Tedirgin olmaya gerek yok ama tedbirlere de uyalım"

Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Uluslararası Doktorlar Derneği Diyarbakır Temsilcisi Doç. Dr. Eşref Araç da virüsün hala çok yaygın olduğunu ama eskisi gibi ölümcül olmadığını söyledi.


 

Daha önceki varyantlarda ciddi bir zatürre yapıcı özellik olduğunu ve genç hastalarda bile buna çok sık rastladıklarını aktaran Doç. Dr. Araç, "Çoğu hastada gribal enfeksiyonlar gibi seyrediyor. Şu anda bir piki yaşadığımızı hatta piki yaşayıp döndüğümüzü düşünüyorum" dedi.

Gerekli tedbirleri almaya devam etmek gerektiğini ama tedirgin olmaya da gerek olmadığını dile getiren Araç, "Vaka sayılarının 100 binin üzerine çıktığı dönemlerde dahi hastaneye yansımaları az oldu. Bu virüsün artık ölümcül etkisinin daha az olduğunu gösteriyor. Ancak bu bizi rehavete sürüklememeli. Yaşlı ve kronik hastalığı olanlar yine etkilenmeye devam ediyor" ifadelerine yer verdi.

Son dönemde ölüm sayılarının artmasının kümülatif artıştan kaynaklandığını belirten Araç, "Açıkçası 100 binlerle ifade ettiğimiz rakamlara göre ölüm oranları çok yüksek sayılar değil. Ancak bu tedbiri elden bırakacağımız ve önlem almayacağız anlamına gelmesin. En büyük önlem aşı olmaktır. En azından yaşlılarımızı ve kronik hastalığı olan yakınlarımızı koruyalım" diyerek sözlerini tamamladı.