“Günümüzde uygarlaşmanın ölçütü uzaya çıkmak değil, bisiklete binmektir.” (D. Cündioğlu)

            Bu yazımda bir farkındalık yaratmak için bisikletin faydalarını gündeme getirmeyi düşünmüştüm. Zira gezegenin müstesna türü olarak insan, özellikle tarihin son yüzyılı içerisinde aklının ona sağladığı avantajları olabildiğince kullanarak, bir yandan doğaya tahakküm etmeyi başarırken, diğer yanda da içinde yaşadığı doğa ve kendi türünün sağlığını bozan bir takım unsurları üretti. İnsan aklı her aşamada kendi bilincini geliştirip, kendi türünün yaşam standartlarının geliştirmesinin yanında, yaşadığı çevre ve kendi sağlığının bozulmasına neden olacak bir takım ciddi komplikasyonların oluşmasına zemin hazırladı. Modern insan belli bir noktada bunu fark edip çevreye duyarlılık(yeşil hareketler) ve insani(hümanist) örgütlenmeler ile birlikte, bireysel/günlük yaşamı içerisine sağlıklı yaşam temasını da koymak zorunda kaldı. Yüzyıl önce insan beden ve ruh sağlığını korumak için özel çaba/kaygı ve planlamalara gerek duymamaktaydı. Çünkü yaşamda kalabilmek adına, bedeninin yeterince fiziki aktivite içinde olması, hem bedenin sağlıklı kalmasını ve hem de zihni sürekli meşgul etmek suretiyle, ruh sağlığını bozacak(vesvese üretecek)  boş vakti kalmamaktaydı. Kırk yıl önce Anadolu’nun bir köyünde yaşayan insanımız için bu yaşam tarzı/aktiviteler halen devam etmekteydi. Ben çocukken hatırlarım, beş bin nüfuslu koskoca beldede kilolu insan sayısı üçü geçmezdi. O üç kişi de muhtemelen beldede görevli kamu görevlileriydi.

            Gelinen noktada hareketsizliğe bağlı kilodan kaynaklanan(obez) sağlık sorunları tüm dünyayı sarmış durumda. İnsan vücudundaki yağ kütlesindeki artış birçok hastalıkları da beraberinde getirebilmekte; şeker hastalığı, tansiyon ve kalp hastalıkları başta olmak üzere, böbrek, karaciğer ve safra kesesi hastalıkları, varis, kabızlık, solunum problemi, kanser, osteoartrit gibi birçok hastalığa neden olmaktadır. Dolayısıyla (her ne kadar ömür uzatılsa da) uzayan ömrün kalitesinin düşük olmasına neden olmaktadır. Modern insan sağlığını(kilosunu)  stabil tutmak için farklı aktiviteleri yaşamının bir parçası haline getirmeye başladı. Diğer yandan ulaşım araçlarına ve teknolojiye bağlı kolaylıklar, insanlara arasındaki iletişim hatlarının kesilmesine, kendi aralarında sağlıklı ilişkiler kurarak sevgi, saygı hoşgörülü yani uygar/medeni bir ilişki kurabilmelerine engel olup,  insanın ruh sağlığını da olumsuz etkilemektedir.  “O halde ne yapmalı sorusu” na cevap bulmak en çok meşguliyetlerimiz arasına girdi. Çünkü sağlıklı/kaliteli yaşamak herkesin hakkı ve arzusu. Lakin bunun için yaşamımıza küçük bir müdahale yapılması gerekecek. Bedensel aktivitelere(günlük spor) zaman ayırmamız gerekecek. Belki spor(hareket) için zaman bulmakta/zaman ayırmakta zorlanacağız; o halde yapmamız gereken şey, yaşamın kendisiyle aktiviteyi(spor) bir araya getirmek. Bunun için yapılabilecek en güzel etkinlik/davranış bisikleti yaşamın bir parçası haline getirmek. Bisikletin insan sağlığı için faydaları zaten herkesçe bilinen şeyler olup, isteyen bununla ilgili detaylı bilgilere her an ulaşabilir. Asıl meselemiz yazı başlığında değinilen “uygarlık” la bu işin bağlantısını kurup, yaşam kültürümüzü bu gerçeğe bağlı olarak nasıl dizayn edebileceğimiz üzerinde düşünmek olacaktır.

            Sözcük anlamıyla uygarlık (medeniyet), “bir ulusun, bir toplumun düşün ve sanat yaşamıyla eriştiği düzey, maddi ve manevi varlıkların tümü.” olarak ifade edilmektedir. Uygarlık denilince, birbirinden iki farklı kavram anlaşılır: Bir anlamıyla uygarlık, barbarlığın karşıtı olan durumu anlatmakta olup, bu anlamda “uygar toplum” denilince, “gelişme yolunda hayli ilerlemiş, ideal ölçülere hayli yaklaşmış bir topluluk” anlaşılmaktadır.

          Bir başka anlamıyla ise uygarlık, “bir toplumu başka toplumlardan ayıran, onun özgün yanını ortaya koyan, yaşam biçimlerinin, kullanılan alet ve teknolojinin, çalışma biçim ve yöntemlerinin, inançların, düşünsel ve sanatsal faaliyetlerin, siyasal ve sosyal örgütlenme biçimlerinin bütünüdür.” Uygarlık; antropolojik olarak ele alındığında, “Bir toplumun ya da toplumların birikimli kültürü” olarak ifade edilebilir. Buradan da görüleceği üzere uygarlık; yaşamı, adeta hiçbir unsurunu dışarıda bırakmayan kuşatıcı bir kavram, bir yaşam özelliğidir.

          Buradan günümüz dünyasının baskın/kabul gören değerleri üzerinden uygar/medeni olmanın ölçütü nedir? Sorusuna bakmak gerekecektir. Eski çağlarda güçlü/uygar olmanın/görünmenin ölçütü, eş zamanlı komşu ülkelerden daha güçlü/etkili teknolojik aygıtlar/binalar üretmektir. Örneğin, devletler indinde güçlü olmanın ölçütü/göstergesi büyük ordular, gösterişli binalardı. Tüm ülkeler birbirleriyle hep savaşma potansiyeli taşıdığı için, bu savaşın araç ve aparatlarını etrafa korku salmak için etkin etkin biçimde kullanmak, yani itibarlı görünmek gerekmekteydi. İtibarlı görünme, aynı zamanda karşıya korku salma niyeti de taşımaktadır. Peki günümüz dünyasında aynı ölçüler geçerli mi? diye sorarsak, verilecek cevap muhtemelen benzerdir; “-Hayır, artık gelinen noktada uygarlığın/medeniyetin ölçüsü gösteriş ve heybet olamaz.” Görüntü ile güç artık paralellik arz etmediği gibi, pozitif anlamda uygar/medeni olmanın ölçüsü olarak görülmemektedir. Her ne kadar sömürü/tahakküm merkezli bir uygarlık kurmaları nedeniyle batılı ülkeler eleştirse de, kavramsal düzeyde ve kendi iç kurumsal mekanizmalarında adil, özgür, hukuksal ve insan haklarına dayalı bir yapı kurmalarındaki başarıları nedeniyle, uygarlık adına sergilenen pozitif davranışlardan dolayı hep örnek gösterilir. Toplumu oluşturan farklı sosyal sınıflar (asil/avam, patron/işçi) arasında gelir farkına rağmen, yaşam standartları benzer nitelikte olduğu görülmektedir. İşin örnek alınacak yanı ise, ülke yöneticilerini pek ihtişama meydan vermeyen davranış ve yaşam tarzlarıdır. Örneğin Avrupalı birçok lider ve üst düzey yöneticiler ulaşımlarını bisikletle yapmaktadırlar. ‘’Bisikletçiler Ülkesi’’ olarak bilinen Hollanda bu listenin en tepesinde yer alıyor. Listede Hollanda’yı Danimarka, Almanya, İsveç, Finlandiya, Japonya, İsviçre, Belçika ve Çin takip diyor. Peki bu adamlar parası olmadığı için mi iş yerlerine bisikletle gitmektedirler?

          Bisiklet neden uygarlaşmanın ölçüsü olabilir? Uygar/medeni insan yaşamı sadece kendi anına hapsetmez, onun gelecek nesillerin de kullanacağını düşünerek doğanın/çevrenin sağlıklı olarak devamlılığını sağlamaya çalışandır. Dünyanın kaynakları tükeniyor, hükümetler enerji politikalarını değiştirmek zorundalar. Canlı/cansız tüm varlığı değerli/kutsal görmeyip hoyratça davranan insan medeni olamaz. Çevre kirliliğinin en belirgin sebebi, karbon salınımlı motorlu araçların her geçen gün artması. Bu, daha fazla yol, daha fazla otomobil demek, doğaya daha fazla karbon salınımı demektir. Sürdürülebilir bir çevre ve yaşam isteniyorsa motorsuz ulaşımlara yönelinmesi gerekir. Şehir merkezlerindeki araç sayısını azaltmanın yolları aranmalı. Bunun için en kısa ve etkin yöntem bisiklet kültürünün topluma yerleştirilmesidir. Uygar/medeni olmak, ekolojik/doğal çevrenin bir parçası olmaktır. Bunun yolu, hoyratça teknoloji üretip doğal yaşam değerlerini tüketmek değildir.

          Diğer yandan, bisikletin nasıl bir araç olduğu üzerinde durmak gerekir. Bisiklet sevdalıları, ya da bu sevdaya gönül veren grup üyelerine/kişilere baktığınızda, hepsinin alçak gönüllü, çevreye duyarlı, arkadaş canlısı, dostane kişilikler olduğunu hemen fark edersiniz. Bisiklet kendiyle, çevreyle ve doğayla barışık insanların yöneldiği bir aktivite olması nedeniyle, bisiklete barışçıl bir harekette diyebiliriz. Bisiklet insana hakikaten pozitif duygular vermektedir. Bu bisikletin beden sağlığına katkısının yanında, bireysel olarak insanın ruh sağlığına ve toplumsal açıdan kendi arasında sıcak samimi ilişkileri olan barışık toplumu inşa edilmesine de katkı sağlayacağı şüphesizdir.

          Yine de, bisikletin faydalarını kısaca hatırlatalım.

  -Öncelikle kilo vermenize yardımcı olur, günlük olarak alınan kalorilerin anında yakılmasını sağlar.

  -Bisiklet sayesinde vücuttaki oksijen oranı artar ve toksik birikim azalır. Kalp iyileşir, kaslar güçlenirler.

  -Bisiklet sürmek kaslarınızı güçlendirir.

  -Bisiklet sürmek eklem ağrılarını, bilhassa diz ağrılarını azaltır.

  -Hareketsiz bir yaşam tarzı vücutta toksin birikimlerinden dolayı kanser gelişimi riski doğurur, bundan dolayı bisiklet sürmek kanser riskini azaltır.

  -Bisiklet sürmek zihninizi rahatsız eden düşüncelerden kurtulmanıza yardımcı olarak stressiz bir yaşama katkı sağlar.

  -Bisiklet sürerken gayri ihtiyari pek çok denge kurma hareketi yaparsınız. Bu hareketler ise vücut koordinasyonunuzu ve duruşunuzu iyileştirir.

  -Bisiklet sürmek genel anlamda daha fit olmanızı sağlar.

  -Kadınlarda doğum süreci daha kolay hale gelir.

  -Bisiklet sürmek uyku kalitenizi arttırabilir ve uykusuzluk çekenlere iyi gelebilir.

  -Bisiklet sürenler otomobil veya otobüstekilere göre kirliliğe daha az maruz kalırlar.

  -Bisiklet sürmek için yakıt yakmanıza gerek yoktur ve bu da çevresel kirliliğin engellenmesine yardımcı olur.

  -Bisiklet sürmek besinlerin kalın bağırsaktan daha hızlı geçmelerini sağlar.

  -Arkadaşlarınızla iyi ve dostça vakit geçirmenizi sağlar.

  -İyi bir bisiklet alıp bunu günlük ulaşım aracı olarak kullanmak, uzun vadede cebinize katkı sağlar.

  -Bisiklet sürerken yaratıcı düşünme ihtimaliniz artar.

  -Pozitif düşünceleri destekler ve bu da üretkenliğinizin artmasına yardımcı olur.

  -Bisiklet sürmek kalp sağlığı ile kan akışını iyileştirdiği için cinsel performansın genel anlamda artmasına yardımcı olur.

 -Salgın süreci(corona/covit) insan türüne pek çok öğretti ve öğretmeye devam ediyor. Bu noktada sağlıklı yaşamaya/sağlıklı çevreye katkısı açısından bisikletin önemi daha da  iyi anlaşılmış olmalıdır.

          O halde ne yapmalı:

          Bu hususta fazlaca düşünmeye gerek yok; sadece bilinenin hayata geçirilmesi için karar almak ve kararlı olmak gerek. Uygarlaşmanın ölçüleri olarak kabul ettiğimiz ve demode olan paradigmalardan uzaklaşıp, yep yeni, sağlıklı, barışık bir insan ve toplumsal yapı için yeni paradigmalar üretmek gerek. Bisikletin yaygınlaşması, halk tarafından ulaşım aracı olarak kullanılmasının teşvik edilmesi ve bunun devlet politikası haline getirilmesi gerekir. Son yıllarda yerel yönetimler şehir imar/yol düzenlemelerinde bisiklet ulaşımı için özel parkurlar yapmaya, bisiklet kültürünün gelişmesi için biz takım etkinlikler yapmaya başladılar. Bu iyi bir gelişme; lakin bu işin genel yönetimce daha kapsamlı ele alınması ve özellikle yöneticilerin topluma örnek olunması da gerekir. Gelecek nesillerin bizi(özellikle politika belirleyicileri)  hayırla yad etmelerini istiyorsak, anlık, küçük, kamuya faydası olmayan ve kısa vadeli kişisel çıkar/hesaplar üzerine değil; yaşadığımız coğrafya adına doğru kararlara imza atmayı inancın/vatanseverliğin bir gereği olarak görmemiz gerekiyor. Çevre ve insan sağlığına dair duyarlılık bunun ilk göstergesidir. Selam ile…

Zafer Özer-Maarif Müfettişi