Türkülerin anlam zenginliği, toplumların sosyolojik, sosyal psikolojik, antropolojik ve kültürel yapısını içerdiği gibi, türküler bir toplumun yönetim yapısının nasıl olması gerektiği ile ilgili verileri de sunar. “Türk Bireyi Kuramına Giriş” araştırması yapılacak olsa, bu süreçte Anadolu türküleri ilk başvurulacak veri kaynağı olabilir. Hatta türküler incelendiğinde, Türk milletinin yönetim şeklinin ortaya çıkartılması da mümkündür. Türküler, asırlık söylemleri ile bazen bir isyanın tetikleyicisi bazen de bir zulmün habercisidir. Bu özellikleri sebebiyle derinlemesine nitel araştırma teknikleriyle irdelenmesi gerekir.

Yönetim biliminde, kuramı olmayan uygulama, uygulaması olmayan kuram yoktur, şeklinde bilimsel bir kabul vardır. Eğer bir kuram için uygulanamıyor ifadesi varsa, muhtemelen nasıl uygulanacağı bilinmiyor, anlamı ortaya çıkar. Türk toplumu da sözlü edebiyatın en güzel örneği olan türkülerle, yüzlerce kurama atıfta bulunmuştur. Ne yazık ki, bu söylemleri kullanan ozanlar, şairler, hayatları boyunca bir kurama atıfta bulunduklarının farkında bile değillerdir. Yönetim biliminin, liderliğin, örgütsel davranışın kuramları, ilkeleri ve yaklaşımları vardır. Türkülerdeki yönetim bilimi, yazarın ulaştığı sınırlı kaynaklarla incelenmiştir.

Bir anonim türkü olan “Ata Binesim Geldi” türküsünün ikinci dizesinde şu ifadeler yer alır:

Aya baktım ay ayaz (haydah dah)
Kıza baktım kız beyaz (haydah dah)
Cebe baktım para az (haydah dah)
O kız bize yaramaz (haydah dah)

Bu türküde yönetim süreçleri arasında yer alan “karar” sürecinden bahsedilmektedir. Karar sürecinde “en iyi” ve “en uygun”(optimal) karardan söz edilir. Yöneticilerin karar verirken en iyi kararı değil, en uygun (optimal) kararı vermeleri beklenir. Türküde de, en iyi karar değil, en uygun (optimal) karar verilmiştir. Kız güzeldir, ancak kız zenginle evlenmek ister. Kızı beğenen kişi fakirdir. Bu aşamada en iyi karar güzel kızla evlenmek, en uygun karar ise, bu kızdan vazgeçip, dengi olan başka bir kızla evlenmektir.

“Yüksek Yüksek Tepelere Ev Kurmasınlar” türküsünün üçüncü dizeleri şu şekildedir:

Babamın bir atı olsa binse de gelse
Babamın bir atı olsa binse de gelse
Annemin yelkeni olsa açsa da gelse
Annemin yelkeni olsa açsa da gelse
Kardeşlerim yollarımı bilse de gelse
Kardeşlerim yollarımı bilse de gelse

Bu türküde anneye, babaya ve kardeşlere farklı farklı roller verilmekte ve her birinin bu süreçte liderlik yapması istenmektedir. Literatürde dağıtımcı lider olarak tanımlanan, liderlik davranışlarını paylaşan, herkese liderlik rolü veren lider profili işlenmektedir. Dağıtımcı lider, herkese liderlik forması veren, kendisi de liderlerin lideri rolünü oynayan liderdir. Babanın at sahibi olması, at ile hızlıca kızının gelin olduğu yere gelmesi, annenin karayolu ile ulaşım sıkıntısı olması halinde denizyolunu kullanıp yelkenle kızına ulaşması, kardeşlerinin ise bilgi ve beceri sahibi olup yolları bilmesi teması işlenmektedir. Her birine birer liderlik davranışı atfedilmiştir. Baba, anne ve kardeşler bu liderlik davranışlarını gerçekleştirdiğinde, gelin olan kızın özlemi de sona erecektir, amacına ulaşacaktır.

Aşık Veysel’in “Uzun İnce Bir Yoldayım” türküsünün dizeleri şu şekildedir:

Dünyaya geldiğim anda
Yürüdüm aynı zamanda
İki kapılı bir handa
Gidiyorum gündüz gece, gündüz gece
Gündüz gece, gündüz gece

Bu türküde dünya girdisi, işlemesi ve çıktısı olan bir hana benzetilmektedir. Bu haliyle yönetim biliminde Katz ve Kahn’ın ortaya attığı Açık Sistem Kuramının eksik halidir. Açık Sistem Kuramı; girdi, işleme, çıktı, dönüt ve çevre faktörlerinden oluşur. “Yetişmek için menzile” olarak ifade edilen durum, örgütsel amaçları ifade edebilir.

Bir anonim türkü olan “Kara Çadır İs Mi Tutar?” türküsünün üçüncü dizesinin sözleri aşağıdaki gibidir:

Yemen yolu çukurdandır
Karavanı bakırdandır
Zenginimiz bedel verir
Askerimiz fakirdendir

Tarlalarda biter kamış
Uzar gider vermez yemiş
Şol Yemende can verenler
Biri memet biri memiş

“Zenginimiz bedel verir, askerimiz fakirdendir.” dizelerinde, örgütsel adalet kavramı ele alınmaktadır. Askere gitmemek için zenginlerin bedel verdikleri, fakirlerin parası olmadığı için askere gitmek zorunda kaldıkları, örgütsel adaletin işletilmediği, örgütsel adaletin gerçekleşmediği vurgusu yapılmaktadır. Türkünün en son kıtasında ise, yukarıdaki görüşleri destekleyen ifadeler yer aldığı gibi, örgütsel adalet gerçekleşmediği için de can verenlerin genellikle fakirlere verilen “memet” ve “memiş” adlarının olduğu teması işlenmektedir.

Mehmet Ferhat ve Hasan Erdoğan’ın derlediği “Sen Sivas’ı Seyret Yar Ben de Seni” türküsünün ilk dizesi şu şekildedir:

Çıkalım kaleye bir akşamüstü

Sen Sivas’ı seyret bende seni

Sanma deli gönül yar sana küstü

Sen Sivas’ı seyret yar ben de seni

Türküde karşılıklı bir beklenti vardır. Bu durum Peter Blau’nun “Takas Kuramı”nda ifade edilen durumdur. Peter Blau “Hizmetlerin Takası” kuramında; tarafların takas halinde olduklarını, takas tarafları memnun ettiği sürece devam ettiğini, hizmetlerin taraflardan birisini memnun etmediğinde takasın sona erdiğini ifade eder. Türküde de, sevgili olan kadın kaleden Sivas’ı seyretmesi, seven erkeğin bunun karşılığı olarak onu seyretmesi teması, hizmetlerin takası kuramı ile ifade edilebilir.

“Kiziroğlu Mustafa Bey” türküsünün bazı dizeleri incelendiğinde;

Bir hışm ile geldi geçti peh peh peh peh
Kiziroğlu Mustafa Bey hey hey heey
Hışmı dağı deldi geçti
 

Vay ben ona eş olaydım
Peh! peh! peh! peh!
Anadan onbeş olaydım hey, hey, heeeyy
Keşke onunla kardeş olaydım
 

Bir atı var ala paça peh peh peh peh
Mecel vermez kırat kaça hey hey heey
Az kalsın ortamdan biçe
 

“Kiziroğlu Mustafa Bey” türküsünde, Kiziroğlu Mustafa Bey’den çevresinde bulunan kişiler etkilenmekte ve ona doğaüstü güçleri de atfeden bazı yakıştırmalar yapmaktadırlar. Bu durum, liderlik yaklaşımları arasında “Karizmatik Liderlik” ile açıklanabilir. Karizmatik liderler; çevresindeki bireyleri karizmatik güç ile etkilemekte ve liderlik davranışını pekiştirmektedirler.

“Burçak Tarlası” türküsünün dizeleri aşağıdaki gibidir:

Sabahtan kalktım da ezan sesi var,

Ezan sesi değil (yar yar), burçak yası var.

Ezan sesi değil (yar yar), burçak yası var.

Bakın şu deyyusun kaç tarlası var.

Aman da kızlar ne zor imiş burçak yolması

Burçak tarlasında yar yar gelin olması.

Eğdirme fesini yar yar, kalkar giderim

Evini başına yar yar yıkar da giderim.

Elimi salladım değdi dikene

İnkisar eyledim (yar yar), burçak ekene.

İlahi kaynana, ömrün tükene.

Aman da kızlar ne zor imiş burçak yolması

Burçak tarlasında yar yar gelin olması.

Eğdirme fesini yar yar, kalkar giderim

Evini başına yar yar yıkar da giderim.

Bu türküde şehirden köye gelin giden bir hanımefendinin, köy yaşamına alışamaması ve akabinde isyanını dile getirme, teması işlenir. Gelin hanım, önce burçağı, sonra kayınbabasını ve kayınvalidesini eleştirmektedir. Bu türküde kullanılan örgütsel sinizmdir. Örgütte yaşanılan olumsuz durumları, örgütle ilgili şikâyetleri üçüncü şahıslara anlatma ve dert yanma hali vardır. Şehirli gelinin de yaptığı benzeri bir davranıştır.

Balıkesir-Bandırma yöresine ait olan “Acı Biberim Acı” türküsünün ikinci dizesi şu şekildedir:

El edersem eve gel
Göz edersem cama gel
Hiç bir şeyler bilmezsen (bandırmalı güzelim)
Al testiyi suya gel

Bu türküde yönetimde problem çözme süreçlerin içerisinde yer alan olası seçenekleri tanımlama yer almaktadır. Türküde olası seçenekler; el etme ve eve gelme, göz etme ve cama gelme, hiçbir şey bilmezse en azından testi ile suya, çeşmeye gelme teması işlenmektedir.

Karacaoğlan’a ait “Gamlanma” türküsünün sözleri aşağıdaki gibidir:

Kemler iyi göremez
Gamlanma gönül, gamlanma
Bin kaygı bir borç ödemez
Gamlanma gönül, gamlanma

Koyun meler, kuzu meler
Sular hendeğinde dolar
Ağlayanlar bir gün güler
Gamlanma gönül, gamlanma

Naçar Karacaoğlan, naçar
Pençe vurup göğsün açar
Kara gündür, gelir geçer
Gamlanma gönül, gamlanma

Karacaoğlan bu türküde; Bandura’nın öz yeterlik kuramına atıfta bulunmuştur. Bandura, “öz yeterliği “ kişinin belli bir işi başarı ile tamamlama olasılığına ilişkin inancı” olarak tanımlamaktadır. Bu duruma göre, birey yaşadığı güçlüklerle baş etmesinde en etkili yolun, kendisine inanması ve güvenmesi ile mümkün olacağı temasını işlemektedir.

Sonuç olarak türküler yaşamın her alanında vardır. Türküler duygu, düşünce ve hisleri anlatmanın farklı bir biçimidir. Bu aşamada kaynağı Batı ülkeleri olan birçok kuramın, aslında kültürel dinamiklerle daha önceden ortaya koyulduğu görülmektedir. Bir toplum ne kadar kentli ve ne kadar eğitimli ise, o kadar kültürel dinamiklerinden, tarihsel süreçlerinden çıkarımlar yapabilir. Stanwood Cobb’un “Gerçek Türkler” adlı kitabında ifade ettiği durum aynen şu şekildedir. Türkler, evlerine gelen misafiri başköşeye oturtur. Evde en iyi yiyecek ne varsa misafirine ikram eder. Yahudiler ve Ermeniler daha resmi ilişki kurarlar. Türk esnafın dükkânına gittiğinizde sizinle çok fazla ilgilenmez. Yahudi ya da Ermeni esnafın dükkânına gittiğinizde sizi kapıda karşılar, mal satmaya çalışır ve sizi kapıya kadar da uğurlar. Türkler, evlerine gelen misafire gösterdikleri ilgi ve samimiyeti, esnaflık yaptıkları iş yerlerine taşımış olsalardı, daha fazla kazanırlardı.” Bu duruma göre, Türk toplumu özünü okuma, özünü anlama süreçlerinde Cobb’un da ifade ettiği gibi sıkıntı yaşamaktadır. Misafire yapılan ilgi ve ikram, pek çok örgütte; “kalite”, “etkili pazarlama”, “müşteri ilişkileri” ve “ikna” olarak öğretilmektedir.

Yönetim bilimi, evrensel olduğu kadar ulusal ve milli özellikler gösterir. Pandemi döneminde Yunanistanlı öğretmenler, Atina’da ekders ve çalışma koşullarını protesto etmek için miting yaptığı zamanlarda, bizim öğretmenlerimiz meslek liselerinde maske, siper, solunum cihazı ve dezenfektan üretiyordu. O halde, Yunanlı öğretmenlerle, Türk öğretmenleri harekete geçiren, etkileyen faktör aynıdır diyebilir miyiz? Fransız kadın vücudum bozulmasın diye çocuk doğurmazken, Anadolu kadınının sırtında çocuğuyla cepheye mermi taşımasını nasıl izah edebiliriz? Türk Bireyi Kuramı’nın tanımlanması ve T-Tipi (Türk Tipi Yönetim) uygulamalarının bilimsel bir şekilde tanımlanıp hayata geçirilmesi gerekir. Konu hakkında bilimsel çalışmalar yapılıp, literatür taranabilir, sonuçlar analiz edilebilir. Atasözlerindeki, manilerdeki, türkülerdeki ve masallardaki yönetim, liderlik ve güdüleme kuramları, ilkeleri araştırılabilir. Bu araştırma sonuçlarına göre bilimsel çıkarımlar yapılabilir, uygulama süreci ile ilgili pek çok öneri geliştirilebilir.

Kaynakça

Cobb, S. (2006). Gerçek Türkler. (Çev. Hasan Kaya). İstanbul: Mavi Ağaç.