Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, "Rusya-Ukrayna krizi gibi bölgemizde yaşanan trajediler, her alanda kendi kendine yeten, teknolojiyi tasarlayan, geliştiren, üreten ve ihraç eden ülke konumuna ulaşmaktan başka çıkar yolumuz olmadığını göstermektedir." dedi.

Milli Eğitim Bakanlığınca Kızılcahamam'da düzenlenen Yurt Dışı Bursiyerler Vizyon ve Farkındalık Eğitimleri programında konuşan Oktay, sözlerine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın selamlarını ileterek başladı.

Yurt dışında eğitim almaya hak kazanan gençlerle birlikte olmaktan bahtiyarlık duyduğunu dile getiren Oktay, "Bizler, ilk emri 'oku' olan bir inancın mensuplarıyız." ifadelerini kullandı.

Oktay, ilim ve hikmet dünyanın neresinde olursa olsun, onu arayıp bulmayı kendisine şiar edinen bir medeniyetin mirasçıları olduklarını hatırlatarak, "Bu mirası bize bırakan ecdadımızın abat ettiği coğrafyalar, asırlar boyunca ilim pınarlarının kaynağı olmuştur." dedi.


Buhara, Semerkand, Bağdat ve Kurtuba gibi hikmet membası şehirlerin, dünyanın her tarafından alimleri kendisine çekerek fikir halkalarında buluşturduğunu belirten Oktay, Beytül Hikme'den Nizamiye Medreselerine kadar dönemin ilim merkezlerinde önceliğin her zaman toplum ve insan olduğunu, hedefin, hakikat neyse onu bulup topluma kazandırmak olduğunu belirtti.

Oktay, şunları ifade etti:

"Bilim dünyası matematikten sosyolojiye kadar pek çok alanda ilk kaynağı, Muhammed Harezmi, Ahmet Fergani, Ebu Reyhan Biruni, İbni Sina ve Ebu Nasr Farabi gibi alimlerimizden almıştır. Bugün ise bizler, hikmet medeniyetinin temsilcileri olarak o irfan sancağını daha da yükseltmek için eğitime ve insan kaynağımızı en iyi şekilde yetiştirmeye azami önem veriyoruz. Ömrünü fikri üretim ve ilme adayan ecdadın tıptan astronomiye, mühendislikten sosyal bilimlere kadar her alanda çığır açan katkılarından ilham alıyoruz. Bin yıllık hikmet geleneğimiz, var olan teorileri, karşı tezleri bilerek bunların hepsinin üzerine çıkacak kendi özgün fikri üretimimizi oluşturmayı içeriyor. İbn-i Haldun'un ifadesiyle 'ümranı temel alan bir mefkure' ile hem gönülleri hem zihinleri, zamanı, mekanı ve çevreyi ümran kılma gayretini aşılıyor. Bugün bizler geçmiş ve mevcut tüm medeniyetlerin birikimini kullanarak ötesine geçmenin gayreti, kararlılığı ve üretkenliği içindeyiz. Bu azimle çalışıyoruz. Karşımda tam da bu bilince sahip, günü kurtarmanın değil geleceğe mührünü vurmanın inancını taşıyan arkadaşlarımızı görüyorum. Kısa vadeli başarıların değil, asırlık hedeflerin peşinden giden siz gençlerimizin çıktığı hakikat yolculuğunu gönülden kutluyorum. Kendisi de yine devlet bursu ile yurt dışında eğitim almış bir münevver olan Nurettin Topçu 'Her cemiyet kendi gençliğinin çehresinde değer kazanır' diyor. Sizler gibi en iyi eğitimi almaya ve katma değer üretmeye aday gençlerimizle yarınlara bugünden daha umutla bakacağız."

- "Teknoloji yeni pencereler açtı"

Teknolojik gelişmelerin etkisiyle son çeyrek yüzyılda dünyada önemli dönüşümlerin yaşandığına, dijitalleşmenin bu dönüşümde belirleyici olduğuna dikkati çeken Oktay, yaşanan dönüşümün durmaksızın sürdüğünü ve çığır açan teknolojilerin insanlığa her an yeni bir pencere açtığını belirtti.


Yapay zeka, artırılmış sanal gerçeklik, bulut bilişim, büyük veri, blok zincir, akıllı malzemeler, kuantum ve bio-moleküler gibi alanlarda yeniliklerin art arda hayatlara girdiğini ifade eden Oktay, veri en kıymetli maden haline gelirken, siber vatan ya da uzaydaki haklar gibi çoklu disiplinli olguların öncelikler arasında yerini almaya başladığına dikkati çekti.

IBM ve Harvard Üniversitesi tarafından yapılan araştırmalara göre, özellikle nesnelerin interneti ve makine öğrenmesi sayesinde bilginin ikiye katlanma hızının gelecek 10 yıl içinde yarım güne kadar düşeceğine işaret eden Oktay, şunları kaydetti:

"Böyle hızlı değişen ve dönüşen şartlarda, sosyo-politik yapı ve kurumlar, ekonomi normları, eğitim sistemleri ve toplum dinamikleri de doğrudan etkilenmektedir. Devletler açısından baktığımızda artık çağa ayak uyduran değil, çağı kendine uyduran ülkelerin güçlendiği görülmektedir. Yaşanan dönüşümün farkında olarak, Türkiye'nin rekabetçiliğini korumak ve her alanda tam bağımsız ve öncü konumda olmak için Cumhurbaşkanı'mız liderliğinde yerli ve milli teknolojilerimizi geliştirmeye devam ediyoruz. Bu çerçevede kritik bilginin üretimi de elzemdir. Türkiye artık yeni teknolojilerin pazarı değil. Bunları geliştiren, üreten ve tüm dünyaya ihraç eden bir ülke haline gelecek hedefiyle başlattığımız Milli Teknoloji Hamlemizi her geçen gün daha da güçlendiriyoruz. Sıfırdan inşa ettiğimiz AR-GE ve girişimcilik ekosisteminden TEKNOPARK'lara, güncellenen TÜBİTAK desteklerinden teknoloji odaklı kurumlara, kamu-özel sektör-üniversite işbirliğiyle, yerli milli teknolojiler için çalışıyoruz. Yerlilik, yani bağımsızlık oranını yüzde 80'lere kadar çıkardığımız savunma sanayi alanında sağladığımız başarıları diğer sektörlere de yaymak için uğraş veriyoruz. Rusya-Ukrayna krizi gibi bölgemizde yaşanan trajediler, her alanda kendi kendine yeten, teknolojiyi tasarlayan, geliştiren, üreten ve ihraç eden ülke konumuna ulaşmaktan başka çıkar yolumuz olmadığını göstermektedir."


- "İlerlemede parlak zihinlerin payı var"

Gençlerin lisansüstü eğitim alacağı alanlar belirlenirken, çevik dönüşümün gerekliliklerinin göz önünde bulundurulduğunu ifade eden Oktay, bu doğrultuda nitelikli insan kaynağının en değerli sermaye olduğunun bilincinde olduklarını vurguladı.

"İmza attığımız devrim niteliğinde ilerlemelerde ve başarı hikayelerimizde, en iyi şekilde yetişmiş, ülkesine ve insanlığa faydalı olmayı düstur edinmiş, sizler gibi parlak zihinlerin payı vardır." diyen Oktay, her bir gencin, Türkiye'nin stratejik öncelikleri çerçevesinde alanlara ayrılmış durumda olduğunu belirtti.

Milletle paylaşılan her müjdenin arkasında daha müreffeh bir Türkiye için gecesini gündüzüne katan mühendisinden işçisine, beşeri sermayenin akıl ve alın teri olduğuna işaret eden Oktay, şunları kaydetti:


"Savunma konseptini ve dengeleri değiştiren SİHA'lar, Türkiye'nin elektrikli otomobili TOGG, milli uydu projesi, aşımız TURKOVAC, dijital seferberlik ve daha nice yerli-milli proje bir gencin azmi ve hayalinin buluştuğu yerde filizlenmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarından bugüne kadar binlerce kişinin yurt dışında yükseköğrenim almasını sağlayan MEB Yurtdışı Burs Programının çok sayıda bursiyeri, ülkemizin en kritik çalışmalarında yer almaktadır. Sizler veri biliminden uzay hukukuna, iklim araştırmalarından makine öğrenmesine çok kritik alanlarda lisansüstü eğitimlerinizi tamamlayıp ülkemize farklı yetkinliklerle döneceksiniz. 35 yıl önce biz sizlerin yerindeyken, bugün var olan pek çok imkan elimizde olmasa da azimle, inançla ve en iyi donanımı kendimize katma arzusuyla kuşanmıştık."

- "Vereceğiniz katma değer önemli"


ABD'ye eğitim almaya gittiği, 35 yıl öncesine dayanan bir anısını paylaşan Oktay, "Artık her şey bitti, yurt dışına çıkacağız, bilet almamız lazım. O zaman imkanlar da yok, uçak bileti alacağız. Bizim burslarımız o zaman 600 dolar civarındaydı. Bileti aldıktan sonra götürüyorsunuz, ücretini size iade ediyorlar. Gittim, 'Amerika'ya tren olmadığına dair bize belge getirmen gerekiyor.' dediler. Şaka yapıyorlar zannettim. 'Yok şaka değil' dediler." diye konuştu.

ABD'ye tren gidip gitmediğine dair belge bulmaya çalıştığını anlatan Oktay, "Nasıl hallettik bilmiyorum, aldık mı onu da bilmiyorum ama almışsak dosyamızda vardır herhalde. Cumhurbaşkanı'mız bazen söylüyor ya 'nereden nereye' diye... Aslında Türkiye'nin geldiği duruma baktığımızda, inşallah sizden sonrakiler de sizlerden çok daha iyi imkanlarla gitme imkanına kavuşacak. Gelişme, kalkınma bu demek." dedi.


Türkiye'de üniversite okuduğu dönemde içinde bir bilgisayarın bulunduğu "bilgisayar odasının" olduğunu belirten Oktay, şunları ifade etti:

"Yurt dışına çıktık, çalışmalara başladık yüksek lisans, doktora... Ama bu arada fiilen de işin içerisine girdik. Eğitim-öğretim sadece doktora demek, bir belgeden ibaret değil. Gittiğiniz ülkenin teknolojisini, kültürünü, yaşam tarzını, bilgi birikimini her alanda onu tecrübe ediniyor olabilmeniz ve içinden ayıkladığınız şeylerle Türkiye'ye dönüyor olabilmeniz, vereceğiniz katma değer son derece önemli. Benim arzum şuydu, olabildiğince teknolojik alanlara girebilmek ve eğer mümkünse de Türkiye'ye bunlarla dönebilmekti. Ben, işletme anabilim dalından çıkmıştım yurt dışına."

Sonrasında ilgi alanının değişmeye başladığını, ABD'de otomotiv sektöründe gece gündüz çalışmaya başladığını aktaran Oktay, "O zaman ben kendime şu sözü vermiştim, Türkiye'de, Türkiye için bundan daha fazla çalışmazsak, daha fazla gayret göstermezsek, bugün bize devletin, milletin harcadığı her bir kuruşu helal ettirmiş olmayız." diye konuştu.


Türkiye'de o zaman Turgut Özal'ın bütün gayretlerine rağmen otomotivde böyle bir sinerjinin oluşmadığını hatırlatan Oktay, her dönemde bir şekilde atılan tohumların bugün meyvelerini verdiğini söyledi.

- "Özgüven bizi dimdik tutacaktır"

Bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde Türkiye'nin otomotivde imalatta dünyanın merkezlerinden birisi olduğunu, yan sanayinin güçlü olduğunu vurgulayan Oktay, Türkiye'nin artık yerli elektrikli otomobilini tasarlayıp ürettiğini kaydetti.

Kendi otomobilin üreten bir ülkenin temsilcileri olarak yurt dışı eğitimine gidenlerin sorumluluğunun daha fazla olduğuna işaret eden Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:


"Sizin hedefiniz şu olacak, bundan sonra nasıl ki biz dışarı çıkıyoruz, aynı yoğunlukta da bugün Türkiye'ye gelen bütün dünyadan arkadaşlarınız var. Lisans, yüksek lisans ve doktora için... Siz, döndüğünüzde bu çok daha güçlenmiş olarak gelecek. İnşallah bambaşka bir Türkiye ile karşılaşacaksınız. Sakın ola ki özgüveninizi kaybetmeyin. Sizin en büyük özelliğiniz özgüveni olan bir Türkiye'den, öz güveni olan bir gençliğin içinden gidiyor olmanız. Bir şey yapılacaksa, 'ben yaparım' diyen bir ülkenin, 'ben yaparım' diyen bir genci olarak yurt dışına çıkıyorsunuz. Dünyada hiç kimse yapamıyorsa bile 'ben yaparım' diyebilecek öz güvene sahip arkadaşlarımız olarak çıkıyorsunuz. Bu öz güven bizi dimdik tutacaktır. Ve bu öz güvenin bilinciyle hareket etmenizi arzu ediyoruz. Çok daha güçlü, dinamik Türkiye'yi hep birlikte inşa edeceğiz. Siz, sizden sonrakilere çok daha güçlü Türkiye'yi emanet edeceksiniz. Onun için de çalışmak, çalışmak, çalışmak... Bunun başka yolu yok. Ama kendinize, kendi değerlerinize güvenmek... Aziz hocamızı gördünüz."


 
Gençlere, "Nereye giderseniz gidin, ne yaparsanız yapın, nerden gittiğinizi unutmayın." tavsiyesinde bulunan Oktay, "Ayağınızı bastığınız yerde bir ayağınız çok sağlam olsun, o sağlam yer Anadolu'nun kendisi olsun. Sizler, geri döndüğünüzde hayallerinizi gerçeğe dönüştürmeye artık daha yakın olduğunuzun bilincinde olarak yerinde saymayan bir Türkiye'ye döneceksiniz." dedi.

- "Sorumluluklarınız var"

İçeride algı operasyonlarının, bilgi kirliliğinin içerisinde Türkiye'nin büyüklüğünün farkında olunabileceğine dikkati çeken Oktay, "Sınırların dışına çıktığınızda, nasıl bir ülkenin mensubu olduğunuzu her biriniz zerrelerinize kadar hissedeceksiniz. Bunu da unutmayın. Nasıl bir büyük medeniyetin ve güçlü ülkenin üyesi olduğunuzu iftiharla taşıyacaksınız. Hangi görüşe mensup olursanız olun, her biriniz bunu yaşayacaksınız. Yurt dışında olmanın güzelliklerinden birisi de bu. Ve o bilinçle tekrar Türkiye'ye döneceksiniz. Ve kültürel değerlerinize de daha fazla sahip çıkmaya başlayacaksınız." ifadelerini kullandı.

"Her birinizin önce kendiniz, aileniz ve geleceğiniz için, sonra kurumunuz ve ülkemiz için sorumlulukları var." diyen Oktay, şöyle devam etti:

"Merhum mütefekkir Cemil Meriç'in ifadeleriyle 'Nereye giderseniz gidin, bulacağınız aydınlık zihninizin ışığı kadar olacaktır'. Kendinizi geliştirmek ve daha faydalı olmak amacıyla çıktığınız bu yolculuk sizde başlar, sizde biter. Eğer bu yolculuğa sadece bir diploma almak ve sonrasında geçimizi sağlamak gibi tekil bir hevesle çıkıyorsanız, fikri üretiminiz de bu nispette düşük menzilli olacaktır. İlhamını gelenekten alan bir yenilikçilikle, mevcudun arkasından gitmek yerine ortaya yepyeni bir şey çıkarmak ve bunu da erdemli bir şekilde yapmayı hedeflediğiniz takdirde ise işte Cahit Arf'le, Necip Fazıl Kısakürek'le, Adnan Kahvecilerle, bugün de aramızda bulunan İhsan Süreyya Sırmalarla anılırsınız."

- "Başarı hikayelerini bekliyor olacağız"

Hükümetin tüm kurumlarıyla, bugün çıkılan ilim, irfan yolculuğunda olduğu gibi yarın bu çalışmaları ortak faydaya dönüştürmede de her zaman öğrencilerin yanında olacağını vurgulayan Oktay, şunları kaydetti:

"Cumhuriyetimizin 100'üncü yılına ilerlerken büyük ve güçlü Türkiye vizyonumuzda sizlerin başarı hikayelerinin yer almasını bekliyor olacağız. İnsanımıza, toprağımıza, ülkemize değer katmaya öncelik veren yaklaşımdan ayrılmayın. Mevlana Hazretlerinden ilhamla bir ayağınızı inancımıza, değerlerimize, kültürümüze sabitleyip, diğeriyle evrensel hakikatlerin peşinden gitmeyi sürdürün. Her birinize lisansüstü çalışmalarınızda gönülden muvaffakiyetler diliyorum. Her başarınız yeni başarıların öncüsü olsun. Bu duygularla 1416 sayılı kanun kapsamında yurtdışında burslu lisansüstü eğitim programını yürüten başta Milli Eğitim Bakanımız ve ekibi olmak üzere, stratejik alan önerileriyle programa yön veren kamu kurum ve kuruluşlarımız ile üniversitelerimize, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Programa başvuruda bulunan ancak farklı gerekçelerle elenen gençlerimizi, akademik çalışma tutkusundan vazgeçmeyerek TÜBİTAK başta olmak üzere diğer kurumlarımızın ve başka burs programlarının sağladığı fırsatları değerlendirmeye davet ediyorum."