Kamudanhaber- Özel Haber

Ahmet Devrim Kaya

5. Dönem Toplu Sözleşme Görüşmeleri mutabakatsızlıkla sonuçlandığından Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna gitmişti. Kamu Görevlileri Hakem Kurulu Kararınca da memur maaşlarına:

2020 yılında ilk 6 ay için %4, ikinci 6 ay için %4 oranında maaş zammı artı enflasyon farkı, 2021 yılında da ilk 6 ay için %3, ikinci 6 ay için %3 oranında maaş zammı artı enflasyon farkı kadar ilave zam yapılması kararlaştırılmıştı.

TÜİK tarafından açıklanan rakamlara göre Aralık ayı enflasyonu %1,25 artarken, yıllık bazda %14,60 oldu. Temmuz-Aralık döneminde ise 6 aylık enflasyon %8,36 olarak gerçekleşti. Gerçekleşen bu enflasyon oranından kaynaklı olarak, Kamu Görevlileri Hakem Kurulu Kararınca belirlenen %3’lük zamma ilave %4,33’lük bir artışla memur ve memur emeklisi maaşlarına Ocak 2021’den geçerli olarak %7,33 artış yapıldı. SSK ve Bağ-Kur'luların emekli zammı ise 8.36 oldu.

2020 yılı içerisinde yaşanan Covid 19 salgını, ekonomik sıkıntıların artması, geçimin zorlaşması memur maaş zamlarını dolayısıyla sendikaları en çok da yetkili sendika ve onun Genel Başkanı Ali Yalçın’ı tartışmaya açtı. Kamuoyu ve diğer sendikalar Ali Yalçın’a yüklenirken, Ali Yalçın da yaptığı açıklama da: “5. Dönem Toplu Sözleşmenin zam oranları Memur-Sen’in değil İşverenin ve Hakeminin kararıdır. Bunu, Memur-Sen’e atfetme telaşına girenler artık anlasın ve boşuna yorulmasınlar. 5. Dönem Toplu Sözleşmede Memur-Sen’in zam oranlarında imzası da rızası da yoktur.” diyordu. Ali Yalçın, bu noktada haklıydı da… Ta ki Memur-Sen İstanbul İl Başkanı ve Eğitim-Bir-Sen İstanbul 4 Nolu Şube Başkanı Talat Yavuz sosyal medya hesabından: zam yetkili sendikadan değil hükümetten istenir, önce bunu öğrenin!” açıklamasını yapıncaya kadar… Ne olduysa bu açıklamadan sonra oldu. Bir yandan internet haber siteleri diğer yandan sosyal medya mecrası ve diğer memur konfederasyon başkan, yöneticilerinin açıklamaları birbiri ardınca geldi.

Gerek sendika yöneticilerinden gerekse sosyal medya hesaplarından gelen eleştiriler incelendiğinde; eleştiriler belli noktalarda yoğunlaşıyordu:

- Eğer, memur zammı yetkili sendikadan değil de hükûmetten istenecekse sendika niçin var?

- İmza atmayınca sorumluluk ortadan kalkıyor mu? Sorumluluk kalkıyorsa, o zaman yetkili olmanın anlamı nedir?

- İmza atmamak, sorumluluktan kurtarıyorsa; o kadar sendika yöneticine kamu kaynaklarından astronomik maaşlar ve maddi imtiyazlar neden sağlanıyor? Sonuçta, biz de imza atmadık!

- İmza atmamak diye bir seçenek varsa; üye olunan sendika genel kurullarında astronomik profesyonel sendikacı maaşlarına imza atmamak seçeneği neden kullanılmadı?

- Sayıları milyonlarla ifade edilen memurun, üyenin sorumluluğu ve kitlesel gücü arkanızdayken bu gücü daha etkili kullanma imkân ve kabiliyetinden mahrum muydunuz? Bu konuda, sizi engelleyen kaygılar nelerdi?

- Bugünden geriye baktığınızda; “Toplu Sözleşme Masasına tek başına oturma isteği”, “Masanın karşısına değil de Kamu İşveren Temsilcisinin yanına oturma tartışması”, “Teklife kapalıyız dövizleri taşıma”, “Masada ayağa kalkma! “Bakanlık önünde boş cüzdan fırlatma eylemleri”, “Kalemin mürekkebi”, “Masa, yasa, kasa” motto, slogan, söylem ve eylemleri: sizce sonuç getirecek türden söylem ve eylemler miydi?

- Tüm profesyonel sendikacılara soruyoruz: Profesyonel sendikacı maaşları devlet sırrı mı? Neden açıklanmıyor? Açıklanırsa, ne gibi mahzurları olur? Neden maaşlar bu kadar astronomik? Dava ağırlaştı da maliyetler mi arttı?

YASAL UYARI: Yayınlanan haberin tüm hakları MYZ DİJİTAL MEDYA Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.